Английские фразы | Русские фразы | Турецкие фразы
Translate.vc / турецкий → английский / [ D ] / Define

Define перевод на английский

2,272 параллельный перевод
Galiba hepsini saçma bir define avına yatırıyordu.
I think that, um, I think that he was putting it all into some ridiculous treasure hunt.
"Uygun" u tanımla.
Define "okay."
Peki yaptığın neydi?
Then how would you like to define it?
- Kazanacağız çünkü bizim için kazanmak puan tahtasında ne yazdığıyla değil hepimizin kendine has yeteneklerini geliştirmesi ve bunu takımda hissettirerek bunu yaparken eğlenmemiz anlamına gelecek.
We are, because we will define winning not by what's on the scoreboard but by each of us getting better at our special skills, by putting them together into a team, and by having fun while we're doing it.
... bu seçimler bizi tanımlar.
And those choices... Are what define us.
Elimizde çoğunlukla ev hayatında kullanılmayan "yerleştirme" ler var. açıkça ritüel amaçlı, dini amaçlı kullanılmışlar, Kısaca tanımlarsak bunlar tapınak.
We have mainly installations which are not have been used for domestic life, it's clear they have been used for ritual purposes, religous purposes, they are temples when we define it with a short word.
Fakat şimdi avcılar bizi kontrol ediyor.
But now the hunters define us.
Güneş sistemindeki tüm gezegenleri atmosferler tanımlarlar.
Atmospheres define all the planets in the solar system.
Erkekliğimizi gösterdiğimiz birkaç alan var. Spor, inşaat vesaire.
You know, there are a few areas that define us as men... like sports and construction.
Tanımlamak zorunda değiliz.
We don't have to define them.
- Vi, tanımla.
- Vi, define.
Birçok kabile de de olduğu gibi, belirleyiciler, erkeği seks ve şiddet olarak tanımlıyor.
Like many tribes, the markers that define a man involve sex and violence.
Bu bir define haritası.
It's a treasure map.
Gerçekten bir define haritası öyle mi?
Actually a treasure map, huh?
Buradan o define ile ayrılacak olan sadece benim.
The only one leaving with that treasure is me.
Define için beni vurmayı istiyor musun?
You willing to shoot me for that treasure?
Define.
The treasure.
Kimse burada gerçekten define olup olmadığını görmek istemez mi?
Doesn't anyone want to see if there actually is a treasure? !
Orada gerçekten define olmadığına inanamıyorum.
I can't believe there wasn't actually a treasure.
Bir define avına gidip define bulamadan dönmenin nasıl bir tatminsizlik olduğunu söyleyebilir miyim?
Can I just say how... unsatisfying it is to go on a treasure hunt with no treasure?
O bir define avı değildi Castle.
Well, it wasn't really a treasure hunt, Castle.
Aslında kafamı kurcalayan eğer define yoksa neden harita yapasın?
What's bugging me, though, is, if there was no treasure, then why make a map?
Ne yazık ki bir polisle define avına gittiğinde senin hazineyi sahibine iade etmeni sağlıyor.
Unfortunately, when you go treasure hunting with a cop, she makes you return the treasure to its rightful owner.
Yani... Bir his ve tam olarak açıklayamazsın. Teknik olarak öyle hissettiğini nasıl anlarsın?
Well- - a feeling, and you can't exactly define, like, technically, how you know when you're feeling it, but since I've never felt it before, how do I know what I'm feeling is even it at all?
Aldatmanın tanımını yapmak zordur.
Cheating is kind of hard to define.
Bir avuç çocuk, ıssız bir adada,... define ararlar, ve sonra ilk defa sevişirler.
A bunch of kids search for treasure on a deserted island and then have sex for the first time.
Senin sorunun diğerlerinin hayatına anlam verdiğini sanıyorsun ama gerçek şu ki onlar sadece yoluna çıkıyor.
Your problem is you think other people define your life, but the truth is they just get in the way.
Gömülü define bulsak anlayacağım sadece gömülü ceset bulduk. Nedir o?
Buried treasure, I understand, but buried bodies?
Yada bu çılgın bir hal alan define avı acı sona gelene dek bunu sürdürmemi mi?
Or am I supposed to stay on this crazy treasure hunt to the bitter end?
Bu "yolunda olmak" tan ne anladığına bağlı.
Well, that depends on how you define "okay."
- Walter'dan bahsediyoruz. "İyi" den kastın?
Well, he's Walter. Define "okay."
Define haritası oluşturuyoruz.
We're making a treasure map.
Hayatımızı erkeklerin belirlemesine izin veremeyiz.
We can't let the men of our past define us.
Herkes bundan sonra yapacağım şeyin, bundan sonraki yapacağım seçimin beni tanımlayacağını söylüyor. Kariyerimi, hayatımı.
Everyone says that the next thing I do, the next choice I make is going to define me... my career... my life.
Buna nasıl cevap vereceğimizse bizi tanımlayacak.
She'll try to break us. And how we respond to that will define us.
H.I.V'den bahsetmemiştim.
I-I-I-I don't define myself by being positive.
O kadar kötü ki, sana müzakereyi tanımlatabilecek kadar.
So terrible that I've let you define the debate.
'Verimli'derken?
Well, define "benefits."
Bunu anlamam uzun zaman aldı. Başkalarının kim olduğumuzu söylemesine gerek yok.
Took me a long time to realize that, uh... it doesn't have to define who we are,
* I'd swim through broken glass just to define *
♪ I'd swim through broken glass just to define ♪
Evet, bu kesinlikle senin "çıkma" yı nasıl anladığına bağlı.
Well, it depends how you define "gone out."
İkna etmeyi tanımla.
Define convinced.
İşe alınmayı tanımla.
On the case. Eh, define hired.
Nasıl yani?
Define falling out.
İnsanın kişiliğini belirleyen anlar vardır.
I know that there are moments that define a man's character.
Bir kıvılcım cansız maddeyi büyüyebilen, çoğalabilen ve evrimleşebilen - - canlı diye tanımladığımız bir şeye dönüştürmüş olabilir mi?
Did a spark turn inanimate matter into something that can grow, reproduce, and evolve - - something we would define as alive?
Kız arkadaşı tanımla.
Define girlfriend.
Tamam bu biraz komik gelecek ama bana içkinin tarifini yapsana.
Oh, okay. Now, this is gonna sound really silly, but define booze for me.
- Perdeli demek. - Tanımla.
It means "pitchy." define it.
- Sen tanımla.
You define it.
İlişkiyi tanımla.
Define relationship.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]