Complex перевод на английский
4,486 параллельный перевод
Karmaşık ortaklığımızda daha derine inmeden önce evine biraz yakın yerleri kazmanı öneririm.
Before you delve deeper into our complex association, let me suggest you dig a little closer to home.
Annenin bu konudaki duyguları biraz karışık olacaktır.
Your mother's emotions on this will be complex.
Var olan en karışık bilgisayar sistemini yapmayı başardım.
I have built some of the most complex computer systems in existence.
Endüstriyel evlilik kurumuna karşı olduğumu söyledim biliyorum ama bunu yapmayı gerçekten istiyorum.
And I know that I said that I was against the industrial marriage complex, but that's what I really want.
Göründüğü kadar karmaşık değildir.
Well, it's not as complex as it seems.
Bu karmaşık desenler zürafaya kamuflaj sağlar ve yırtıcılar onları daha zor görür.
These complex patterns give the giraffe camouflage making them harder for predators to see.
Okuldan arkadaşım Margie'nin iş yerinde haftaya bir pozisyon açılıyormuş.
Margie, from school, they're gonna have a vacancy in their complex next week.
Ve bunlar adalar boyunca olağanüstü sayılarda bir nüfusa sahiptirler. Çok karmaşık ilişkileri olmadan.
And there is an extraordinary large number of them throughout the islands with what seem to be very complex interrelationships.
Bu bana senin Sevgililer Günü hediyen mi? Hiçbir şeyin mantıklı olmadığı karışık bir gizem?
Is this your Valentine's Day gift to me, a complex mystery where nothing makes sense?
Karmaşık olduğu kadar tatlı yazılar.
They're very complex, very sweet.
Kablo bağlantısı karışık ve çoklu detonatörlü.
The wiring is complex, with multiple detenators.
Pekâlâ çocuklar, karışık manevralarla onu indirin ama basitçe aşağılayın.
All right, guys, take him down with complex maneuvers but simple insults.
Burası çok büyük bir yapı.
This is a huge complex.
Oldukça kompleks bir para transferi.
It's a pretty complex money transaction.
Düşmanımız küresel askeri sınai kompleksin ta kendisi.
Our enemy is the global military-industrial complex itself.
Hiçliğin içinde, bir evrenden karmaşık bir evren nasıl ortaya çıkabilir?
How could a complex universe arise from a universe in which there was nothing?
Bugün kozmolojide başa dönüp, bütün evren gibi karmaşık bir şeyin akla yakın bir biçimde oluşturulabileceğinin farkına varmaya başlamamız bana şaşırtıcı geliyor.
And it's amazing to me in cosmology now that we are beginning to get back and realise that even something as complex as a whole universe could plausibly be created.
Bilim ve teknolojinin giderek komplike bir hâle geldiği uygarlığımızda pek çok siyasi sorunun çözümü için bilimsel bilgiye ihtiyaç vardır.
In our increasingly complex scientific and technological civilization, many policy issues require scientific knowledge.
Hükümetin tedbirlerinde, askeri endüstriyel tesisler tarafından araştırılan ya da araştırılmayan haksız etkilerin olmasına karşı korunmalıyız.
In the counsels of government we must guard against the acquisition of unwarranted influence whether sought or unsought by the military industrial complex.
Ordu Endüstrisi
the Military industrial Complex.
Burada yüz ve çene kemiğine ait harika bir görüntü var - çok detaylı.
Here is a great view of the face and cheekbone, very complex.
Eisenhower'ın bizleri uyarmış olduğu trilyon dolarlık Askeri Endüstriyel Tesisi nasıl iki ya da üç trilyon dolarlık bir program haline getirirsiniz?
How do you grow the trillion dollar military industrial complex that Eisenhower warned about into a two or three trillion dollar program?
Bu teröristlere göre, askeri endüsriyel tesis terörizme karşı savaştıktan sonra, Dr. Von Braun'un Dünya'da tanımladığı sonraki düşman üçüncü dünya fanatikleri olurdu.
According to these theorists, after the military industrial complex had its war against terrorism, the next enemy that Dr. Von Braun identified on Earth would be third world country fanatics.
Şimdi, bu tarz yolsuzluk neden bu konuda yapılmakta olan şeylerin paranoya, korkuyu ve... askeri endüstri saplantısını körüklediğini açıklar niteliktedir.
Now, this kind of corruption is why the only things that are being made on this subject are things that read down to paranoia and fear and the military industrial complex.
Dostum, çok karıştırdın olayı.
Dude, that's complex.
Lemon, bir kelime var, endüstriyel aşkın feci şekilde faydalandığı eskilerden kalma özel bir kelime.
Lemon, there is a word, a once special word, that's been tragically co-opted by the romance industrial complex.
Bu bir aşağılık kompleksi.
It's an inferiority complex.
Evet, bu bir aşağılık kompleksi.
Yes, it is an inferiority complex.
Gizemli... Çetin... Karmaşık...
Mysterious... difficult... complex... challenging.
Agulhas, kumu bin yıllar boyunca... karmaşık biçimlerde işledi.
Over the millennia, the Agulhas has worked it into a complex underwater landscape.
Çoğu üst kattaki apartman sakinlerine ait.
Most of these are registered to the apartment complex upstairs.
Göçün karışık bir mesele olduğuna dair hiçbir soru yok.
I mean, there's no question that immigration is a complex issue.
Evet, bu biraz karmaşık.
Oh, yeah, it's a bit complex.
Ölüm sebebi kan kaybından edilir kopmuş juguler için nedeniyle karmaşık karotid.
C.O.D. is exsanguination due to a severed jugular carotid complex.
En azından bana göre bir çeşit kanunsuz kahraman karmaşıklığı içinde olduğu açıktı.
At least... it's been clear to me that he has some sort of vigilante complex.
Labirent kadar karışık.
I'm telling you, girl, this complex is like a maze.
Karmaşık bir karakter.
Whoa. Complex character.
Suçluluk duygusu da yaşıyor.
She also has a guilt complex.
Orayı dönüştürerek, tatil olanakları sağlayan bir tesis yaratıyoruz.
You convert that, you've got holiday lets, you've got a complex.
Darwin'in, yeryüzündeki yaşamın böylesine çeşitli ve karmaşık olmasını açıkladığı "Türlerin Kökeni'nin" yayınlanmasından tam 150 yıl sonra adı konuldu.
It was named exactly 150 years after the publication of Darwin's On The Origin Of Species, in which he explained why life on Earth is so diverse and so complex.
Uzun ve karmaşık moleküller oluşturabilen bir atom.
An atom that's able to form long, complex molecules.
Karbon bu elektronları, nitrojen, oksijen, hidrojen ve hayati önemi olan diğer karbonlarla paylaşarak hayatın yapı taşları olan oldukça karmaşık amino asit ve protein zincirlerini oluşturur.
Carbon will share those electrons with nitrogen, oxygen, hydrogen, and critically, with other carbons, to build up these immensely complex chains, the amino acids and the proteins which are the building blocks of life.
Fakat bunu mideleri içerisinde yaparlar. Bunun için zürafa gibi geviş getirenler, çok karmaşık bir sistem oluşturmalıydı.
But they do it inside their stomachs and ruminants like giraffes have had to build a very complex system in order to do that.
Olamaz da. Çünkü DNA gibi karmaşık bir yapının şans eseri kendi kendine ortaya çıkması çok düşük bir ihtimaldir.
It can't be, because the chances of something with DNA as complex as this appearing by luck alone are vanishingly small.
Mükemmel, karmaşık hayat ağacımızın bir zamanlar ıssız olan evrende nasıl büyüdüğünü açıklıyor.
It describes how our beautiful, complex tree of life has grown from a once desolate universe.
Milyarlarca olmasa bile evrenin her köşesinde bu gezegenlerden milyonlarcası olmalı. Bana öyle geliyor ki, onların da bizimki kadar hatta bizimkinden daha karmaşık yaşam ağaçlarının bulunması olanaksız değil.
Now, there must be millions if not billions of such planets out there in the universe, and it's inconceivable to me that none of them will have trees of life as complex or even more complex than our own.
Birden fazla karmaşık suç mahalli var, özellikle de plajda.
Trevor, how many... Multiple complex crime scenes, particularly at the beach.
Ama durum biraz karışıktı.
But the situation was... complex.
Changnezya kat kat daha karmaşıktır.
Changnesia is immeasurably more complex.
Konuyu daha kapsamli algilamamiz gerek.
The situation is complex.
Hukuk biraz karmaşıktır Bay Segers.
Well... the law is complex.