Cüzdan перевод на английский
7,774 параллельный перевод
Hadi. Nerede bu cüzdan?
Where's that wallet at?
Al işte cüzdanım!
Just take my wallet!
Cüzdanımdakileri görünce, bagaja bakmayacaklardır, değil mi çocuklar?
They're not gonna look in the trunk once they see what's in my wallet, right, boys?
Gördüğüm en büyük cüzdan sende patron.
You've got the biggest wallet I've ever seen, boss.
Cüzdanım içeride olacaktı.
My wallet's just inside.
- Cüzdanımı arabada unuttum.
- Ah, ah, left my wallet in the car.
Cep telefonu, cüzdan ya da pasaport yok.
No cellphone, wallet, or passport.
Cüzdan ya da pasaport yok, ama bu var.
No wallet or passport, but there's this.
Üstünde bulunanlar sadece bir cüzdan, öğrenci kimliği 518 dolar peşin para ve bir sinema salonu üyelik kartıydı, kullan-at telefon ise yok.
All he had on him was a wallet, student ID, $ 518 cash, and a movie-theater membership card, but no burner phone.
Seni cüzdanında beş tane 100 dolarlık banknotla bulduk.
We found you with five $ 100 bills in your wallet.
Ve o zaman havluyu ve Mehar'ın cüzdanını kaptın.
And that's when you grabbed the towel and his wallet.
Evet, havluyu o zaman kaptım. Ve onun... onun cüzdanını, bilgisayarını ve pasaportunu aldım, soygunmuş gibi görünmesi için.
Yes, that's when I grabbed the towel, and I took his... his wallet and his computer and his passport to make it look like a robbery.
O cüzdanın içinde bayağı param vardı.
I had a lot of money in that wallet!
Cüzdanımı düşürmüş olabilir miyim?
Hmm. Did I drop my wallet?
Cüzdan olarak veya askısını çıkarıp el çantası olarak da kullanılabilir.
It works as a purse, or you can wear it as a clutch, take the strap off.
Cüzdanını ver.
Get me his wallet.
Saçmalama, arabaya ihtiyacın yok ama kendine başka bir şey alabilirsin o parayla. O kadar parayı koyacak bir cüzdan mesela.
Well, this is silly... so you don't need the car, but you could use it to buy yourself something else, like a... new purse to put all this money in.
O utanç verici Meksika'dan aldığım, ananas şeklindeki cüzdanı hatırlıyor musunuz?
Do you remember that hideous pineapple purse I bought in Mexico?
Chill, tropikal bölgelere yapılan tatillerin nasıl olduğunu bilirsin, bir ananas cüzdan alırsın ve eve getirdiğinde, "Bunu alırken acaba ne düşünüyordum?" diye merak edersin.
Chill, you know how you go on a tropical vacation and you buy a pineapple purse, and you get it home and you wonder, "what was I thinking?"
Cüzdanımı aldı.
He has my purse.
Cüzdanın nerede?
Where's your goddamn wallet?
Hadi ama çocuklar, cüzdanı geri verin.
Okay, guys, give me the wallet.
Hadi artık cüzdanımı geri verin.
Give me back the wallet now.
Ve cüzdan da yok.
And no wallet, either.
Peki, cüzdanın sarsıldığı için üzüldüm.
Well, sorry about the hit to your wallet.
Evlilik cüzdanımız için başvuru formu.
It's the application form for our marriage license.
- Cüzdanınız yok mu? - Yok.
- [Man] You have no wallets?
Normal bir çocuk gibi gidip annenin cüzdanından çalsana.
Go and steal it from your mom's purse like a normal boy.
Pizza kutularını cüzdanıma bile sığdırabilirim.
I could fit his pizza boxes in my wallet.
- Cüzdanım delindi.
- Oh, boy, does my wallet hurt.
Bugün burada çalacaktım, ama gitarımı otobüste unuttum ve cüzdanım da içindeydi.
I was supposed to play, but I left my guitar on the bus, and my wallet is in it.
Cüzdanında okulunla ilgili bir şey vardı.
Oh, it had your school info in your wallet.
Kilitli bir dolapta. Senin ve kardeşinin nüfus cüzdanıyla beraber.
It's in the storage locker with you and your brother's birth certificates.
Yani, bölge savcısını arasam, MC cüzdan fonu hakkındaki her şeyi biliyor mu?
So if I call the DA right now she's gonna know all about your MC petty-cash fund?
Senin hesap cüzdanın falan mıyım?
Am I your bank book or something?
Gitarımı kaybettim ve cüzdanım da içindeydi.
I just lost my guitar, and my wallet was in the case.
Cüzdanım da içindeydi ve bu ahmak da kimliksiz içeri giremeyeceğimi söylüyor.
And according to that jerk, I can't get in without I.D.
- Cüzdanım hâlâ sigara kokuyor.
Oh, my pocketbook still smells like cigarettes.
Kimliği yok ama cüzdanı tünelde bir yerlerde olabilir.
Also, no I.D. But her wallet or her purse could be somewhere up the tunnel.
Sonra iki ayı içkilerini senin üzerine döktü ve cüzdanını çaldı.
Then two bears spilled their drinks on you and stole your wallet.
Cüzdan.
Wallet.
Bir cüzdan için bir insanı soymayı düşünüyorsun.
You are thinking about mugging someone for a purse.
Hala adli tıp raporu için bekleniyor ama cüzdan ve takıları kayıp.
Still waiting on the M.E.'s report, but their wallets and jewelry were missing.
Cüzdanındaki okul kimliğine bakılırsa Berkeley'de birinci sınıf öğrencisi.
School I.D. in his wallet says he was a freshman at Berkeley.
Telefonumu ve cüzdanımı aldılar.
Took my phone, my wallet.
Adamın cüzdanını, kadının da kolyesini aldı. Sonra ikisini de vurdu.
Took the man's wallet and the woman's necklace, then... shot them both.
- Söyledim ya olaydan hemen önce malın tekinin cüzdanını çaldım.
- I just told you, I stole some chump's wallet just before it happened.
Evet, adamın biri cüzdanının çalındığını ihbar etti. Tarifine tamamen uyuyor ve evet, tam da Wayne cinayetinden önce. - Ama burada değildin.
Yes, a man did report his wallet stolen by a thief that matches your description, and yes, the timing does work out to just before the Waynes were murdered, but that does not place you here.
- Cüzdanı düşürdüm.
I dumped the wallet.
Cüzdanı bulunca beni serbest bırakacaksın değil mi?
You find the wallet, you'll let me go, right?
Cüzdanı yokmuş.
He didn't have a wallet.