Bıktım перевод на английский
8,700 параллельный перевод
Hem artık bıktım, modada çalışmak için çok şişmanım.
I'm tired. I'm too fat to work in the mode.
- Hayır, bıktım.
- No, I have enough of it.
Zamanla ben, benim şeyi yapıyorum bıktım Eğer bir lanet hayalet olacak.
By the time I'm done doing my thing, you are going to be a fucking ghost.
Sizin gibi çılgın pezevenklerden bıktım usandım artık.
I'm just about worn out with you crazy sons of bitches.
- Bıktım senin başının ağrısından.
My head, I have... I'm so sick of hearing about your headache.
Sürekli boş konuşmandan ve şakalarından bıktım artık.
- No! I'm done with your banter! I'm done with your jokes!
Yaşlı kurdun beni hayal kırıklığına uğratmasından bıktım.
I'm tired of old dogs disappointing me today.
Savunmaya çekilmekten bıktım.
I'm tired... of playing defense.
Sıkılmıştım, kafam karışıktı... Ama işe yaramaz, uyuşturucu bağımlısı bir fahişe gibi davranmaktan bıktım.
I was bored and confused, but I'm done acting like some trashed-out druggie whore.
Ama sen boş boş oturup üzülürken iyi hissetmeni sağlamaya çalışmaktan bıktım.
But I'm done making you feel okay while you sit around here and mope.
Yalnız uçmaktan bıktım.
I'm done flying solo.
Sizin gibi çok güçlü olduğunu sanan adamlardan bıktım.
I have nothing to fuck your so-called power.
- Dikkatli davranmaktan bıktım artık.
I'm done being careful.
Seni bilemem ama ben artık yardımcı eleman olmaktan bıktım.
I don't know about you, but I'm done playing the sidekick.
Karanlıkta kalmaktan bıktım.
I'm tired of being kept in the dark.
Bıktım.
I'm done.
Senden bıktım, GCPD'den Gotham'dan.
I am done with you, with the GCPD... with Gotham.
Bunun için özür dilemekten bıktım.
I'm done apologizing for it.
Kafeslenmekten bıktım.
I'm tired of being caged.
O herif Thompson'un tüm iyi dosyaları almasından bıktım.
I'm tired of that squid Thompson pulling all the good cases.
Sana yardım etmeye çalışmaktan bıktım.
I'm done trying to help you.
Yalnızlıktan bıktım.
I'm sick of being alone.
Bıktım artık.
I'm just done.
- Bıktım bundan, dostum.
I'm sick of this, man.
- Ben de söylenip durmandan bıktım.
I'm sick of hearing you whine about it.
- Bundan bıktım. - Hayır, hayır, hayır.
- I'm totally sick of it.
- Biliyorum ama konuşmaktan bıktım.
I know, and I'm done talking.
Dua et de, Joe ile Cisco kaza yerinde Wells'e karşı bir şey bulsun Barry. Iris'e yalan söylemekten bıktım çünkü. Bütün her konuda.
You better pray Joe and Cisco find something on Wells at that accident site, Barry, because I am just about done lying to Iris.
Benim suçum olmasa bile herkesin sorumluluğu bana atmasından bıktım usandım.
I am sick of everyone putting their shit on me when I'm not responsible.
Bu suçlamalarla tanınmaktan bıktım usandım artık, Ellie.
I am sick and tired of my life being defined by this, Ellie.
Beladan bıktım usandım artık.
I'm sick and tired of trouble.
Çiftlik evinde tıkılı kalmaktan bıktım.
I'm tired of being stuck at the farmhouse.
Ruhun var, çocuk, ama ben bu oyundan bıktım.
You have spirit, boy, but I tire of this game.
- Kedi videolarından bıktım da.
Yeah, I got tired of the cat videos.
Kurbanı oynamaktan bıktım.
And I'm done being the victim.
Bir şeyleri halletmekten bıktım usandım!
I am done fixing things!
Senin için temizlemekten bıktım.
I am done cleaning up for you.
- Seni dinlemekten bıktım.
- I'm sick of listening to you!
Bundan, bıktım, usandım artık!
I'm sick of it!
Bıktım artık.
I'm tired.
Etrafımdaki herkesin zarar görmesinden bıktım.
I'm tired of seeing everyone around me get hurt.
Önemli değilmiş gibi davranmaktan bıktım.
I'm sick of pretending it doesn't matter.
Seni özlemekten bıktım artık.
I'm tired of missing you.
Artık saklamaktan bıktım.
And now I'm tired of hiding.
Bıktım artık, bıktım bütün bu Patsy zırvalarından!
I'm sick of it! I'm sick of all this Patsy shit!
Bir anlamı yokken mücadele etmekten bıktım.
I'm just tired of fighting when there's no point.
Yani, ben bıktım.
I mean, I'm sick of it.
Beni bırak yoksa avazım çıktığı kadar çığlık atıp seni buradan attırırım.
You better let me go before I scream this whole place down and get you kicked out of here, too.
- Bıktım.
Yes.
Bu işi hiç uzatmayacaksın çünkü oğlumun güvenli bir yere gitmek için yola çıktığını öğrenene kadar peşini bırakmayacağım.
It's not gonna take any longer than that because I'm not gonna be off your back until I know that he is on his way somewhere safe.
Öyle olmasından bıktım.
Tired of it being like that.