Demelisin перевод на английский
520 параллельный перевод
Bayanı gördüğün zaman ona gitmeli ve, "Şans aptalların kadere verdiği isimdir." demelisin.
When you see the lady, you must go to her and say, "Chance is the fool's name for fate."
En azından gazetecilere öyle demelisin.
Or at least that's what you must tell the reporters.
Belki de bugün sen bana şanslı demelisin.
Hello, Lucky. Or perhaps you should call me lucky today.
- Kesinlikle öyle yapmalısın ve demelisin ki :
- Exactly, you have to, and tell him :
Jeeter, Pearl'e bir şey demelisin.
Jeeter, you gotta say something to Pearl.
Bence ortağım demelisin.
He's more my partner, I'd say.
Artık "hoşçakal" demelisin.
You must say good-bye, precious.
- Evet ama önce hoşçakal demelisin.
- Yeah. But first you gotta say goodbye.
- Evet demelisin.
- You've got to say yes.
Hayır. "Bir bebeğin doğmasına vesile edildim." demelisin.
Since I was given the privilege of bearing the child.
Adını okuduğumda "burada" demelisin.
Answer "here" when I call your name
Adını okuduğumda "burada" demelisin.
Say "here" when I call your name
"Şanslıyım," demelisin!
You must say "I'm lucky"!
Şöyle demelisin :
That's how you have to say it :
- Sen de bana teyze demelisin.
- And you must call me Auntie.
Hayret, kendine ne demelisin?
Well, what do you have to say for yourself?
Ona hoşçakal demelisin.
You should bid him farewell.
Evet demelisin.
You should say yes.
Buna "Roma usulü" demelisin.
You're supposed to say, "Roman pong."
Raymond, Albay gibilerine "komutanım" demelisin... özellikle Tabur Komutanına.
You've got to say "sir" to men like the colonel... especially when they're battalion commander.
Ona anneanne demelisin.
You could call her granny.
Ama bunu saklamalı ve şöyle demelisin, " Çakırkeyif mi?
But you have to hide it and so you say, " Tipsy?
Tam olarak söylemek gerekirse, bana Mudd l demelisin, tüm bu gezegenin yöneticisi.
Well, to be absolutely accurate, laddie buck, you should refer to me as Mudd the First, ruler of this entire sovereign planet.
- Sanırım, kızkardeşime Martha demelisin.
- Oh, I think you should call my sister Martha.
Lütfen demelisin.
First you ha ve to sa y please.
Bence renkleri ne olursa olsun bütün erkekler demelisin.
You should say that men are the same everywhere, no matter what color. Same as a beautiful -
Sızlamasına gerek yok demelisin.
No need for it "to" ache.
- Vodka demelisin.
- You should say Vodka.
Onlara "hayır" demelisin.
You must tell them no.
"Önemsedim" değil "önemsiyorum" demelisin.
You should say "care" not "cared".
Hayır, şimdi bana evet demelisin.
No, you must say yes now.
- Hayır, 14 demelisin şimdi.
- No, no, you go to 14 now.
- Edelson demelisin.
- It's Edelson.
- Omi-san, demelisin.
- You must say Omi-san.
Bunca yıl benden başka hiçbir kadınla olmaması, bensiz hayatının bir çöl olması benim için her şeyden vazgeçmiş olması, umurumda değil demelisin!
"I used him as an instrument." "I do not care that in all this time... he hasn't seen a woman to compare with me... that his life has been a desert without me... that he sacrificed everything for me."
Sana da para için gelirse, sen de hayır demelisin.
If he comes to you for money, you must say no too.
Hep sana demez miydim ben, ara sıra şöyle demelisin...
Haven't I been telling you, sometimes you have to say :
Hayır demelisin ve ben de sinirlenmeliyim.
You're supposed to say no, and I am supposed to get pissed off.
Sanırım bana Karen demelisin.
I suppose you ought to call me Karen.
Oh, evet demelisin.
Oh, you gotta say yes.
Hayır demelisin.
You should say no.
Yani, bu durumda Bob, ne yazık ki "pencereye bakıyorum" demelisin.
Well, in this case, Bob, I'm afraid you gotta say, "I look at the window."
"Tutuklandım?" demelisin.
You might say : "Arrested in a prison?"
Soubeyran servetine ne demelisin?
What about the Soubeyran fortune?
Çünkü bu orospu çocuğu ellerini onun üzerine koyduğu zaman kendinize, elini hepimizin üzerine koyuyor demelisin.
Because when that son of a bitch puts his hands on her... you should tell yourselves he's putting his hands all over you.
- "Kimden duydun." demelisin.
- Hear from "whom."
- Öğlen kali mera demelisin.
– Ah, is lunch time.
Biliyor musun, sanırım kendine oyuncu belirleme yönetmeni demelisin.
You know, I think you should call yourself a casting director.
Oh, evet demelisin.
Oh, you have to say yes.
- Öyle demelisin.
- You should say it.
- O halde, "İyi akşamlar" demelisin.
Oh, well, then you say, "Good evening."