Cute перевод на английский
21,594 параллельный перевод
Ay çok şeker!
Oh! That's so cute!
Sen benim önümdesin, çok şeker.
You're in front of me, and it's cute.
Çok şekersin Dedektif.
Oh, well, that's cute, detective.
- Öfkeliyken çok tatlı oluyorsun.
You're cute when you're indignant.
# Uzun sürmeyecek... #
♪ For it won't be long... ♪ Cute kids.
Çok tatlı görünüyorsun.
You look cute.
Beppo, komik bir surat yapsana.
Beppo, make a cute face.
Şuradaki çok tatlıymış.
That's a cute one.
Çok tatlısın.
You are so cute.
Ve aksanın gerçekten harika.
And your accent is crazy cute.
Oh anladım. Sanırım yakışıklı.
Oh, I get it... he's cute.
Tatlı yabancı bir adamın kumsal evinde olduğunu ve ona bazı fikirler verdiğini Marc biliyor mu?
[Chuckles] Does Marc know that you are at some strange, cute guy's beach house giving him ideas.
Bazen tatlı küçük bir çocuğumuz varmış hissine kapılıyorum ki bu çok garip.
Sometimes it feels like we have this cute kid together, which is strange.
Bütün o hikayeler, esprilerine gülüşler.
All the cute little stories, laughing at this jokes.
Çok mutlusun. Bu çok tatlı.
You're so happy. [Chuckling] It's cute.
- Ne hoş bir isim.
- What a cute name.
Evet, hâlâ tatlı olduğumuz dönemden kalmış bir fotoğraf olabilir.
Yeah, maybe... maybe there's a photo of us when we were still cute.
Bu çok çılgınca.
- This is cute.
Ayrıca, can yeleği ile çok şirin görünüyorsun.
Besides, you look cute in that life jacket.
Senin akıllı, komik ve tatlı olduğunu düşünüyorum.
I-I mean, I just think that you're smart and funny and cute.
Minicik rektumundan geçerken öyle bir koku bırakıyor ki kolon temizliği de neymiş diyeceksin.
Smells like you wouldn't know a colon cleanse if it ran right through your cute little rectum.
- Tanrım, çok şirin.
- Oh, my God, he's cute.
- Çok şirin.
- That's cute.
Çok sevimli.
He's very cute.
Sevimli!
Cute!
Bu seni sevimli gösteriyor.
It makes you seem cute.
Ben sevimliyim ki zaten.
But I am cute.
Sevimli, değil mi?
Cute, no?
Ayrıca Sarah McLachlan'ın "I Will Remember You" şarkısı çalarken yirmi saat sevimli köpek yavrusu videoları izleyeceksiniz.
Also, before your procedure, you'll need to watch 20 hours of cute puppy videos as Sarah McLachlan's "I Will Remember You" plays softly.
Merak etme Diane, videoları senin yerine ben izlerim.
Don't worry, Diane, I will watch the cute puppy videos for you.
Merak etme Diane, videoları birlikte izleyeceğiz.
Don't worry, Diane, we will watch the cute puppy videos together.
Birlikte çok tatlı olursunuz çocuklar.
You guys would be so cute together.
Swapan gelinlik içinde çok güzel duruyor.'
Swapan's looking so cute in her wedding dress.'
- İsmi çok şirinmiş.
- Oh, cute name.
Çok yakışıklıydı çünkü.
I mean, he's so cute.
Birazcık. Ama çok iyi insanlar.
A little bit'cause they're so cute.
- Çok şirin!
- How cute!
Hoş biri.
He's cute.
Brian'ın kardeşi gerçekten güzel.
Brian's sister is really cute.
Kız kardeşi çok tatlı ama.
His sister is really cute though.
Yani gayet erkeksi bir görünüşün olacak kadar yakışıklısın ama müzik festivalinde tuvalet sırası bekliyor gibi giyinmişsin.
I mean, you're cute enough to pull off the whole square-jaw thing, if you wanted to, but you're dressed like you're in line for the Porta-John at Coachella.
Ne kadar sevimli değil mi?
How cute is that?
Beni sonsuza dek bu kafeste şirin danslar etmeye zorluyor.
He's been forcing me to do cute dances in this cage for all eternity.
Şirin olmaktan çok yoruldum!
I'm so tired of being cute!
Peki ya konferanstaki tatlı pediatrist nasıl?
Oh, what about that cute pediatrician from the conference?
Yapma! Tatlı şey?
Don't... be so cute?
Tezgâhın sonundaki hoş çocuk seni kesiyor.
Cute guy at the counter checking you out.
Aa, ne şirin.
Aw, cute.
Harika bir çift olmuşsunuz.
You make such a cute couple.
Aptal gibi hissediyor olabilirsin, ama suan da çok tatli gözüküyorsun.
You may feel stupid, but you look really cute right now.
Çok şirinsin.
Debbie, oh, my God, you're so cute.