Cortese перевод на английский
65 параллельный перевод
- Onun adı... söyle şunu.
His name. Say it. - Cortese.
- Cortese. Cortese kim?
- Who's Cortese?
- Cortese.
Cortese...
Köyüme saldıran ve onu yerle bir eden adamlar Cortese'in maskesini... bu maskeyi giyiyorlardı.
The men who attacked and razed my village to the ground wore the mask of Cortese. This mask.
Şüphesiz o Cortese.
It's Cortese, all right.
Beni Cortese'e götür.
Take me to Cortese.
Yeni gelenler ayrıcalıklarını kazanana kadar, Cortese'le tanışmıyorlar.
Newcomers don't meet Cortese until they've earned the privilege.
Ben de Cortese'le konuşurum.
I speak to Cortese.
Eminim Cortese bilgi için minnettar olacaktır.
I'm sure Cortese will be grateful for the information.
- Lordum, Cortese.
- My lord, Cortese.
O Cortese'in yağmacılarından biri... yanlız.
He's one of Cortese's raiders. Alone.
Erkek kardeşinin Cortese tarafından öldürüldüğünü söylediğini sanmıştım.
I thought you said your brother was killed by Cortese.
O Cortese'in maskesi. Bu doğru.
That's the mask of Cortese.
Bu Cortese'e yeterince yakınlaşabilmemin tek yolu... onu öldürmek için.
It's the only way I can get close enough to Cortese to kill him.
Cortese'i bulmam yıllar aldı.
- It's a start. - It's taken me years to find Cortese.
Cortese'i senin istediğin kadar bende istiyorum.
I want Cortese just as much as you do.
Eğer dövüşmeseydik Cortese hepimizi katletmişti.
Cortese would have slaughtered us all if we hadn't fought.
- Cortese bizi köpekler gibi avlayacaktı!
Cortese would've hunted us down like dogs.
- Cortese'e ne kadar yakınsın? - Ben yeniyim.
How close are you to Cortese?
Cortese onun için olan hediyimi görmekten çok memnun olacak.
Cortese will be very pleased to see my gift to him.
Bu sefer beni Cortese'e götürmek zorundasın.
This time you have to take me to Cortese.
Onu Cortese'e götürmesi gereken kişi benim.
I'm the one who has to take her to Cortese.
Ben sadece Coretese'in nasıl yaptığımı duyması gerektiğini düşün...
I just think Cortese should hear how I managed...
- Şey, eğer öyleyse, herşeyi doğrudan Cortese'e rapor ediyor olmalı.
Well, if he does, he's reporting everything straight to Cortese.
Haydut Cortese'in kalenin içinde bir casusu var!
The bandit Cortese has a spy inside the castle.
- Evet, Cortese...
Yes, Cortese.
Cortese... şimdi... katil bir canavar.
Cortese... He's a murdering harpie.
Bu yüzden onlara en iyi ikinci şeyi vereceğim... onun ikinci komutanı... şeytani Savaşçı Prenses, Zeyna. Onlar Cortese'i alamazlar, elbette.
But they need a victory.
- İyi kral ve Cortese bir ve aynı.
The good king and Cortese are one and the same.
- Cortese'i öldürmek bu suçluluğu hafifletmeyecek.
Murdering Cortese will not ease that guilt.
Geriye yapacak tek birşey kalmıştı... o da Cortese'i mezara sokmaktı... benim içinde olmam gereken mezara... şu anda Lyceus'ın içinde olduğu mezara.
There was only one thing left to do, that was to take Cortese to the grave. The grave that I should have had. The grave that Lyceus has now.
Malik'i bulmalıyım ve beni Cortese'e götürmesi için onu zorlamalıyım.
I have to find Malik and force him to take me to Cortese.
Cortese ve eşkıyaları bu köyü yok etmek üzereyken, kim onları durdurdu?
When Cortese and his bandits were about to obliterate this village...
- Kral ve yağmacı Cortese bir ve aynı. - Ama, bu imkansız!
The king and the raider, Cortese, are one and the same.
Kral, Cortese'le savaş halinde.
But that's impossible. The king is at war with Cortese.
Cortese buraya sadece burada olduğumu bilirse gelecektir.
Cortese will only come here if he knows I'm here.
Cortese'e gidiyorsun... ama ilk önce... sana borçlu olduğum birşey var.
You're going to Cortese. But first, there's something that I owe you.
Bu Cortese'in zevki... ve onun seninle işi bittiği zaman... yanmış cesedine tüküreceğim.
This is Cortese's pleasure. And when he's done with you I'll spit on your burning carcass.
Cortese ve benim yüz yüze geleceğimiz anı ne kadar uzun zamandır planladığımı biliyor musun sen? !
Do you know how long I planned the moment when Cortese and I face off?
Cortese'i yendikten sonra... ne hisettin?
What did it feel like, after you had beaten Cortese?
Ve seni temin ediyorum, Toris... eğer Cortese'i öldürürsen, benim olduğum şey olacaksın.
And I promise you, Toris... If you murder Cortese, you'll become what I was.
Bu yüzden eğer bana Cortese'i nerede bulabileceğimi söylerseniz... ölümlerinizi çabuk ve acısız yapmaya çalışacağım.
I don't believe in such executions... So, if you can find me where I can find Cortese I'll try to make your death quick and painless.
Neden sadece Cortese'i bulmuyoruz? !
Why don't we just find Cortese?
Cortese! Neredesin? !
Cortese, where are you?
- Cortese... baskıncılara silahlarını bırakmalarını emret.
Cortese, order the raiders to drop their weapons.
Chakramıma güzelce bir bak, Cortese.
Take a good look at my chakram, Cortese.
Cortese!
Cortese!
Eğer Cortese'e karşı harekete geçmekte ısrar etmeseydim, belki tanıyabilirdin.
If I hadn't insisted that we rally against Cortese you might have.
İlk önce Cortese'in saldırısı, sonra kasabanın yeniden inşası.
First it was Cortese's attack. Then the town's reconstruction.
Cortese.
Cortese.
Kralınız Cortese.
Your king is Cortese.