Choose перевод на английский
17,428 параллельный перевод
Neredeyse ayırt edilemiyor.
I could scarcely choose between them.
Babamızın çilesine son verme imkanın var ama bunu yapmıyorsun!
That it's within your power to put an end to Father's ordeal, and yet you choose not to! - No.
Yani politikayı gerçeğe tercih mi ediyorsun?
So you choose politics over the truth?
O 18 yaşındaki korkmuş çocuk Hades adında bir adamı mı seçecek?
The point is... that 18-year-old scared kid, is he gonna choose the guy named Hades?
Herkes bir taraf seçmek zorundadır.
Everyone has to choose a side.
Senin de dediğin gibi, herkes bir taraf seçmek zorundadır.
Like you said, everyone has to choose a side.
Eğer benden seçmemi istersen kimi seçeceğimi biliyorsun.
If you ask me to choose... You know whom I would choose.
Evet, polis bir soruşturmayı hazırlamak için kanıt seçmiyor çünkü.
Yeah, because cops never pick or choose evidence To build a case.
Seçici davranabileceğim kadar ailem yok.
I don't have enough family left to pick and choose.
Seçici davranabileceğim kadar ailem yok. Yani...
I don't have enough family left to pick and choose.
Neden onun seçmesine izin vermiyoruz?
Why not let him choose?
Bu sefer farklı mı olacaktı?
What would I choose that's different?
- # Herkesin var seçme hakkı #
- ♪ Everybody gets to choose ♪
# Önce seçeceğiz davetiyeleri #
♪ First, we get to choose invitations ♪
# Seçmeliyiz ilk dansınızı edeceğiniz şarkıyı #
♪ Choose the song you'll do your first dance to ♪
Stan amcanın her zaman söylediği gibi, bir kapı kapandığında, en yakınında ki duvarı seç ve ona tüm gücünle sert bir yumruk indir!
Like Grunkle Stan always says, when one door closes, choose a nearby wall and bash it in with brute force!
Fotoğrafların için farklı ten renkleri seçebildiğin bir uygulama mı?
An app where you can choose different skin colors for your photos?
Bulabileceğin en değersiz askerleri seçtin!
You choose the most worthless foot soldiers you could find!
- Öyleyse savaşmayı seçiyoruz!
- Then we choose to fight!
- Tommy, seni seçeceğini mi sandın?
Tommy, do you think he's gonna choose you?
Jamie, senden hiçbir zaman çocukların veya benim aramda bir tercih yapmanı istemedim.
Jamie, I've never asked you to choose between your kids and me.
- Sen seç.
You choose.
Ivy bunun farkında olmasına rağmen neden evden çıkmayı tercih etti?
Why, when Ivy knows this, did she CHOOSE to leave the house?
Kendin ve onlar arasında bir.. seçim yapman gereken... bir zaman gelecek, ve ikisinden biri için kendi hayatını bir... kenara atmana izin vermeyeceğim.
There is going to come a time where you're gonna have to choose between yourself and them, and I am not going to let you throw your life away for either one of them.
Kendinle onlar arasında seçim yapman gereken bir zaman gelecek...
There is going to come a time where you're gonna have to choose between yourself and them.
Gerçek şu ; sen arkamdan iş çevirdin, o da yasal olmayan bir şey yaptı ve şimdi de yaptıkların yüzünden aranızda bir seçim yapmak zorundayım.
The truth is, you went behind my back, and then he did something illegal, and now I have to choose between you and him because of what you did!
Kısacası, senin geleceğin ve üniversite hakkında seçim yapmak zorunda kalırsam seni seçmeyeceğimi nazikçe belirtiyorum.
I'm simply giving you the courtesy of letting you know that if I have to choose between your future and this university's,
Onu seçmeyi kabul edip etmesen de ilişkimizi bitiren şey Mike'ın sırrıydı.
And whether you choose to admit it or not, it was Mike's secret that broke us up in the first place.
Rachel, sinirlendim çünkü babam ve Harvey arasında bir seçim yapmak zorunda kalırsam ne yapacağımı düşünmek istemedim.
Rachel, I got upset because I didn't want to think about what I do if I have to choose between my dad and Harvey.
Tamamen taşınabilir ve yıkım gücü ayarlanabildiği için ufak bir şehri mi yoksa birkaç blokluk alanı mı yok edeceğini seçebilirsin.
It's completely maneuverable, and has an adjustable yield, so you can choose whether to destroy a small city, or just a couple of blocks.
İnanıyorum ki, bu arkadaşlar bizim kendi seçtiğimiz ailemizdir.
And I've come to believe that friends are indeed the family we choose.
Birbirini seçen iki insan.
Two people who choose each other.
Ama bir karı ve koca, bu yükü beraber omuzlamayı seçmişlerdir.
But as man and wife, as partners, you choose to shoulder that weight together.
Ben bunu seçmedim.
I didn't choose this.
Bugün rahmetli Giovanni de'Medici yerine istemeye istemeye varisini seçeceğiz.
Today, with heavy hearts, we choose a successor for the late Giovanni de'Medici.
Bekle, bu kendine yeni bir hayat seçme fırsatın.
Wait, this is your opportunity to choose a new life.
Sadece okumamayı seçtim.
I just choose not to.
Sevdiğimiz herhangi bir ders kitabını seçebiliriz ve çocukken öğrenmek istediğimiz şeyleri öğretmelerini isteyebiliriz.
We can choose any textbooks we like, and tailor a program that teaches her the things we wish we knew when we were kids.
Fahişeni mi yoksa kızını mı seçeceksin?
Are you gonna choose your whore or your own daughter?
Bunların hiçbirini ben seçmedim. - Bunu biliyorum.
I didn't choose any of this.
Müşteriler istediklerini seçer ve ne isterlerse yaparlar.
The clients get to choose whoever they want and do whatever they want.
Hangi tarafta olmak istediğini seçsen iyi olur.
So you need to choose what side you wanna be on.
- 13 saat. - Şansımıza güvenip bunu seçmemesini umabiliriz.
- Well, we could cross our fingers and hope he doesn't choose this one.
Bir parçası olmak istemeyi kendi seçemiyor insan.
You don't get to choose when you want to be a part of it.
Kalbin ve inancın arasında seçim yapmaya gönüllü müsün?
Are you willing to choose between your heart and your faith?
Çünkü sahada, yeri ve zamanı siz seçemezsiniz.
Because out in the field, you don't get to choose the when and where.
Kiminle savaşacağınızı da.
You certainly don't get to choose who you fight.
Senin de doğru yolu seçmen için geç değil.
It's not too late for you to choose to do the right thing.
Tek yapman gereken, arkadaşlarından üç tanesini burada kalmaları için seçmek.
All you need to do is choose three of your friends to stay here.
Fotoğraflarla ve seçeceğiniz başka şeylerle Tutankamon mezarında ayrıcalıklı olacaksınız.
On the tomb of Tutankhamun. With photographs, and whatever else you choose.
Bir mutfak hizmetkârı aşkı ve kulübeyi tercih edebilir ama sen bunu yapamazsın.
A scullery maid can choose love and a cottage. You cannot.