Demiyor перевод на английский
1,576 параллельный перевод
İş başvurusunda daha çok yazı var ama o da Z'ye benzemiyor. O yüzden odur diyemiyor ama değildir de demiyor.
The application's got more, but it doesn't look like Z's, so he can't rule him in.
Kokun öyle demiyor.
That smells like more than a little.
Bir kaç dakika önce attığın çığlıklar öyle demiyor ama.
That's not what you were screaming a couple of minutes ago.
Kocan bu kadar geç saate kadar çalışmana bir şey demiyor mu?
Does your husband mind you uh...
Duyarlı kokaçım öyle demiyor ama.
My throbbing sprunjer says otherwise.
Kimse onlarla birebir yüzleşip "Tıraşı kesin" demiyor.
Nobody sits them down, eye-to-eye, one-on-one, and says, "Cut the shit."
- Kız kardeşin öyle demiyor ama.
- That's not what your sister said.
Annene merhaba demiyor musun?
Don't you greet your mother?
Standart demiyor muydu?
Didn't it say standard?
Onlar da Melissa demiyor ki.
They're not connecting to Melissa.
Kimse birşey demiyor, kimse ağlamıyor, sen hariç.
No one says anything, no one cries, except you.
Burada kimse "votır" demiyor, tamam mı?
No-one says "water" here. Okay?
O senin yatak odana giriyor ve ailen hiç birşey demiyor
He barged into your bedroom and they didn't even mind.
Yani bu yazı "kafeinli" demiyor ki!
I mean that doesn't say "caffeinated"!
Yıldız Falın öyle demiyor.
Your horoscope doesn't think so.
Kaynağım öyle demiyor.
Well, what my source tells me is la verdad.
Öyle demiyor musun?
You don't say.
Neden suç hep bende? Neden suç hep bende? Kimse suç sende demiyor.
Nobody's saying it's your goddamn fault.
Her sabah, bilgisayarın geçmişini siliyorum ve hiç bir şey demiyor.
Every morning, I erase the history on the computer and he doesn't even mention it.
- Kocam öyle demiyor ama.
- That's not what my husband says.
Kimse Tiger Woods'a neden golf oynuyorsun demiyor.
Nobody asks Tiger Woods why he plays golf.
Kimse sana evlenmemelisin demiyor.
No one's telling you you shouldn't get married.
O da demiyor.
And neither is she.
Video da "Bunu yapmamalıyız" demiyor mu?
Doesn't she say, "We shouldn't be doing this?"
Kocan bu tatile bir şey demiyor mu?
Is it ok with your husband that you go on holiday?
- Korkudan ödü patlamış olmalı. - Boynundaki delik öyle demiyor ama.
Looks scared to death.
Hiç "acaba" demiyor musun?
You never wonder, "What if?"
Kızı öyle demiyor.
Not according to her daughter.
Hayır, hayır demiyor.
No, he's not saying no.
Onlar öyle demiyor ama.
They're not saying that.
Deliller öyle demiyor, avukat bey.
That's not what the evidence says, Counselor.
Kimse öyle demiyor.
No one says that.
Şey, ama önümdeki kağıtlar öyle demiyor
WELL, THAT'S--THAT'S NOT WHAT MY PAPERS HERE TELL ME.
- Demiyor.
- He doesn't say it.
Sen demiyor muydun, eğer eski gücüne kavuşursa,... intikam almak için bize karşı sertliğe başvuracağını.
Have you not spoken yourself of the terrible vengeance he would exact on all of us, if he ever again had the power?
Çevremde artık kimse "dehşet" demiyor. Modası geçti.
Okay, but no one uses that word around me. lt's over.
"Asla park edemezsiniz" demiyor.
It's not saying you can never park.
- Bazıları öyle demiyor ama.
- Some would argue otherwise.
Millet öyle demiyor ama.
That's not the word on the street, man.
- Sesin öyle demiyor ama.
- You sound mad at her.
Herkes onlar için popüler diyor, kimse dahi demiyor.
Everyone says they're popular, no one says they're geniuses.
Yeni koçunuz olmasına madem bu kadar sevindiniz neden kimse elimi sıkıp "Merhaba, koç Lorenzo" demiyor? Merhaba, koç Lorenzo.
If you so happy you getting a new coach, how come I no get a handshake or a single "Hello, Coach Lorenzo"?
Bilgisayar öyle demiyor! - Ne?
Computer says no.
Bir şey demiyor musun?
- Say something.
Kimse suç sende demiyor.
Why?
Her sabah, bilgisayarın geçmişini siliyorum ve hiç bir şey demiyor. Sanki yapacak yeterince işim yokmuş gibi. Sanki yapacak yeterince işim yokmuş gibi.
Like I don't have enough to do in the morning.
Sen ne bilirsin " demiyor.
You don't know. "
Ama Miller öyle demiyor.
Not according to Miller.
Sen hep "bir an gelir, acınla yüzleşmen gerekir" demiyor musun?
- That's all right. - No. It's not okay.
Bilgisayar öyle demiyor!
Computer says no!
Bilgisayar öyle demiyor? Niye?
Computer says no.