Cuddle перевод на английский
714 параллельный перевод
Gel sarıI bana, Iütfen
Come cuddle closer, please
Sarıl bana.
Cuddle me.
Ona sokulursunuz, o uzaklaşır
You cuddle up, she moves away
Yatağa gidebilirim, mücevherime sarılabileceğim yere.
- And so to bed... where I can cuddle up to my jewelry.
Geceleri iyi arkadaş olurdu ama artık benden geçti.
Good for a kiss and cuddle. But I'm past it!
Ona sarılınca, yanak yanağa birbirimize sokuluyoruz.
But when I do, we cuddle cheek-to-cheek.
Örtünün altında birbirimize sarılır, sanki bir mağarada kalmış gibi dışarı çıkmaya çalışırdık.
We'd cuddle up under the covers and pretend we were lost in a dark cave and were trying to find our way out.
Seni burada görürse, bir daha ne öpücük ne kucaklaşma olur.
No more kiss and cuddle if he sees you.
Ufaktan ufaktan yatağımıza gidelim.
We'll go to bed and cuddle up together like good children.
Ama sıcaklığa, şefkate, ağlayacak bir omza, gülücüğe, kucaklaşmaya ihtiyaç duyduğunda bir suçlu gibi, karanlık köşelere gizlenmek zorundasın.
But if you want a little warmth, a shoulder to cry on, a smile to cuddle up with you have to hide in dark corners like a criminal. Pfui!
Peki ya, "Cuddle Up a Little Closer" nasıl olur?
Well, how about "Cuddle Up a Little Closer"?
Evet, sarılacak ve öpüşeceksin.
Yes, and you'll cuddle and kiss.
Kucak ve sevgi isteyen her adam İngiltere'ye gitseydi burada ordu falan kalmazdı, öyle değil mi?
Every man who wanted a cuddle and a little bit of loving kindness took off for England, there wouldn't be any bloody army left over here now, would there?
Ne kadar sevimli bir şey bu.
What a dandy little bundle for a fella to cuddle.
Kadın olmak istiyorum. Ne kadar sevimli bir şey bu.
I want to be a woman, a dandy little bundle to cuddle.
Havanın biraz serin olduğunu ve ısınmak için sarılmamız gerektiğini söyleyeceğim.
Oh, I'm going to say it's getting a little chilly and I think that We should cuddle up together for warmth.
Hatırlar mısın, oyun oynarken akşam olurdu ve çok korkardık ve birbirimize yaklaşıp sarılırdık.
Do you recall when we were small... and twilight came as we played... and both of us became frightened... and we'd cuddle very close and hold each other tight.
Korkularını gidermek için benimle yatmalısın.
You want to sleep with me. You need a good cuddle to chase the fright away.
" Bir öpücük, bir kucaklaşma için olma bir kızın esiri
" Never let a girl be master for the sake of a cuddle and a kiss
Dinle beni Kurty! Şimdi geliyorum ama oynaşmak yok.
I come in now, but no cuddle.
Köyün içine sürünüyor ahırlarda insanlar nazikçe hayvanlarla oynaşıyorlar.
It creeps into the village and in the stables people softly cuddle with the animals.
Bunu okşarsan, bir daha asla gitar çalamazsın.
Cuddle this, you'd never play the guitar again.
Seni kucaklayacağım, göreceksin!
I'll cuddle you, you'll see!
Seni tepeden tırnağa... kucaklayacağım!
I'll cuddle you... all over!
Cennette her şeyin bir zamanı vardır öpmek için ve sarılmak için!
There's a time for everything under heaven. A time to kiss and a time to cuddle.
Neden babam yanımıza gelip bize sarılamıyor?
Why can't Daddy come in and cuddle with us?
öpüşmek ve kucaklaşmak istermisin?
- You want a kiss and a cuddle?
Sen yakalanmadan hemen önce aşna fişne yapıyorduk, hatırlıyor musun?
Now, do you remember just before you were arrested we were having a cuddle?
- Yarı aşna fişne, yarı tecavüz diyelim.
- Sort of half cuddle, half rape.
Biraz oynaşmayalı 20 yıl oldu ama sen ne yapıyorsun?
Well, it's been 20 years since we had a little cuddle... and what do you do? Come in here and give me a kiss?
Birbirimize iyice sokulmanın şimdi tam sırası.
Now is the time For you and I to cuddle close together
Sen doğdun çünkü baban beni kucaklardı.
You were born because daddy used to cuddle me
\ And the hymn they're hummin' \ Is those cuddle-up, huddle-up blues
And the hymn they're hummin'ls those cuddle-up, huddle-up blues
Aslında başka çocuğa ihtiyacım yok ama Dot kucağa almak için çok büyüdüklerini söylüyor.
I don't really need another kid, but Dot says these are gettin'too big to cuddle.
Seni ödül için ihbar edecektim ama Dot kucağına alacak bir şey istiyor.
I was gonna turn you in for the reward, but Dot wants somethin'to cuddle.
Oh, aşağı inip biraz oynaşırız diye düşünmüştüm.
Oh, I thought I'd come down so we could cuddle.
Kucaklanmak istiyorum.
I want to cuddle.
Yukarı çıkıp sarılalım.
[NERVOUS CHUCKLE] Ah, let's go upstairs and, uh... Cuddle.
Her gece ikimiz yalnızız, yatakta sarılıp yatıyoruz suda ay ışığı dansı yapıyoruz.
BE ALL ALONE TOGETHER EVERY NIGHT, CUDDLE UP IN BED... MOONLIGHT DANCING ON THE WATER.
- Sarıl.
Give us a cuddle.
Kızların, erkeklerin kucağına havalı arabaları olmadıkça atlamadığını hiç farkettin mi?
Did you ever notice that girls never cuddle up to guys... unless they're driving a fancy car?
Sana sarılabilir miyim?
May I cuddle up to you?
Birbirimize sarılalım.
Let's cuddle up here.
Bazen sadece kucaklamak istiyorum.
Sometimes I just wanna cuddle.
Sadece sarılmak için.
Just for the cuddle.
Gündüzleri sana kaynayı öğretirim ve geceleri ateşle birbirimize sarılır, sıcak elma şarabı içeriz, ve bütün bunları arkamızda bıraktığımız için ne kadar şanslı olduğumuzu düşünürüz. - Dedim ki, ben ve karım için
During the day I'll teach you skiing, and at night we'll cuddle by the fire, drink hot cider, and think how lucky we were to leave all of this behind.
Al, kucağa alınmayacak kadar büyüdüğünde ne yapacağım ben?
Oh, Al, what will I do when he gets too big to cuddle?
Bir kişiye özel hislerim yoksa ona sarılıp yanında yatamam.
I just can't cuddle up next to somebody if I don't have that special feeling.
Evet gidip, sarılalım!
Let's go home and cuddle.
Kızıma sarılıyorum.
I cuddle with my daughter...
Sarıl bana!
Let's cuddle.