Chief перевод на английский
30,516 параллельный перевод
Evet ama Amir Howard'a sordum, FBI da buna benzer...
- Right. But I checked with Chief Howard, and since the FBI also...
Bu olayı Amir Howard'a mı anlattın?
You told Chief Howard about this? Are you crazy?
Aslında amirim, yakında bunun bir adım ötesini deneyeceğiz.
Oh, oh, actually, Chief, um, that may be about to be tested further.
Ama öldürüldüğü yer orası değil, amirim.
Well, that's not where she was murdered, chief.
Amir, başkomiser, bu belgeleri hakime götürebilirsem bana ek süre vereceğini düşünüyorum.
Chief, captain, - phone call. Phone call. If I can bring this material to the judge,
Dayanın amirim, dayanın.
Stay with me, chief, stay with me.
Amir Taylor için çok üzgünüm.
I'm... I am very sorry about chief Taylor.
Basına öldüğünü söyleyebilirim ama Amir Yardımcısı Howard'ın akrabalarıyla iletişim kurması ve onları önceden uyarması lazım.
I could report his death to the media, but you should have deputy chief Howard contact his next of kin and warn them beforehand.
Fakat beş ölü olduğunu doğrulayabilirim. Bunlardan biri Los Angeles Emniyeti Genel Müdür Yardımcısı Russell Taylor. Polis Dwight Darnell'e yardım ve yataklık edenleri ararken kendisinin pozisyonunu geçici olarak ben dolduruyorum.
But I can confirm there were five deaths, including LAPD assistant chief of operations Russell Taylor, whose position I am temporarily filling while the LAPD finds those who aided and abetted Dwight Darnell.
- Emniyet genel müdür yardımcısı.
An assistant chief of police.
Amir Taylor'ı bu şekilde kaybetmek...
Losing chief Taylor like this?
Tebrikler şef.
Congratulations... Chief.
Binbaşı Thorpe, şefiniz en iyi olduğumuzu bildiği için bizden yardım istedi.
Major Thorpe, your chief asked for our help because he knows we're the best.
Şefle evli olmak güzel bir şey olmalı.
It must be nice being married to the chief.
Warren şefle evli ve aşağıda ameliyathanede. Biz oturup izlemek zorundayız.
Warren's married to the Chief, so he's scrubbed in down there on a surgery while we're stuck watching up here.
Şef, kızgın olduğunu biliyorum.
Chief, I know you're angry...
Teşekkür ederim şef.
Thank you... Chief.
İkisini birbirinden ayırmamız gerek. Şef ve Dr. Warren bu tarafta Ben ve Miranda diğer tarafta.
Okay, so, we... we need to separate this out, um... the chief and Dr. Warren over here and Ben and Miranda over here.
Konuşabilir miyiz şef?
Chief, a word.
Şef?
Chief?
Hastamı rahatsız etmekten vazgeç şef.
Hey, Chief, stop harassing my patient.
Sen de şefsin.
You're the Chief.
Warren şefle evli ve aşağıda ameliyathanede.
Really? Warren's married to the chief, so he's scrubbed in down there on a surgery while we're stuck watching up here.
- Kurtulacağını sanmıyorum şef.
What did you do? Chief, I-I don't think she's gonna make it.
Şef, yukarıda önemli bir sorun var.
Chief, I've got a situation upstairs.
Tabii şef.
Yes, Chief.
Evet, şefle evli.
Yeah. He's married to the Chief.
Ben artık senin şefin değilim.
I'm not your chief anymore.
Bailey, karısı ve patronu olmanın zor olduğunu biliyorum ama artık şef sensin.
Bailey, I know it's hard being his wife and his boss, but you're the chief now.
Şef seninle konuşmak istiyor.
The chief wants to talk to you.
Polis şefi, benim kameralarla arkadaş biri olmadığımı düşünmüş gibi.
- Mm-hmm. The chief of police seems to think that I'm not camera-friendly.
Şef, bize bunun öncelikli olduğunu söylediğinde, bunun öncelikli olduğunu farz ederim.
When the chief of staff says this is a priority, I assume it's a priority.
Eğer rekabetle biraz başa çıkabilseydin, şu anda polis şefi olmuş olurdun.
If you'd been able to handle just a little bit of competition, you'd probably be the chief of police right now.
İddiaya girerim ki Commonwealth Adli Tıp Şefi anlar.
I bet the Chief Medical Examiner of the Commonwealth could.
Maura, New York'un adli tıp şefini tanıyorsun değil mi?
Hey, Maura, you're friendly with the chief M.E. of New York City, right?
Adli Tıp Sorumlusu.
She's the Chief Medical Examiner.
Adli Tıp Şefi, ölüm sebebi olarak "yağ bombası" yazmayacak. Yağdan yapılmış.
Well, the office of the Chief Medical Examiner is not gonna write "fat bomb" as a cause of death.
Tamam, üç yıl önce bu çocuk okul gazetesinin editörüymüş.
[Beep] Okay, three years ago, this guy was editor-in-chief at his school newspaper.
Fotoğraflar, laboratuvar sonuçları ve Adli Tıp Şefi Maura Isles'ın da yeminli ifadesi işlemler için yeterli olmalıdır.
Along with the photographs and lab report, the sworn testimony of Chief Medical Examiner Dr. Maura Isles should be more than enough to proceed.
Tutuklama oranım % 90'nın üzerinde ve bir gün polis şefi olmak istiyorum.
My conviction rate is over 90 %, and someday I hope to be the chief of police.
Kardiyo şefi.
Chief of cardio?
Baş kesiği için cerrahi şefini çağırmamı mı istiyorsun?
You wanted me to page the Chief of Surgery for a head lac?
Şef durumu iyi diyorsa, gerçekten iyidir.
The Chief says she's good, she must be good.
Dahi kardiyo şefi Maggie Pierce.
Maggie Pierce... prodigy cardio chief.
Şef benim.
I am the chief.
Hani ikimiz konuşurken asistanların ne düşündüğünü söyletmeye çalıştığın kısma. Ben de şef olduğun için daha fazlasını söylemeyeceğimi söylerim. Sen de bana "Sen benim kocamsın" dersin.
You know, the thing where you... you try to get me to tell you more about what the residents are thinking, and then I can say that maybe I shouldn't'cause you're the chief, and then you can say, "But you're my husband,"
Güzel, gidip şefle konuş.
Yes, good, you should talk to the chief...
Şef Bailey'nin ofisi dördüncü katta mıydı?
Chief Bailey's office... fourth floor?
- Şef?
Chief?
Ben cerrahi şefiyim.
Nothing. I am the Chief of Surgery.
- Tabii şef.
Yes, Chief.