Английские фразы | Русские фразы | Турецкие фразы
Translate.vc / турецкий → английский / [ D ] / Dalar

Dalar перевод на английский

1,915 параллельный перевод
Yüzlerini göremiyorum, ama çatıdalar!
I cao't make out their faces, but they're on the roof!
Senin yemeklerin, benim çorbam birbiriyle uyumsuz gıdalar ve reaksiyona girmişler.
Your dishes, my soups, they reacted, they were incompatible.
Tenini mi dalar?
Too itchy?
Hatırlar mısın, nasıl da içeri dalar ve nedensiz yere bize hakaret ederdi.
Remember how she used to... burst in and insult us for no reason?
Dışarıdalar ve buraya geliyorlar.
They're out there, and they're coming in here.
Hazır gıdalar verilecek.
You will be given MREs.
Bu hazır gıdalar rotanız üzerinde saklı duruyor.
That`s Meals Ready-to-Eat stashed along your route.
Yukarıdalar!
Upstairs!
Sonra gözlerine dalar
~ ~ Free your grudges
Çünkü o şeyler hala dışarıdalar, tamam mı?
Because those things are still out there, okay?
- Nebraska'dalar.
- I guess they're in Nebraska.
Hialeah'dalar.
They're in Hialeah.
Şu an çatıdalar.
They're on the roof right now.
Bu gece Cleveland'dalar.
They're in Cleveland tonight.
Aşağıdalar.
Down below.
Sardinya'dalar.
They're in Sardinia.
Sorun şu ki, Lily ve Vivian da tam buradalar, ve evden hiç çıkmayan bir çift için, fazlaca dışarıdalar.
The problem is, Lily and Vivian are right here too, and for a couple of agoraphobes, they get around.
Mavi Mağara'dalar!
In the Blue cave!
Direkt olayin ortasina dalar.
He cuts straight to the heart of things.
Şey, genellikle ondan önce uykuya dalarım ben.
Well, I usually fall asleep before she does.
Uykuya dalar gibi olacak.
It'll be just like going to sleep.
Biz karşılık vermeye kalmadan, adam Nablus'takı yatağında uykuya dalar.
Before we respond, he'll be asleep in Nablus.
Orada otururum, dalarım, dalarım ve beni gören insanlar deli olduğumu sanarlar.
I stand there, staring and staring, and people think... sort of... that I'm crazy.
Uykuya dalar.
He gets sleepy.
Ama onlar dışarıdalar Dr. Zimmerman.
but they are out there, dr. zimmerman.
Ama onlar dışarıdalar Dr. Zimmerman.
But they are out there, Dr. Zimmerman.
Ve birisi korkuya kapılacak olursa, güvenlik amacıyla hepsi dalar.
And when one sunbather takes fright they all dive for safety.
Bugün bile uykuya sığınıp hayallere dalarım.
To this day, I escape into sleep and hallucinate.
Dışarıdalar.
They're out there.
Tamamen amfibyumlara özgü bir yapıdalar.
A form that is characteristic of amphibians.
Meksika'dalar.
In Mexico.
Monsanto kendi internet sitesinde kendisini, çiftçilere daha sağlıklı gıdalar üretebilmeleri için yardımcı olmayı, tarımın çevresel etkilerini azaltmayı hedefleyen bir şirket olarak tanımlıyor.
On its Web site, Monsanto positions itself as an agricultural company that aims " to help farmers produce healthier food,
Başlık : "Yeni Bitki Çeşitlerinden Elde Edilen Gıdalar." Tarih : 29 Mayıs 1992.
Foods Derived from New Plant Varieties Date : May 29, 1992
Birinci ilke : " Genetik değişimle elde edilen gıdaların regülasyonu,..
Principle 1 : "Foods derived " from genetic modification are regulated
İkinci ilke : " Bir bitkinin genetik değişimi yoluyla elde edilen gıdaların içeriği,..
Principle 2 : "The components of food " as a result of genetic modification of a plant
... gıdaların normalde içerdiği maddelerle aynı ya da çok benzer olacaktır. "
"will be the same as, or substantially similar to, substances commonly found in food."
... FDA'dan kaynaklanan bir kandırmacanın sonucu. Onlar bu gıdaların farklı olmadığını söylediler.
They said that these foods are not different.
Müşterileri arasında, Monsanto'nun yanısıra Uluslararası Gıda Biyoteknolojisi Konseyi ( IFBC ) de vardı. Ve onlar için, genetiği değiştirilmiş gıdaların regülasyonuna dair bir politika önerisi kaleme aldı.
His personal clients included not only Monsanto, but the International Food Biotechnology Council, and he had drafted for them a proposal for how they would like to see genetically engineered foods regulated.
İddialarına göre bilimsel topluluk içerisinde genetiği değiştirilmiş gıdaların en az normal karşılıkları kadar güvenli olduğuna dair büyük bir fikir birliği var.
They claim that there's an overwhelming consensus in the scientific community, that genetically engineered foods are as safe as their conventionally produced counterparts. And, they claim that there has been sufficient data to back up this consensus.
O olmadan solgunlaşır Her şey uykuya dalar
Its dull without her everything will fall asleep
Böylece ardından hemen uykuya dalarım.
That way I'd fall asleep right after.
Don, şimdi doğuda, Adams'dalar.
Don, they're now east on Adams.
Barbarlar kapıdalar!
Mark, the barbarians are at the gate!
Yani,'60'larda mesela, Yahudi köktendincilerinden bir tehdit gelebileceğini ben hiç beklemezdim - eminim ki, siz de. Görece az sayıdalar ama çok önemli konumlardalar, stratejik yerlerdeler. İsa'yı geri getirmek için başka insanların topraklarını çalmaya karar verebiliyorlar.
I mean I didnít expect ñ Iím sure, neither did you ñ in the sixties, that there would be such a threat from Jewish fundamentalism, of relatively small numbers but in a very important place, a strategic place in ( inaudible ) Ö deciding to try and bring on the Messiah by stealing
Gözü kara bir salak ırmağın çamurlu dibine dalar ve elini en karanlık çukura sokar.
Noodling is when a foolhardy bastard swims to the bottom of a muddy riverbed and he sticks his hand down into the deepest, darkest hole.
Ren geyiği çobanları günümüzde neredeyse Sibirya kaplanları kadar az sayıdalar.
The reindeer herders are now almost as rare as wild Siberian tigers.
Sanırım Fargo'dalar.
I think Fargo has them.
Bu doğru. Ojai gıdalarını kendi markamız altında satışa sunacağız.
that's right.We relaunch ojai foods under our brand.
Milwaukee Fried Chicken'dalar.
He's at Milwaukee Fried Chicken.
Tüm arama motorlarında en yukarıdalar.
Top hit on all search engines.
Dışarıdalar.
Anybody in there?

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]