Cathedral перевод на английский
857 параллельный перевод
Burgundy kraliçesinin tören kıyafetleri içinde katedrale gideceğim!
I'll go to the cathedral in the regalia of the queen of Burgundy!
Mimar Albert Speer'in "Bayraklar Denizi"... ve "Işıkların Katedrali" Zepplin Alanında.
Architect Albert Speer's "Sea of Flags"... and "Cathedral of Lights" on Zeppelin Field.
Bir katedrali var.
They got a cathedral there.
Otobüsün tepesinde gidiyordum... -... bir baktım, katedral karşımda. - Demek oradan esinlendin?
Well, I was riding along on the top of a bus looking down, passing the cathedral.
Ama, efendim, Katedralı Notre Dame'ı... yıkacaklar.
But, sire, the cathedral Notre Dame--They will destroy it.
Sanırım en iyisi bir süreliğine şu katedralde durmak.
I think our best plan is to slip into the cathedral for a bit.
Notre-Dame Katedrali
the cathedral of Notre-Dame.
Devasa bir Miura boğasıyla kapışmıştı.
He fought a Miura bull as big as a cathedral.
"Bert beni bir kiliseye götürdü." "Adı Notre-dame Katedrali'ymiş."
" And Bert took me to a church called Notre Dame Cathedral.
Harika bir fikir. Daha da iyisi!
It's safe as a church, big as a cathedral.
Canterbury'ye gittiğimde bulmam gereken bir katedral var.
I know that in Canterbury I have to look out for a cathedral.
St. Paul Katedrali'nde mi?
In St. Paul's Cathedral?
- Katedral.
- Cathedral.
Benimle saat 11'de Canterbury Katedrali'nde buluşmasını söyleyin.
Tell him to meet me in Canterbury Cathedral at 11 : 00.
Bob'u katedrale götüreceğim.
I'm taking Bob to the cathedral.
Katedralde özel bir tören var, şehir içinde yürüyüş yapılacak.
Special service in the cathedral and they're marching through the city.
Kendisini katedralde bulabilirsin.
Well, you might find him round the cathedral.
- Burası Canterbury Katedrali, polis karakolu değil.
- This is Canterbury Cathedral, not the police station.
Ama şimdi katedrali çok daha rahat görebiliyorsun.
But you get a very good view of the cathedral now.
Tam buraya, Canterbury Katedrali'ne doğru gidiyor.
It goes right here, to Canterbury Cathedral.
Katedral için para toplamakta zorluk mu çekiyor?
Is he having difficulty raising money for the cathedral?
Katedral fonu için Henry'e vermek istediğim bir şey var.
There's something I'd like you to give Henry for his cathedral fund.
Eminim anlarsınız ki bu katedral bir bireyin şerefi için tasarlanamaz.
This cathedral can't be designed for the glory of an individual.
Bu katedrali, ya istediğim gibi inşa edeceksiniz... ya da hiç etmeyeceksiniz.
You'll build that cathedral as I want it... or you'll not build it at all.
Takdirini takdir ediyorum, ama ya katedralim ne olacak?
I appreciate your appreciation, but what about my cathedral?
Niçin katedral işini ertelemiyorsun.
Postpone the cathedral.
Bu katedral yükselmeli.
This cathedral must rise.
Bu katedralin büyük bir... işaret kulesi gibi yükselmesini ve ışığının...
I want this cathedral to stand... like a great beacon, it's light shining...
Bu katedralin yapılmasıyla ilgili sorunlar mı yaşıyorsun?
You're having problems with the building of this cathedral?
- Güzel bir katedral.
- It's a fine cathedral.
Niçin elinin bir hareketiyle katedrali yaratmıyorsun?
Why don't you create the cathedral with a wave of your hand?
Katedral fonuna gelen bir şey var mı?
Did anything come in for the cathedral fund?
Katedralin yapılması gerektiği için mi?
Because the cathedral must be built?
Aslında, katedral komitesinin üyeleri.
- Yes. That is, they're members of the cathedral committee.
- Henry'nin yeni katedralini görüyor musun?
- Do you see Henry's new cathedral?
Şimdi, doğal olarak varsayıyorum ki, katedrali planlarken... George B. Hamilton anısına yapılacak olan şapel...
Now, in planning the cathedral I'm taking it for granted... that the George B. Hamilton Memorial Chapel shall be located...
Katedralin, kocamın onuruna yapılmasının... bütün etkiyi yok edeceğini düşünmüyor musunuz?
You don't feel the effect will be lost... if the whole cathedral was built in my husbanïs honor?
Katedral onu sevdiği insanlardan uzaklaştırdı mı?
That the cathedral has moved him away from the people he loved?
Bayan Hamilton katedral parasını veriyor.
Mrs. Hamilton is giving the money for the cathedral.
Buraya bir katedralim olması için geldin.
You came so that I could have a cathedral.
Katedralle ilgili düşüncemi değiştirdim.
I've changed my mind about the cathedral.
Çünkü ben katedral için dua ediyordum.
I was praying for a cathedral.
Ay ışığı altındaki bu harika ağaçlar bütün mekâna adeta katedralimsi bir hava veriyor.
Those great trees in moonlight, they give the whole place a... a cathedral-like atmosphere.
Bir katedral görüyorum, çiçek yığınları...
I see a cathedral, banks of flowers...
Bir katedralde olsun, parkta veya oyun salonunda olsun.. .. en yakın ve sevgili dostlarımız olarak sizi yanımızda istiyoruz.
In a cathedral, a ballpark or a penny arcade, we want you two beside us, as our nearest and dearest friends.
Şuradaki kulenin Santa Fe'deki katedrale benzediğini söylemiştin.
You said that tower over there looked like a cathedral back in Santa Fe.
Ve Aziz Paul Katedrali kubbesindeki gibi istediğin şekilde çalışabilirsin tabii eğer bunu istiyorsan.
And you can work your way up as high as the dome in St. Paul's Cathedral, if you have a mind to do so.
Katedralin çanları çalıyor.
The cathedral chimes.
Ama yarın katedralde halkım tacımı başıma taktıklarında ve kralları olduğumu ilan ettiklerinde hayatımın kalanı için onların kralı olacağım.
But tomorrow in the cathedral when my people place the crown upon my head and proclaim me their king I shall be their king for the rest of my life.
Katedral tıklım tıklım dolu organ çalınıyor. Ben taç giymek için diz çökmüşüm.
The cathedral crowded to the doors the organ booming, I kneel to be crowned.
Düşündüm de, Majestelerinin sizi katedraldeki yerinize görevlendirdiğini duymuştum.
I thought I heard His Highness order you to your place at the cathedral.