Canlı olarak перевод на английский
1,661 параллельный перевод
Kristine Johnson'a "James Bond" filmi için teklifte bulundu ve kadının canlı olarak görüldüğü son yer orası oldu.
He told kristine johnson For a james bond movie. And that was the last time she was ever seen alive.
Canlı olarak veriliyor.
It's all online.
Mümkünse, lütfen tüm savaşçıları canlı olarak burada topla...
If possible, please let all the warriors gathered here survive...
Siz çılgın çocuklardan sadece bir tanesi buradan canlı olarak çıkacak.
Only one of you crazy kids Is gonna make it out of here alive.
İblis dedi ki sadece bir tanemiz oradan canlı olarak çıkabilirmişiz.
The demon said he only wanted one of us to walk out alive.
Wiggles'ı canlı olarak izledim!
I've seen the Wiggles live in concert!
Şahsen Grissom'a yollanmış bir e-posta'da, suçunu canlı olarak itiraf etti.
He confessed on live video, e-mailed it directly to grissom.
Canlı olarak özel bir röportaj.
it's a Dateline special report.
Emin olalım diye soruyorum ; HJ'yi canlı olarak hiç görmemiştin.
To be accurate, you never saw HJ alive.
.. canlı olarak kesileceksiniz. Bağırsaklarınız çıkartılarak sizden önce yakılacak. Mahrem bölgeleriniz kesilecek.
there to be hanged till you be half dead, after that cut down alive, your bowels to be taken out of your body and burned before you, your privy parts cut off,
Kayıt cihazı, canlı olarak uzaktan izleniyor gibi gözüküyor.
The recording device appears to be a live remote feed.
Gerçekte, O okulun dışında bunu canlı olarak yapamazdın.
In reality, you would not have made it out of that school alive.
Onu canlı olarak götürmeleri gerekiyor.
They have to take them alive.
Her savaştan canlı olarak geri dönmüyor muyuz?
We always come back alive... after each battle, don't we?
Herkese merhaba, MSB'nin canlı olarak sunacağı Tehlike Dağı'ndaki Doğa Yarışı'na hoş geldiniz.
Hi, everybody, and welcome to FCSN's live coverage... of the Mt. Impossible Nature Adventure Race.
17,5 dakika sonra canlı olarak yayınlanacak ve düzinelerce ünlü müzisyen ve grubun katılacağı bir konserin yapımcısıyım. Hadi kahve alıp, iki muhabbet edelim.
I'm just producing a television show with dozens of huge musical acts that goes live in 171 / 2 minutes, but you know, let's grab some coffee and have a little chit-chat.
Ve seni canlı olarak ele geçireceğim.
And I'll take you alive.
Yeğenini yeniden canlı olarak görüp de geçireceği şoktan düşüp ölecek olan teyzesi Vivian...
Her aunt Vivian, who would have dropped dead from shock at seeing her niece alive again...
Onu canlı olarak geri istiyorum.
I want her back alive.
Sizlere Harborford'dan canlı olarak sunan...
Reporting to you live from Harborford...
Canlı olarak?
Alive?
Babanın ayrıca canlı olarak gördüğü son yer olan ve her pazartesi günü öğleden sonra ziyaret ettiği bir ofisi vardı. Keystone State Park adındaki güzel bir noktadan geçen ve arabayla 30 dakikalık mesafede bulunan Saltsburg'un küçük bir kasabasında bir klinik.
Your dad also had an office visit every Monday afternoon at the last place he was ever seen alive, a clinic in the small town of Saltsburg, a beautiful 30-minute drive away through the country, past a lovely spot called Keystone State Park.
Owen, ona canlı olarak ihtiyacımız var!
Owen, we need him alive!
12 saat içinde dünyada canlı olarak kalmayacak.
12 hours. This man will be on earth no more.
Bir an önce düzelse iyi olacak çünkü Raptorları canlı olarak geri götürmek için hepinize ihtiyacım var.
She'd better come around soon cos I need all of you to get the raptors back alive.
Aslında tam olarak yapacağımız şey onu canlı olarak yakalamak
How do we kill it? Actually, capturing it alive is exactly what we're going to do.
Ayrıca canlı olarak görüldüğünün ertesi günü.
Also the day after he was last seen alive.
Onu canlı olarak en son ne zaman gördünüz?
And when did you last see him alive?
Seni dışarı canlı olarak bırakmayacaklarının farkındasın, değil mi?
You do realize they're not gonna let you out alive?
Canlı olarak.
Alive.
Eh, seni canlı olarak görmek güzel, İnekburger, ve siz ikinize gelince, umarım dersinizi almışsınızdır.
Well, it's good to have you alive, Dorkburger, and as for you two, I hope you learned your lesson.
Battlestar Galactica bize her şeyi oldukça gerçek ve canlı olarak gösterebilen az sayıda bilim kurgu dizisinden biri.
"battlestar" is, uh, it's shot in a way that few science fiction shows are, by making everything seem extremely real, extremely lived in.
- Yapabilirseniz canlı olarak, mecbur kalırsanız ölü.
Alive if you can, dead if you have to.
Canlı olarak geri dönen tek kişi tıp öğrencisi Oliver Morgenstern.
The only person left alive is medical student Oliver Morgenstern.
Şimdi bir görgü tanığı olan Steve Van Densen'a canlı olarak bağlanacağız.
We now go to... live, to eye witness Steve Van Denzen.
Şu an canlı olarak Doktor John Mendez yanımızda.
But, we have live with us Dr. John Mendez.
"Lexi'nin annesi en son Tangiers Casino'da canlı olarak görüldü ve..."
Lexi's mother was last seen alive up at Tangiers Casino Hotel...
Şimdi, ona burada ihtiyacımız var. Canlı olarak.
Now, we need her back here alive.
Lex'i canlı olarak son gören sensin değil mi?
You were the last one to see Lex alive, weren't you?
Peki ama canlı ve gıdaklarken yiyecek olarak kabul edilir mi?
But is it considered food if it's still alive and clucking?
Örgüt Panama'da olmanı istedi. Canlı fakat cinayetten zanlı olarak. Sonra her nedense, Whistler'ın durumuyla çok fazla ilgilenmeye başladın.
The company wanted you here in panama alive, but framed for murder, and then for some strange reason, you seemed to really care about the fate of this whistler guy, and I got to tell you something, he's really curious about you, too.
Bu cumartesi canlı yayında size Eric'in hikayesini anlatacağım Colorado'dan canlı ve sansürsüz olarak.
This Saturday on Dateline I'll be bringing you Eric's story... live and uncensored, from his home in Colorado.
Saldırı misilleme olarak Amerikan Büyükelçiliklerini hedef alan canlı bombaları tetikledi.
The attack has triggered a series of retaliatory suicide bombings against American embassies abroad.
Şimdi kırmızı halıdan canlı olarak bağlanıyoruz.
Man on TV :
Bu canlıların tam olarak ne yaptığını görebilmek için ışıkları kapatıp kızılötesi kameralarımızı çalıştırmamız gerek.
To see exactly what these creatures are doing we need to turn off our torches and turn on the infrared camera.
Kendilerine sağlanan koruma sayesinde beyaz balıkçıl gibi su kuşları, pirinç tarlalarından direkt olarak yararlanan pek az canlıdan biri olmuştur.
Providing their colonies are protected wading birds like egrets are among the few wild creatures which benefit directly from intensive rice cultivation
Ama sıra dışı bir canlı tamamen bu akıntılara bağlı olarak hayatını sürdürür.
But one unlikely creature thrives here precisely because of them.
Geçici olarak canlılığını kaybetmenin doğal bir halidir.
It's a natural state of suspended animation.
Tüm bu canlılar genelde kobay olarak kullanılır.
All of these species are... commonly used in animal testing.
Ama çantasına doğru uzanırsa embesilin tekini canlı kalkan olarak kullanacağım.
Okay. If she reaches into her purse, I'm using numbnuts as a human shield.
Özgür ve vejetaryen biri olarak, tüm canlıların birbirine eşit olduğu kanısındayım.
As a freegan, I believe in all living things being equal to all people.