Dane перевод на английский
874 параллельный перевод
Bay Ziegfeld, Audrey Dane kuliste yanında şampanya getirmiş.
Mr. Ziegfeld, Audrey Dane is visiting backstage and she brought a lot of champagne with her.
- Bayan Dane.
- Miss Dane, sir.
- Kralın sadık kulları!
- And liegemen to the Dane.
Danimarka kralından haklı bir talepte bulunacak olup da sessiz kalmak olmaz.
You cannot speak of reason to the Dane and lose your voice.
Karşılık ver bana!
Royal Dane, O answer me!
- Ben Danimarkalı Hamlet!
This is I, Hamlet the Dane!
Bu Hampstead'teki Great Dane.
It's the Great Dane at Hampstead.
- Bu Great Dane.
- It's the Great Dane.
O Dane'in şişesi.
Mm-hmm, that's why i'm drinking it.
Bernie? Ben Wilma.
Is dane there?
Dane orada mı? Geri dönerse ona yardıma ihtiyacım olduğunu söyler misin?
Oh, well look, if he comes back, will you tell him that... would you tell him that i need him right away?
Dane mi?
I don't understand, lady.
- Hayır anladın. Ayakkabıları sende. Başka kimse böyle ayakkabı giymez.
You've got his shoes, and no one else wears shoes like dane's.
Sen söyle. Dane az sonra döner, yani senin için en iyisi - Benim için en iyisini biliyorum.
You know, dane's coming back, and if you knew what was good for you... oh, i, uh, know what's good for me.
Bir şey daha - Philips'in büyük danuası da oralarda.
And another thing, that Great Dane of Philips'is nearby.
Büyük Danua ha?
Great Dane, huh?
Ve oradaki Duchess sahip olduğum en iyi danua.
And Duchess there is the best Dane I've ever owned.
Zaten dachsieleri seven bir ailenin Danua için yeri olmaz değil mi?
No place for a Great Dane with a family that likes dachsies, anyway, huh?
- Peki danua?
- And the Dane?
Belki bir büyük danua etkili olur.
You know, a... a Great Dane might be effective.
Ya da büyük danua.
Or like a Great Dane.
Gördüğüm en iyi Danua, sanırım.
The best Dane I ever bred, I think.
Ahh... işte, bu sensin, Brutus Büyük Danua.
Ahh... Now, here's what you are, Brutus a Great Dane.
Büyük Danua.
A Great Dane.
Sen Büyük Danuasın.
You are a Great Dane.
Büyük Danua... iyi. "
Great Dane... yes. "
Mağrur bir bakışı olmalı, bir Danua bakışı.
There should be a proud look to him, a Dane look.
O zaman şu anda yapmamız gereken tek şey onu Büyük Danua olduğuna ikna edecek bir yol bulmak.
And so all we've got to do now is to figure out a way to persuade him that he's a Great Dane.
Ben buna Büyük Danua derim.
Now, that's what I call a Great Dane.
Şuradaki Danuayı gördü... dişi olanı.
Well, he just got a look at that other Dane over there... that female.
Büyük Danimarka köpeği mi yine?
The Great Dane again?
Tanımlara uyan her Danimarkalı soruşturulur.
Every likely Dane will be investigated.
Pasaportunu kaybeden bir Danimarkalı olsaydın, ne yapardın?
What would you do if you were a Dane and lost your passport?
Hiç şüphesiz, Çakal İngiliz kılığına girmişti... ama Danimarkalı ve Fransız kılığına da girmişti.
Certainly, the Jackal masqueraded as an Englishman but he also masqueraded as a Dane and as a Frenchman.
Danua tarafından ısırıldığını sandım.
I thought she was bitten by a Great Dane.
Great Dane'in tadını merak et, ahbap.
Wonder what Great Dane taste like, man.
- Charlie Dane.
- Charlie Dane.
Ve siz, Bay... Dane?
And you, Mr...
Sizin uzmanlık alanınız nedir?
Dane? What is your speciality?
Çavuş, Bay Dane'i yedi numaralı barakaya götürebilirsin. Bayan Delmar'a da, marangoz dükkanının yanındaki misfirhaneye kadar eşlik et.
Sergeant, you will take Mr Dane to barrack seven and escort Miss Delmar to the guests quarters next to the carpenter's shop.
'Mahkum Dane...'
Prisoner Dane...
'Mahkum Dane, komutanın ofisinde hazır bulunsun.'
Prisoner Dane, report to the commandant's office.
Dane.
Dane.
Oh, yerinde olsam, böyle bir durumda av köpeğini tercih ederdim.
Oh, I would have thought then in your case a Great Dane.
"Elizabeth Dane" ciğerlerinde tuzlu su dolu, açık gözleriyle karanlığa bakan tayfalarıyla birlikte denizin dibinde yatıyor.
At the bottom of the sea... lay the "Elizabeth Dane" with her crew... their lungs filled with salt water... their eyes open and staring into the darkness.
"Hazinesinin bir kısmıyla, Elizabeth Dane adında, hızlı bir gemi satın almış."
"He has purchased a clipper ship... " called the'Elizabeth Dane.'with part of his fortune....
Çok iyi bırak ölsün.
Dane-up him.
Dane?
I keep losing.
Pekâlâ, bayım.
All right, mister, where's dane?
Dane nerede?
Dane?
- Dane.
Dane.