Crosses перевод на английский
1,176 параллельный перевод
- Nedenmiş, sorabilir miyim?
- Why, may I ask? - Because of the crosses.
Artık çarmıh yapmak yok.
No more crosses. We're ready.
Romalılar senden başka çarmıh yaptıracak adam bulamıyor!
Romans can't find anyone to make crosses, except for you!
Ona karşı koyuyorum.
I make crosses so he'll hate me.
Romalılar için çarmıh yaparken... iktidar hırsıyla yanıp tutuşuyordun.
When you were making crosses for the Romans your head was exploding with dreams ofpower.
O ancak çarmıh yapmayı bilir.
He made better crosses than speeches.
Haçları?
How about the crosses?
Haçlar olan bir yere düştü, sanki mezarlık gibi bir yerdi.
Then it dropped by these crosses, like a graveyard.
Üç büyük haçın yanında.
- It's by these three big crosses.
Haçların oradaydı.
Yeah, it was by these crosses.
Şu haçları gördün mü?
See those crosses?
Peki ya şu haçlar...
And what if those crosses...
Senin şu anda haç yakman, çocukları taciz ediyor olacağını düşünüyorduk.
Shouldn't you be out burning crosses or molesting children?
Bayan Melny, insanların ön bahçesinde haç yakan ben değilim.
Miz Melny, I'm not the one burning crosses in the front of people's homes.
Ama, Keitel, eğer Erik Boru Resounding'i bulursa eğer Gökkuşağı Köprüsü Bi-Frost'u geçerse eğer tanrıları uyandırırsa...
But, Keitel, if Erik ever finds the Horn Resounding... if he ever crosses Bi-Frost, the Rainbow Bridge... if he ever wakens the gods..
Bir çok zorluğu aştım...
I've defecated on so many crosses...
Noble Bulvarı'ndaki. Hani şeyle birleştiği köşe var ya...
You know, where Noble Avenue crosses...
Kimse Niles Pender'a 120 milyon dolarlık kazık atamaz!
Nobody... double-crosses Niles Pender... out of 120 million bucks!
Kiliseye gitmeni ve haçları, dua kitaplarını, İncil'leri ve sizlerin kullandığı başka ne varsa hepsini getirmeni istiyorum.
I want you to go to your church and get crosses... and prayer books and Bibles and whatever the hell else you people use.
Savcılığın tanığını sorgulamak her avukata nasip olmaz.
No lawyer gets many crosses like that.
Eğer bir suç işlemişse, bedelini öder.
If he breaks the law and it crosses this desk, he pays for it.
Karşılaşmada 17. saat, bayanlar ve baylar.
They've been on their crosses for 17 hours now, ladies and gentlemen.
Hepimiz haç taşımalıyız.
We all have crosses to bear.
Üzerinde Flint'in definesinin yerinin enlemini, boylamını ve yerini gösteren bir adanın haritasına sahipmişsiniz.
Now, I'm told you have a map of an island with longitude and latitude... and crosses to show where old Flint's treasure is buried.
Midillim, Geçtiğinde Jerez'e giden patikaya
My prancer gallops and rides the wind when he crosses the pass
Midillim, Geçtiğinde Jerez'e giden patikaya Dörtnala koşar rüzgara karşı
My prancer gallops and rides the wind when he crosses the pass on his way to Jerez.
Reid bitiş çizgisini 29.55 saniyelik bir süreyle geçiyor şimdiye kadar 30 saniyenin altındaki tek kayakçı.
Reid crosses the finish line with a time of 29.55 seconds, the only skier under 30 seconds so far.
Ve bir de annenizin bir resmine Olurda aklımdan kaçmak fikri geçerse diye.
And a picture of Mommy in case escape crosses my mind.
Tüm hayatında baktığın bir şey... asla tekrar görmeyeceğin şekilde aklından geçiyor.
Something that you've looked at all your life... it crosses your mind that you'll never see it again.
Ne yapıyorsunuz? Sizi de Bay Schultz gibi aldatıyor.
What are you gonna do when he crosses you like he did Mr. Schultz?
Bu aklınıza gelmedi mi?
That never crosses your mind?
Konuşanın, Arthur olacağı hiç aklına gelmedi mi?
It never crosses your mind that it might be Arthur who's talking?
Delaware ile kesişiyor ve sonra şuraya dönüyor.
It crosses the Delaware and then it crosses back here.
Yoluma çıkan her şövalyeye ifşa etmem onları.
I do not reveal them to just any knight who crosses my path.
Ay ışığı geceyi yardı yatan kahramlara özen gösterdi.
These pale crosses in the night watch over the sleep of the heroes.
Arazi mafyası parklara girdi ve dalmaçyalı heykellerinden küçük otomatik silahlar çıktı.
The trespasser crosses across the grass and little machine guns come out of the Dalmatian statues.
Hiç kimse benimle zıtlaşmak için bundan daha iyisini yapmamıştı.
Nobody crosses me and gets the better of it.
Ne haç ne güneş ışığı artık seni hiçbir şey durduramıyor, değil mi?
White crosses, sunlight. Nothing works on you anymore, does it?
Bir hayvan sınırı geçip insana saldırırsa, Emin olabilrisiniz ki tekrar yapacaktır.
Once an animal crosses the line and attacks a human being... you can rest assured he'll do it again.
Çarpılar, Lintonlar'la geçirdiğin günler için.
The crosses are for the days you've spent with the Lintons.
Tehlikeli Baramulla arazisine geçiyorlar.
It remains to be seen... who crosses the dangerous terrain of Baramulla.
Leo, orada öldürüldü. Maggie Kartal Ayı'nın evinin karşısında, Mato Ska'da.
That's where he was killed where she crosses Maggie Eagle Bear's place, in Mato Ska.
Kırmızı Geyik Tepesi'nin ardında, taş ve pisliklerle beslenen, buradaki herkesi öldürecek, tuhaf varlıklar olduğunu söylüyor.
He says back behind Red Deer Table there are strange beings from another world who eat stones and the dirt and who will kill anyone who crosses into this place.
Aklına ilk gelen şey bu mu?
Is it the first thing that crosses your mind? Yes.
Deprem aç bir kurt gibi... yoluna çıkan herkesi öldürüyor.
The earthquake is like a wolf a hungry one that kills everyone who crosses his road.
Birçok hıristiyan boyunlarına haç takıyor.
A lot of Christians wear crosses around their necks.
Ama bugün de bir şey yapamadık çünkü Elaine, bakirenin birine özür dilemek için koştu kırmızı ışıkta geçip Çinli bir kuryeyi devirdi.
We couldn't do anything because Elaine runs to apologize to a virgin crosses against the light and knocks over a Chinese delivery boy.
Yelkenli feneri geçmeden önce dönüp bakacaktı.
She must turn before the sailboat crosses the Lime Rock light.
14 dakika ve on saniye sonra, tren San Ynez Nehri'ni geçiyor olacak.
14 minutes and ten seconds out, the train crosses the San Ynez River.
Bu model Bizans haçlarının Honda'sına benziyor.
This model is like the Honda of Byzantine crosses. There's 4 churches in our area alone... got them in their gift shop.
Aşkın sınırlarını aşmak alışkanlık yapar.
When love crosses limits it becomes devotion.