Английские фразы | Русские фразы | Турецкие фразы
Translate.vc / турецкий → английский / [ C ] / Cloud

Cloud перевод на английский

4,135 параллельный перевод
Bulut denilen biv şeyde sonsuza kadar kalıyor.
So all that live forever up in what they call the cloud.
Eğer yaptıklavımı buluta koyacaklavsa, itivaf edeyim ve kötülevi sabıkamdan çıkarayım, sonuçta sonsuza kadar bulutta kalıyovlav dedim.
If the government, sir, if they gonna put that file in the cloud then I wanna make sure I come clean about the bad ones maybe get those things off my record off the cloud.
Çünkü bulutta sonsuza kadav yaşıyovuz.
Because we live forever, in the cloud.
Bugün neyin var senin?
What's with the rain cloud hanging over your head today, huh?
Bu benim canımı sıkar.
It's get me down off my cloud.
- Bunu da mahvetmek istemiyorum. - Anlıyorum.
And I don't wanna mess that up or cloud it or...
♪ Bir bulut ♪ için endişeleri aksama
♪ hitch your worries to a cloud ♪
Belki depolama sürücülerinden biri kullanıyordu yada yedekleme sürücüsünü, Buda demektir ki, eğer bunu bulursak, ne üzerinde çalıştığını bulmuş oluruz.
Well, maybe he was using one of those cloud storage drives or a-a backup thumb drive, which means, if we find that, we can figure out what he was working on.
Yaşadığımız bu sarsıntılara bulut örtüsü sebep oluyor.
That chop we're feeling... is a cloud cover.
Ülkenin üstündeki kara bulutlar kalktı. Başkan tehlikeyi atlattı ve göreve dönmeye hazır.
The dark cloud has lifted over the country, as the President is clearly out of the woods and ready to take office.
Saint-Cloud'a gittim.
I went to Saint-Cloud.
Gökyüzündeki Juno'ya taptığım gibi ona tapmadığım için özür dilerim.
My apologies for not worshipping her as Juno upon cloud.
Beyninizi bulandıran niyetinizden vazgeçin.
Turn from whatever intentions cloud mind.
Büyük mutluluk.
Er, cloud nine.
Veronica'nın hard diskinin kopyasını çıkarması için Lew Rosen'ı görevlendirdim.
I had Lew Rosen make another copy of Veronica's cloud drive.
Bulut sürücüsü hakkında hatırlatmama gerek var mı John Ross?
Do I need to remind you about this cloud drive, John Ross?
Sen o Tutsi kadınlarını kenara çekmiş ve onlara öfkelenmemelerini söylemiştin çünkü kişisel öfke her yönüyle yargılamayı bulandırabilirdi ve o öfke davalarına zarar verebilirdi.
You took those Tutsi women aside and you told them not to be angry, that anger would hurt their case, that personal anger would cloud every aspect of the trial.
Doğru şeyi yapmayı seçmekle. Hatta bu seçiminde yalnız kalsan bile bilinmeyenin getirdiği korkunun inancını gölgelemesine izin vermemekle.
Choosing to do the right thing even though you are alone in that choice, and not letting fear of the unknown cloud your thinking.
Hislerin, muhakeme gücünü bulandırabilir.
Nope. I'm just saying, emotions cloud your judgement, you know?
Bu ilişki üzerinde bir bulut koyacağım.
It'll put a cloud over the relationship.
Utanma ve aşağılanmanın kocaman bulutunu.
A huge cloud of shame and humiliation.
Bu sabahki "DC Haber Ajansı" nın kelime bulutu.
It's a word cloud from this morning's DC Press.
Suçluluk duygusu kararlarını etkilemeye başladı.
And it's starting to cloud your judgment.
Ve sen zevkten dört köşe oldun.
"You balloon up to cloud nine."
Aynaya bakıyorum ve onu görmeyi telkin ediyorum. Her şey bulanıklaşıyor ama bir ışık var.
I look into the mirror and I tell myself to see her and things cloud over, but there's... light.
Dumanı oldukça sertmiş.
Whoa, that's a pretty stiff cloud.
Hayatında hiçbir şey yolunda gitmeyecek ve bir kara bulut altında yaşayacaksın.
Nothing in life will go your way, and you will live under a dark cloud.
Bu kara bulut, şu an üzerimdeki kara bulutla mı birleşecek yoksa ona teğet mi geçecek?
Will this dark cloud merge with the current dark cloud above me or fly alongside of it?
Doğu Avrupa'nın üstünü örten bulutun Amerikan uydularının, Polonya yakınındaki Sovyet bölüklerinin hareketini izlemesini engellediği söyleniyor.
Cloud cover over Eastern Europe is reportedly preventing American satellites from monitoring Soviet troop movements near Poland.
Bobby'nin sahip olduğu sürücüyü silmek için bilmem gerekenleri bu küçük kız öğretecek...
That little girl is gonna teach me what I need to know to erase the cloud drive Bobby has...
Ama duygularının, düşünce kabiliyetine engel olmasına izin verdin.
But you let your emotions cloud your thinking.
Çevremizi hiç görmeden... en yoğun buluttan çıktık.
We've just come through the densest, densest cloud, having absolutely no idea what's surrounding us.
Birkaç gündür bir yağmur bir bulut. Sonra birden, bu buzul ve dağların... en muhteşem görüntüsü çıktı. Ekvatorun dibinde.
The past few days have just been rain and cloud and rain and cloud, and, as if by magic, there's the most spectacular view of ice and glaciers and mountains, that you just wouldn't think was on the equator.
Galiba gerçek gerçeği istiyorsun. Favori filmim Bulut Atlası'nda da dedikleri gibi.
So I guess you want the true-true, as they say in my favorite movie "Cloud Atlas,"
Wendy'nin cep telefonu olay yerinden çalınmıştı ama internet hesaplarına girdim.
I'm in! Wendy's cell was stolen at the scene, but I hacked into the cloud.
Jack'in rehberinden alırım.
I'll get it from Jack's cloud.
Amma da büyük bulut.
That's a big cloud.
Kaptan, buhar gayzeri patlamak üzere.
Captain! There's a cloud of corrosive gas coming your way...
Zihni bulandırırlar.
They cloud the mind.
Ve yanılıyorsam da hepimiz aynı toz bulutunun altındayız zaten.
And hell, if I'm wrong, we're all in the same dust cloud anyway.
İlk başta, sis gibi görünüyor beni boğmaya çalışan kara bir bulut gibi.
At first, it looks like fog, like a dark cloud trying to smother me.
Dedektif Flynn pişmanlık güçlü bir güdüdür ama yargılamamızda lekelemekte olabilir.
Detective Flynn, remorse is a powerful motivator, but it can also cloud our judgment.
Lütfen çıkın ve başınızdan aşağı boşalttığınız parfümünüzü de yanınızda götürün.
Please leave, and take that mushroom cloud of drakkar with you.
Mutluluk bulutu başlatılıyor.
Initiating antidepressant cloud.
Her şeye şifre koruması koymuş. Hiçbir şey belli değil.
She password-protected everything and stored it in the cloud.
Bilgisayara girmeye çalıştım.
I've tried getting into her cloud.
- Frost girmiş. Brenda'nın üç dosyası daha açılmış.
- Frost got into the other three files in Brenda's cloud.
Vay, kara bulutlar.
Ooh, dark cloud.
Fizik tarihinde eşsiz bir yere sahip bir teçhizat olan bu "bulut odasını" kullanarak ne demek istediğimi size gösterebilirim.
And I can show you what I mean, using this, which is a cloud chamber, a piece of apparatus that has a unique place in the history of physics.
Bulut odası, içerisine doymuş alkol buharı konulmasıyla çalışır.
The cloud chamber works by having a super-saturated vapour of alcohol inside the chamber.
Üstümüz altımız bulut.
There's cloud below us and cloud above us.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]