Chanting перевод на английский
817 параллельный перевод
[Chanting]
[Chanting]
[Chanting Continues]
[Chanting Continues]
[Chanting Continues] Yee-haw!
- [Chanting Continues] - Yee-haw!
[Chanting Stops]
[Chanting Stops]
[Shouting, Chanting]
[Shouting, Chanting]
[Chanting In The Distance]
[Chanting In The Distance]
[Chanting Continues, Grows Nearer]
[Chanting Continues, Grows Nearer]
Tamtamlar, ilahiler, ateşler...
The drums, the chanting, the lights.
Hele bir denesin.
She'd never dare. - [Monks Chanting]
( İLAHİ SÖYLÜYOR )
( CHANTING )
( HEPSİ İLAHİ SÖYLÜYOR )
( ALL CHANTING )
( İLAHİ SÖYLÜYORLAR )
( CHANTING )
Şarkı, flütler ve ilahilerle yapılan partiler,... bunlar cadılar günü.
The parties with the singing and the flute and the chanting, - those are Sabbaths.
Bu yüzden bugünlük, sadece ilahi söyleyip jizonun başını okşa!
So for today, just keep on chanting, and rubbing the jizo's head!
Şimdi helikoptere bin ve önünü ilikle! Burasının askeri bir ordu olduğunu unutma!
[All Chanting] Yea, the war is over!
( ŞARKI SÖYLÜYOR )
( WOMAN CHANTING )
İlahi söylemeye ilk başladığımda bir kız bulmayı çok istiyordum.
When I first started chanting, I wanted to really find a girl.
İlahi söylüyorsun.
You're chanting.
Ne için ilahi söylüyorsun?
What are you chanting for?
Durma Meadows, ona ne için ilahi söylediğini söyle.
Go ahead, Meadows, tell her what you're chanting for.
Evet, ben de ilahi söylemeye başlarım.
Yeah, and I'm gonna start chanting too.
Meadows, o zaman ne diye ilahiye devam etmek istiyorsun?
Then Meadows, what the fuck do you want to go on chanting for?
Sis adeta ilahi gibi Söylüyordu bunu :
As the fog was lifting A voice was chanting
Bir, iki.
( CHANTING ) One! Two!
Tekrarlanıp duran bir lakırdı duydum, bir ilahi gibi.
I heard the noise of this chanting.
- Ilahi mi?
- Chanting?
Her sabah meditasyon yapar, tütsü yakar, şarkı söylerim. Bu yüzden etrafta parmak ucunda dolaşırsan sevinirim.
I meditate every morning with chanting and burning incense so if you must walk around I'd appreciate tiptoeing.
Paula ve Sam!
( chanting ) Paula and Sam!
Paula ve Sam!
( chanting continues )
Bogan Borayların baskınlardan sonra uzun süre eğlenceye devam ettiklerini söylemişti.
Bogan says the Borays do a lot of carrying on and chanting after a raiding party.
Varşova Üniversitesi bahçesinde, öğrenciler şöyle bir slogan atıyordu : "Özgürlük yoksa ekmek de olmaz."
On the yard of the Warsaw University the students were chanting a slogan "There's no bread without freedom".
Sürekli olarak rehberlik etmeye çalıştığım bu olaydan başka hatırladığım diğer şeylerse muhakkak bir hareketle, bir ritimle, bir tekerrürle, şarkıyla veya bir ilahiyle alakalı, çünkü gruptan iki kişi yanlarında müzik aleti getirmişlerdi, flüt ve davul bunlar tabii ki kutsal enstrümanlardı...
Now, the only other things that I remember... other than constantly trying to guide this thing... which was always involved with either movement, rhythm, repetition or song... Or chanting, because, uh, two people in my group... had brought musical instruments, a flute and a drum... which, of course, are sacred instruments... was that sometimes the room would break up... into six or seven different things going on at once.
Bütün grup odada şarkı söylüyordu.
And the entire group was weaving around the room and chanting.
- Şarkılı, şarkısız?
- Chanting or non-chanting?
- Şarkılı lütfen.
- Chanting, please.
Çünkü sis dağıldığında, ve ismini söylemeyi bıraktıklarında, biz baş başa kalacağız.
Cos when the smoke clears, and they stop chanting your name, it's just gonna be us.
( Monoton sesler devam eder )
( Chanting continues )
Binlerce hayran "Mayday!" diye bağırır.
Thousands of fans chanting, "Mayday".
Kabul ediyorum, dua etmek için gereken... sakin kafaya sahip değilim, ama burada muhafız olabilirim... ve buradakilerle antrenman yapabilirim?
Agreed, I don't have a peacful mind needed for... chanting scriptures, but I could be a guard here, and practise with the others?
( chanting ) Brewster!
Brewster! Brewster!
Ateş perdesini görünce bilmediğim bir şarkı söylemeye başladı.
Facing that curtain of fire, he began chanting a song I didn't know :
İlahi sesleri duyuyorum.
I hear chanting.
Topu.
( ALL CHANTING ) Topu.
[Şarkı okuma]
[Chanting]
[Tokmak vuruşu ve ayin devam eder]
[Drumming and chanting continue]
[Tokmak vuruşu ve ayin biter]
[Drumming and chanting stop]
[Davula vurulur, şarkı söyleme]
[Drums beating, chanting]
[Davul çalma ve şarkı söyleme devam ediyor]
[Drumming and chanting continue]
[Drumming and chanting continue]
[Drumming and chanting continue]
Haydi!
[girl chanting in German] Come on!
Hayır!
[Scary German Guy continues chanting] Aah!