Computers перевод на английский
3,630 параллельный перевод
Steve, insanlar bilgisayarı senin sandığın gibi kullanmıyorlar.
Steve... People don't use computers the way you think they do.
Biz bilgisayar satmıyoruz.
We're not selling computers.
Bilgisayarlarda cinsiyet kalmadı.
There's no sex left in computers.
Bilgisayarlar sanat, güzellik ve evrensel bağlılık içinse, neden bu kadar çirkinler?
Now, if computers are for art, and beauty, and global interconnectivity, why are they so ugly?
Dünya yanlış bir şekilde bilgisayarları, sadece siyah beyaz görüyor olabilir ama biz renkli yaşıyor, hayal kuruyor ve resim yapıyoruz.
The world may mistakenly see computers only in black and white, but we live, and we dream and we paint in color.
Yeni bir bilgisayar serisi yapacağız, hem ev hem de ofis için.
We're gonna build a new line of computers for the home, and for the office.
Shane ve Tom'un bilgisayarlarını almak istedi.
She tried to take the computers that were Shane and tom's.
Şunu bilmelisiniz ki, bilgisayarlar güvenli değildir.
You of all people should know that computers are not secure.
Bunu kendine sen mi gönderdin? - Kredi kartlarımı boşaltman,... bütün banka hesaplarımı dondurman, bilgisayarlarımdaki şifreleri değiştirmen lazım.
I need you to close out my credit cards, freeze all my bank accounts, change the password on my computers.
Araştırma yaparken gerçek ansiklopedi kullanmalıydık, bilgisayar değil.
Oh, we have to use the actual encyclopedias, not the computers.
Burası eski bilgisayar dolu, o yüzden...
Of course there's all these old computers here, so- -
Eskiden bilgisayarlar böyle miydi ya?
Is that really what computers used to look like?
Bak bizim... bizim politikacılara ihtiyacımız yok hepimizin iPhone'ları ve bilgisayarları var, değil mi?
Look we... we don't need politicians, we've all got iPhones and computers, right?
Bu zımbırtıdan beni kurtaracak bir "kaçış tuşu" mu var?
There's a button that'll help me escape this hell? Oh. I-I hate these computers.
bilgisayarlarımıza sızıyordu.
Was snooping through our computers... again.
Eğer bu bilgisayarlar bu işte iletişim sunucuları olarak kullanılıyorsa, o halde diğer tüm bilgisayarlar onlara yönlendirilmiş olmalı.
If they're acting as the communications server for the operation, then all the other computers should be routed through them.
Avram hepimizin bilgisayarlarımızı çöpe atmamızı istiyor.
Avram would have us all throw away our computers... - Yeah. -... in the trash.
Bilgisayarla uğraşan arkadaşlarım var.
I got friends who know computers.
Bilgisayarlar kendi kendine açılabilir mi?
Can computers just turn on by themselves?
Bilgisayarlarla aranın nasıl olduğuna bağlı.
That all depends on how good are you with computers.
Sen insanların bilgisayarlarına sızabiliyordun değil mi?
You can, like, hack into people's computers, right?
Randevulaşma servisi miydi? Çünkü bilgisayarların gülünç biçimde hatalı olabildiklerini duydum.
W-Was it a dating service, you know, because I've heard those computers can be comically inaccurate.
Bilgisayarlardan ve ağır iş makinelerinden önceki bir dönemde bu şehrin erkek ve kadınları sadece elleri, yürekleri ve beyinleriyle gelmiş geçmiş en harika köprüyü inşa etti. Güzelmiş.
In an age before computers and heavy machinery, the men and women of this city built the greatest bridge ever with just their bare hands and their hearts and minds.
Telefon yok, bilgisayar yok.
No phones, no computers.
Bilişim Uzmanı.
I do computers.
Arama bülteni çıkartır çıkartmaz bilgisayarda görünüverdi.
Once we put out the APB, it came up on the computers.
Babam şanslıydı. Her şey bilgisayara geçirilmeden önce emekli oldu.
My dad is lucky, he retired before they put everything on computers.
İnsanların bilgisayarlarını tamir ederdi.
He fixed people's computers.
O hep faturalandırılmamış akıllı telefonlar, bilgisayarlar için yongalar, korsan indirmeler, bu tür şeyler yapardı.
He was always making smart phones where you wouldn't get billed, chips for computers, free downloads, that sort of thing.
Yedi yaşımdan beri bilgisayar yapıyorum.
I've been building computers since I was seven.
Ofis gibi değil de, birçok bilgisayarı olan kayıt odası gibi düşün burayı.
- Good. This is not so much an office as it is a rec room with a bunch of computers in it.
Açıkçası, bana kalsaydı, bütün hepsini garaja tıkardım ama ne yazık ki onları her şeyi pratikleştirmek için kullanmak zorundayız.
And, frankly, if I had my way, I'd toss the computers in the garbage, but unfortunately we use them for practically everything we do, so...
Tüm aramalar brülör hücreler üzerinden olacak ; bilgisayar kullanımı yok.
All calls are on burner cells ; no computers.
Kağıtlar üzerinde aranmalı, bilgisayar kullanmak yok.
It's got to be a paper search, no computers. Come on.
Ben ne anlarım bilgisayarlardan?
What do I know about computers?
Söze bilgisayarlara ve bilgi teknolojilerine ( BT ) büyük ilgisi olan biri olduğumu söyleyerek başlamak isterim.
I want to start by saying that I have a great interest in computers and IT.
Normal hayatta asla parasıyla sahip olamayacağım ölçekteki bilgisayarlarla haşır neşir olmak.
Play with computers that I could never afford to play with on my own.
Öyle çok da fazla bilgisayar yok, ama çok güçlüler ve sağlam yapılandırıldılar.
Not so many computers, but powerful and well-configured.
Pirate Bay bilgisayarlarının arasında size air olan bit bilgisayar olduğu doğru mu?
Is it true that among the Pirate Bay computers you stored one that you owned?
Sizi arama nedenim aslında bilgisayar problemi.
Eh... my problem is eh... computers. That's why I'm kind of calling, you see?
Bilgisayarınız lisanslı değil efendim.
These computers are not licensed sir,
Bilgisayarlarla çalisiyorum, bilirim- -
I work with computers, I know...
Muhtemelen bilgisayar kullanıyordur.
She's probably using computers.
Ben bir bilgisayar yöneticisiyim.
I market the managers in computers
Ve ne yaparsan yap sakın bilgisayarlardan ya da internetten söz etme.
And whatever you do, do not mention computers or the Internet.
Tüm bilgisayarlarına el koyduk.
We've seized all his computers.
Bilgisayarların, kişisel bilgisayarların ve internetin çıkmasıyla, vakâları karşılaştırıp... tam olarak ne olduğunu ve eğilimlerin ne olduğunu anlamamıza imkan veren 200'den fazla veri göstergesi aracılığıyla toplamış olduğumuz... verileri analiz edebildik.
With the advent of computers, personal computers, and the internet, we've been able to collect the data and analyze it through some 200 + data points to allow us to be able to compare cases and to see exactly what's happening and what the trends are.
Şöyle diyelim, yanlış ellerde Carrion milyonlarca insanın 4. sınıfta Bilgisayara Giriş dersi almamış olmamı dilemesine sebep olurdu.
Well, let's just say, in the wrong hands, Carrion would have millions of innocent people wishing I'd never taken Intro to Computers in fourth grade.
Bilgisayarlar hakkında hiç birşey bilmiyorum.
I know nothing about computers.
Bilgisayarı olan inekleri hafife alma.
Don't underestimate geeks with computers.
Bilgisayarlar onlar olmadan çalışmaz, bu da öyle.
Computers won't work without them, and neither will this.