Buster перевод на английский
2,145 параллельный перевод
- Gerçekten de
What a ball-buster.
Seninle gurur duyuyoruz Buster.
Hey, we're all proud of you, Buster.
Eğer Buster olmasaydı rahat bir hapishane hücresinde yatıyor olacaklardı.
They'd probably still be cozy in a Lansing jail cell if it weren't for Buster.
Buster'ın karısı.
Buster's wife.
Ama sonra Buster Annie'yi banyoda buldu, ve bütün olay değişti.
But after... Buster found Annie in the bathroom, that all changed.
Buster benim ortağımdı.
Buster was my partner.
Buster, yapma.
- Buster, don't.
Buster, yapma.
Buster, don't. - Did you really do that?
Buster, kes şunu.
Buster, stop. - This is...
Bak Buster, kıçını masandan kaldırıp işe dönmek istiyorsun, bu harika.
Look Buster, you wanna get your ass off the desk and get back to work, that's great.
En berbatını buldum, Buster.
Can have the pick of the litter, Buster.
Buster.
Buster.
Ama sonra anladım ki, Buster için bu iş o kadar basit değildi.
But it started to hit me what the job had become for Buster.
Buster pişmanlıklarını geride bıraktı ve bir daha Sing Sing hapishanesi için çalışmadı.
regrets and what didn't work no more in the Sing Sing Death House.
Evet, sen şapşal.
Yeah, you, buster.
Bu herifleri boş ver gitsin, sen adamınla iş yap.
We need to leave these buster-ass niggas alone, fuck with your boy.
Olivia da tam bir cadaloz.
And Olivia's gonna be a real ball-buster.
"Hangi Teçhizat" dergisine göre "Son yılların en gelişmiş gizli tahribatı".
The platoon buster. What Ordinance magazine calls it : "The most exciting development in concealed termination".
CRM müfreze yok edici.
CRM platoon buster.
- Hemen şimdi dedim!
Right now buster!
Beynini feci dağıtır. Ama bizim ayrıştırma yöntemimizle son derece güvenli oluyor.
That's a real brain-buster.But... the way we're going to disseminate it, it's perfectly safe.
Bilim adamları önemli tabii. Ama benim gibi önemli tarihçiler,.. ... taklitçilerin kabusu olan uzmanlar bilim adamlarının faydalı olduğunu,..
Scientists are important, but... you've gotta be a historian like me and a fake-buster like me... to know... that they're helpful, but they never prove anything.
Buradaki tek bela benim, bunu unutmayın.
Hey. I'm the only trouble around here, buster, and don't you forget it.
O piçin burada olmasının tek nedeni, seni kürtaj ettirmek. Sonra seni yeniden sokağa atmak!
The only reason that Buster is here is to buy your abortion and put you back on the street.
Bundan kurtulmak için bir boşluk bulmalıyım ama Buster komaya, annen de rehabilitasyona girdi.
I've got to find a loophole to get out of this, but Buster took coma, and your mother took rehab.
Ama Buster, sahte komasını sürdürmenin... Benim küçük cesur erkeğim artık pek zor olduğunu anlamıştı.
But Buster was finding his fake coma hard to sustain.
Buster, hem tıp öğrencilerine üstünde çalışsınlar diye vücudunu sunuyor...
Buster was not only providing medical students a live body to learn on...
Buster bile kımıldamış ama Adelaide için katlanmıştı.
Even Buster was moved. But he endured it all for Adelaide.
Seni seviyorum Buster...
I love you, Buster.
Ayrıca, komadaki biri için şaşırtıcı olmasına rağmen kardeşin Buster 15 etkileyici telefon görüşmesi yapmış. Radyoyu arayıp I Will Survive'ı ve bir başka şarkıyı... - Ötekinin adı neydi?
Also, for someone in a coma, your brother Buster has made an impressive 15 phone calls to radio stations alternately requesting "I Will Survive" and... what was the other one?
Buster, komadaymış gibi davranmayı bırakabilirsin.
Buster, you can stop pretending to be in a coma.
Şimdi, neden bizden önce çıkıp kamyonetle eve gitmiyorsun? Buster ve ben buradan ayrılıyoruz.
Now why don't you go ahead and drive the staircar home and Buster and I'll leave from here.
Ve Michael'la Buster hastaneden ayrılmıştı.
And Michael and Buster checked out of the hospital.
Ah Buster, çok ta * * * lısın.
Oh, Buster, you're such a ( bleep ).
- Ah Buster, gitme! - Gitmek istemiyorum.
Oh, Buster, don't go.
Ama Buster'ın Arapçası biraz paslanmıştı. Ve taksi yerine, Bağdat'taki tek çekçeki tuttu.
But Buster's Arabic was a little rusty and instead of a cab he hired them the only rickshaw in Baghdad.
Buster, bu adam İngilizce konuşuyor.
Buster, this guy speaks English.
Ben Michael Bluth, bunlar da kardeşlerim Buster ve Gob Bluth...
I'm Michael Bluth. These are my brothers, Buster and Gob Bluth. Bluth?
Bu nedir? Buster, lütfen...
Buster, please.
Bak, aynı Buster amcam gibi görünüyorum.
Look, I'm Uncle Buster.
Öyle görünüyor ki sen bir kahramansın Buster...
Looks like you are a hero, Buster.
Buster büyük bir anlaşmayı biliyordu. Lucille bir gece sarhoş olup ona söylemişti.
Buster knew a great deal... for Lucille almost nightly got drunk and told him.
Tabii Buster, Kaptan Kanca olarak büyüdü.
Of course, Buster did grow up to be Captain Hook.
Ve o anda Michael, kardeşi Buster'ın komaya girdiğini öğrendi.
- And that's when Michael found out... his brother Buster was in a coma.
Aklımdan geçmedi değil tabii ama bu tamamen Buster'la alâkalı?
Of course, it crossed my mind, but this was all Buster.
Buster'ın muhtemelen senin ve annemin yüzünden bu durumda olduğunun farkında mısın?
Do you realize Buster's probably in this state because of you and Mom?
Pekâlâ, Buster bizim deyimimizle "komaya az kala" uykusunda... ve meslekten olmayanların deyişiyle bu "çok ağır bir şekerleme" olarak düşünülebilir.
Well, Buster's in what we call a light-to-no coma. In layman's terms, it might be considered a very heavy nap.
Buster'la alâkalı umutlarımızdan çok çabuk vazgeçmişsin Lindsay.
Given up hope on Buster pretty quickly there, Lindsay.
- Buster.
- Buster.
Buster!
Buster!
Buster gergindi.
Buster was nervous.