Choco перевод на английский
122 параллельный перевод
Çikolata tayınları artıyor.
Choco rations going up.
Damla çukulatalılar da bana!
choco puffs for me.
Sen bittin, çikolata adam.
Your turn, choco-man.
Pont-Vert, La Choco, St-Marie, Le Lorrain...
Pont-Vert, La Choco, St-Marie, Le Lorrain...
Çikolatalı memeler.
Choco-hooters.
Ayrıca Whammy, patates kızartması ve bir Şoko-Wham shake.
And an order of Whammy fries and, let's see a Choco-Wham shake.
Bu Choko, Almanya Harz Dağlarından.
And that is Choco from the Harz Mountains of Germany.
Bana bir kutu Çiko-Numara ver.
Give me a box of those Choco-Numbers.
Neden bizim cumhuriyetimiz bunun gibi ay çörekleri yapamıyor?
Why can't our republic make a Choco-Pie like this?
Çatlayana kadar ay çöreği yiyebilirsiniz.
You can eat Choco-Pie till you burst.
O ana dek, tek yapabileceğim bu ay çöreğini hayal etmek.
Till then, all I can do is... dream about these Choco-Pie.
Choco Pie.
Choco Pie.
Choco pie?
Choco pie?
Çikolata yapılıyor.
Choco-bees.
Üzgünüm ama bal kaplı karnabahardan tutun da Çikolatalı Bebek Aspirini'ne kadar bu dükkandaki her şey, Motherloving Şeker Şirketinden geliyor.
I am sorry, but everything in this store, from the honey-glazed cauliflower to the Choco-Blasted Baby Aspirin, comes from the Motherloving Sugar Corporation.
Teşekkürler, Erin Çiko-İspiyoncu!
Thank you, Erin Choco-snitch!
Çikolata gibisi yoktur.
- Hey, don't hog the Choco-Blast.
Ne bileyim, çikolata, viski. Ne isterseniz.
Choco, whiskey... whatever you want.
Üzgünüm kızım, Choco'yu biliyorsun.
Sorry, girl, you know Choco.
- Pekala, Choco.
- Okay, Choco.
Choco beni öldürecek.
Choco's going to kill me.
Choco'nun kuzeni değil mi o?
Isn't that Choco's cousin?
- Choco'yu unut.
- Forget about Choco.
Ama, Choco, bu benim hatam değil!
But, Choco, it's not my fault!
- Choco, sakin ol!
- Choco, calm down!
- Sakin ol, Choco!
- Calm down, Choco!
Bak, Choco!
Look, Choco!
Ben Choco.
I'm Choco.
Hey, Choco, ona dün geceden bahsetmeyecek misin?
Hey, Choco, don't you go telling her about last night.
Gümüş tepsi, jambon, çikolata hepsi masraf.
Silver tray, Spam, Choco Bees... all blue.
- Tam bir choco.
That choco.
Hazır sebze yemeği, çikolatalı puding.
Insta-veggie meal, Choco-pudding Delite.
- Atmasana çikolatayı!
- Don't throw a Choco Pie.
Bana "Apollo Choco" al.
Get me an "Apollo Choco".
"Apollo Choco" kalmamış.
No "Chocolate Apollo".
Apollo Choco
Apollo Choco
- Veya "Choc-o-Melty Bar."
Or a Choco-Melty Bar.
Açıkçası çikolata parçalı dondurma getiren birisi bana sahip olabilir.
Frankly, I'd give my body to anybody... for one of those Choco Taco ice cream desserts.
Adı Choco.
His name is Choco.
Hey, Choco.
Hey, Choco.
Choco, getir onu!
Choco, go get him.
Choco için mutsuz bir yuvanın ürünü dersem sanki bir zamanlar yuvası varmış gibi anlaşılır.
To say that Choco is the product of a broken home is to presume a home existed in the first place.
Choco, sen de arkayı al.
Choco, you cover the rear.
Ya Choco?
What about Choco?
Choco'yla sokakta tanıştım. O hapisten çıktıktan birkaç saat sonra.
I met Choco on the street... a few hours after he got out of lockup.
Choco Venezuela sokaklarında büyümüş.
Choco grew up on the streets of Venezuela.
O günden sonra Eddie, Choco ve ben hiç ayrılmadık.
From that day on, Eddie, Choco, and I were inseparable.
Adı Choco ve sevgilim değil, o bir ödül avcısı.
His name is Choco, and he's not my boyfriend. He's a bounty hunter.
Choco.
Choco.
- Choco.
- Choco.
Choco'nun hiçbir zaman yuvası olmadı.
Choco never had a home.