Colleagues перевод на английский
3,242 параллельный перевод
Birkaç meslektaşınla görüşme yapacaklar.
Some of your colleagues will be interviewed.
Normal süreç hapse düşen çalışma arkadaşlarını veya uyuşturucu bağımlılarını bulmak ve ebeveynlik görevlerini yerine getiremedikleri için çocuklarının nerede futbol oynadığını öğrenmek şeklindedir.
The normal process is to find out what colleagues are in prison or are drug addicts and thereby unable to fulfil their roles as parents. Then... ou find out where their kids play football,
Sadece iki meslektaş uzun bir günün ardında beraber yemek yiyecek.
Just two colleagues having dinner together after a long day.
Dr. Martin, meslektaşlarınız arasında "007" olarak biliniyorsunuz.
Dr. Martin, you're affectionately known among your peers and colleagues as "007."
Saygın iş arkadaşlarına danıştın mı?
Consult with esteemed colleagues?
Ölüm tehlikesi barındıran bir ameliyat ve siz iş arkadaşlarınızla tartışmaya gerek bile görmediniz.
Potential life-threatening surgery, and you didn't even bother to discuss it with your colleagues in neurosurgery.
Eşcinsel hakları benim önem verdiğim konulardan biri, Bu da beni seçkin iş arkadaşlarım arasında sevilmeyen birisi yapıyor.
Gay rights has been my top issue, even though it makes me wildly unpopular with my distinguished colleagues.
- Hadi, iş arkadaşlarınla tanış.
Crabb, meet your new colleagues.
Bay Kush'un dosyasını almam çok sınırlı bir zamana tekabül etse de bunu yapan diğer meslektaşlarımın verdikleri raporlarla tutarlı davranışlar sergilediğini gönül rahatlığıyla söyleyebilirim.
Although my assessment of Mr. Kush has only been over a limited period of time, it is consistent with those of my previous colleagues.
Meslektaşlarınla her zaman hataları buluyorsunuz.
You're always finding faults with your colleagues.
Son olarak sen benimle olay yerindeyken, Arkadaşlarımın bulgularına göre, Yaşadığın karavanın arkasında,
Finally, while you were with me at the homicide scene, my colleagues found, behind the trailer you reside in, the other piece of luggage she left with.
Eski bir arkadaşı Son tutuklamalar için Raporunu bekliyormuş.
One of her old colleagues says they're waiting for a report from her on some prisoners.
Bu olay eski iş arkadaşlarınızla yaptığınız bir iş anlaşması yüzünden olabilir mi?
Could this be because of a business dealing with your old colleagues?
Eski bir arkadaşı, son tutuklamalar için Raporunu bekliyormuş.
One of her old colleagues says they're waiting for a report from her on some prisoners.
Sanırım, ben ve meslektaşlarımla Lee Kardeşler arasında birtakım ticari anlaşmazlıklar olduğunu biliyorsunuz.
I assume you're aware of certain business conflicts my colleagues and I have with the Lee brothers.
- İş arkadaşlarım mı?
- My business colleagues?
İş arkadaşları ve komşularla tekrar görüşüyoruz, yerel satıcıları araştırıyoruz.
Reinterviewing neighbours and colleagues, looking at local tradesmen.
Şu an mesai arkadaşlarım Janelle ve Molly'i sorguluyorlar.
Right now, my colleagues are in the other room with Janelle and Molly.
Sizin ve iş arkadaşlarınızın anlattığı şeylerin yarısına bile inanmıyorum.
I don't buy half of what you and your colleagues are selling.
Yeni meslektaşlar, iş arkadaşları.. Gelen gideni var mıydı?
New business colleagues, anyone coming around?
Araçtan inip memur arkadaşın yanına geçin.
You may get out and go to one of my colleagues.
Ama gerçekten etraftaki insanlarla konuştukça... kocalar, karıları, arkadaşları, meslektaşlar, ebeveynler... çok farklı bir hikaye ortaya çıkıyor.
But if you actually start talking to the people around them... their husbands, their wives, their friends, their colleagues, their parents... then you start to get a different story.
İş arkadaşı... olmadan önce arkadaş olmamız önemliydi.
t was vital that we made friends before we became colleagues.
Siz onun iş arkadaşları ve arkadaşlarısınız.
You're her colleagues and her friends.
Çalışma arkadaşları onun aşırı çalıştığı söylediler... 50 yaşındaki Parlamenterin zayıf fiziğine rağmen sağlıklı olduğu biliniyordu.
His colleagues speak of overwork... the MP, 50 years old with a lean physique has always been in good health.
Bütün çalışma arkadaşlarım gibi ben de sizi, silah arkadaşlarınızı SEAL timinin sıra dışı operasyonlarını selamlıyorum.
Like all of my colleagues, I salute you and your colleagues and the SEALs extraordinary operations.
Arkadaşlar, meslektaşlar, kan emici menajerler.
Friends. Colleagues. Blood-sucking agents.
Sadece iş arkadaşlarımla konuştum.
I only discussed it with colleagues.
Konuyu meslektaşlarınızla tartıştınız mı?
Did you discuss the matter with any of your colleagues?
Meslektaşlarımdan biri Peter Russo'yu araştırıyor.
One of my colleagues is looking into Peter Russo.
Olay yerinden ayrılmayın, arkadaşlar soruşturmaya devam edecek.
None of you leave, my colleagues will take over.
- Sizinkiler bana söz vermişti.
- Your colleagues promised me.
Sizleri kandırmadım ya da ihanet etmedim ve bugün, düşüncelerimi herkesle paylaşmak istiyorum. Ki böylece, insanlar fikirlerimi muhakeme edebileceklerdir.
I am not appealing to or betraying anyone, but I want to explain my thinking today so that my colleagues will be able to judge my thoughts.
İş arkadaşlarımın yatak odalarına girmek amacında değilim, affedin.
Oh, forgive me, I don't mean to go into my colleagues'bedrooms.
Sanırım meslektaş standartlarım normal arkadaşa göre çok çok yüksek.
I guess I just have higher standards for my work colleagues than for my friends.
Tahminimce bu gibi şeyler karşısında objektif olmak çok zordur ki bu konuda çok şanslıyız çünkü bu konuda farklı bakış açıları sunabilecek iş arkadaşlarımız var.
I suppose it's tough to be objective about these things, Which is why we are lucky. In that we have colleagues to offer perspective.
En iyi iş arkadaşlarından birisine sahipsin, Dr. Sydney Napur.
You had one of the best colleagues, dr. Sydney napur.
Ayrıca konulara, ak ya da kara diye bakmadığımı biliyordu. O zamanki meslektaşlarımın aksine.
And he also knew that I didn't approach the subject in terms of black and white, unlike my colleagues of the time.
Bu anlaşmayı mümkün kılan partilere teşekkür ediyorum.
Thanks for that to my colleagues.
Hayır, sadece iş arkadaşıyız.
No, no. Just colleagues.
İş arkadaşıyız.
Oh, we're colleagues.
Buna hem görevdeyken uyacaksınız, hem de meslektaşlarınıza karşı, elbette.
This applies when you're on duty and with your colleagues, of course.
İş arkadaşınızın kocamı içeriye atmak için harcadığı o çabaya rağmen onu kurtardığınız için sağ olun.
Thank you for saving my husband. Despite your colleagues best efforts to imprison him.
Girdaplı Teoriler'deki çalışma arkadaşlarına e-posta attım.
I e-mailed several of his colleagues in Swirl Theory.
Meslektaşlarımız kalp krizi geçirdi.
Our colleagues had heart attacks.
Seni iş arkadaşlarını öldürmek ve kara borsaya uranyum satmakla lekeleyen... köstebeğin izini sürerken kullanacağımız operasyon üssü olarak mı?
As a... base of operations while we track down the mole who framed you for murdering your colleagues and selling uranium on the black market?
Arkadaşlar, iş arkadaşları, size en yakın olan insanlar.
Friends, colleagues, people who were closest to you.
Meslektaşların cesaretine saygı duyabilir ama kimse seninle çalışmak istemeyecek.
Your colleagues would respect your bravery, but no one will want to work with you, okay?
Yani, farklı bir hayatta meslektaş olabilirdik.
You know, in another life, we could've been colleagues.
Sen ve Hank Cousineau arasında bir bağlantı arıyordum, Bu yüzden hastaneyi aradım. Daha önce Prag'ta çalışmışsın,
I was looking for a connection between you and Hank Cousineau, so I called the hospital you used to work at in Prague, and your colleagues there seemed so surprised that you're doing so well.
Evet.
Makes sense... you had a professional relationship as colleagues, and it, um, progressed? Yes.