Cop перевод на английский
32,515 параллельный перевод
Polisin derdi neyniş?
- What'd the new cop want?
Polis iç güdüsü diyelim.
It's a... it's a cop thing.
Kocanı vuran şu kahraman polis mi?
The hero cop who shot at your husband?
Polis olmak, duyularını daha keskin yapar.
Being a cop trains your senses.
Aslına bakarsan, bana fazlasıyla sıradan bir polis gibi göründün.
In fact, you seem like a barely average cop to me.
Hiç daha önce mesai ücreti almadan seve seve çalışacak bir polisle tanıştın mı?
I mean, have you ever met a cop who happily worked overtime for no pay?
Çünkü depresyon geçmişi olan, asabi, saldırgan ve sapık bir polissin.
because you're an angry, violent, abusive cop with a history of depression.
Önce kötü polis, şimdi de Başkan'ın burnunun dibindeki bir Gizli Servis ajanı?
First a bad cop. Now a Secret Service agent with access to the president?
İtiraf etmek istemediğinden emin misin?
You sure you don't want to cop to these?
Kahve kutusuna sıkı sıkı sarılmış bir polisim, sen daha iyisin.
I'm a cop bear-hugging a coffee can, you're good.
- Ayrıca bir polisim.
- And I'm a cop.
Polis misin?
You're a cop?
İşimi... ve kurduğumuz tezgahtaki...
The job... and every cop
Sen bir polissin.
You're a cop.
Ben mi polisim?
I'm a cop?
Polissem bu seni ne yapar?
If I'm a cop, what does that make you, huh?
Tamam, tamam, bak, eğer polissem beni burada vurunca her şeyin öylece sona ereceğini mi sanıyorsun?
Okay, okay, look, if I was a cop, if I was, you think it's gonna end like this with you just shooting me right here?
Küçük kızımın polis olduğuna inanabiliyor musunuz?
Can you believe my little girl's a cop? Huh?
Sadece tek polis vardı.
It was just one cop.
Rob gülmeye başladı, polis de onu tutukladı.
Rob started laughing, so the cop arrested him, too.
Kötü polis olman gerek.
You need a bad cop.
Sen güvenlikçiyi oyala ben parayı alayım.
All right, look, you cover rent-a-cop. I'll go get the money.
İyi polis, kötü polis oynamaya falan mı çalışıyorsunuz?
Are you trying to play good cop, bad cop with me or something?
İyi bir polis için, iyi bir işcilik.
To a great cop, for a job well done.
Bizim polise yardım etmek isterdim.
I'd love to help a fellow cop out.
Görünüşe göre siz polis memurusunuz.
Oh, I see you're a cop.
Yani, o iyi bir polis.
I mean, he's a good cop.
Ben bir polisim.
I'm a cop. Yeah, if...
Babam bir polis.
My dad is a cop.
Baban bir polis memuru?
Your... your father is a police cop?
Polis hastaneye götürdü.
The cop took him to the hospital.
Sadece iyi bir polis olmaya çalışıyorum.
I'm just trying to be a good cop.
Sadece iyi bir polis olmaya çalışıyorum.
Ohh! I'm just trying to be a good cop.
Elimizdeki tek şey, haneye tecavüz sonucu ölmüş bir polis.
All we have at this point is a dead cop as a result of an unlawful BE.
- Patrick Spring'in izini sürmedin. Bir polis öldü. Şimdi mi kitabına göre yapacaksın?
No follow-up on Patrick Spring, now you've got a dead cop, and you're saying we gotta do this by the book?
Bir polis öldü.
A cop is dead.
Aslında istediğim şey polis olmak.
What I really want to be is a cop.
Polisim.
I'm a cop.
Polis o.
He's a cop.
Sanki daha çok göğüslerine göz diken bir polise benziyor!
More like he's trying to cop... a feel of your boobs!
Polis olmak istememin tek sebebi Brendan Fraser aktör olmasaydı ne olurdu diye kendime sormamdı.
The whole reason I wanted to become a cop is because I asked myself, what would Brendan Fraser do if he wasn't an actor?
Şişko polis bir şeyler aşırıyor.
The chunky cop's going through a lot of bags.
- Sonuçta sen bir polissin.
- I mean, you're a cop.
Çöp.
Trash.
Çöp kutusunu temizlesen de kokusu mutlaka kalıyor sanırım.
Guess you can't wash the stink off trash.
Sen çöp değilsin.
You're not trash.
Kampüse dönerken çöp tenekesi var.
There's a landfill on the way back to campus.
- Her yer çöp içinde.
There's garbage everywhere!
Gereken tek şey Annenin Piper'ı bir çöp gibi fırlatıp atması ve babamın beni Atlanta'da terk etmesiydi. Böylece ağrı kesicilerle parti yapabilecekti.
All it took... was your mother throwing Piper out like trash and my dad dumping me in Atlanta so he could party on pain pills.
Bir çöp kutusuna sakladı.
He was hiding in the trash.
Dinleyin sizi küçük çöp artıkları.
All right, listen up, you little pieces of garbage.