Deniz перевод на английский
17,457 параллельный перевод
Hadi deniz kenarında yürüyelim.
Let's walk by the water.
Deniz kenarında yürüyoruz.
We walk by the water.
Derinin yapısını anlayabilmek için deniz kabuklarına bakıyorum.
I've been looking up sea shells to better understand the structure of your skin.
İş mahkeme kararına gelince vaiz, hakimi, altın çocuğu Deniz Kuvvetleri'ne göndermeye ikna etti.
When it came time for sentencing, the preacher convinced the judge to let his golden boy join the Marines.
Her gün aynı gelen kahvaltı öğünlerinden mi sıkıldın yoksa deniz aşırı bir yerlere gitmeleri mi bu kadar özel yapıyor onları?
Is it you just get bored with the same breakfast cereal, or do they pick up something overseas that makes them so special?
Yaralı deniz canlılarını kurtarıp iyileşene kadar bakıcılık yapar ya da uyuturlar.
They rescue injured sea life, they nurse them back to health or they have them put down.
Deniz seviyesinde 18 dereceye kadar çıkabilir.
At sea level, you can let it get all the way to 65.
Anne, onu deniz tutuyor olabilir.
Ma, she could get seasick.
Deniz piyadelerinde bir inzibat olarak sorumluluklarınız nelerdi?
So, Detective, as an MP in the Marine Corps, what were your responsibilities?
- Biz deniz insanıyız.
- We are a sea people.
- Bizim tanrımız, deniz tanrısı.
- Our god is a sea god.
Deniz tüm deliliklerini ve kibrini yıkasın.
Let the sea wash your follies and your vanities away.
Ciğerleri deniz suyuyla dolsun.
Let his lungs fill with seawater.
Deniz kabuğu.
A seashell.
Orada deniz kabukları da var mı?
Are there seashells there?
Bana ömrü boyunca deniz kenarında,... dedesinin Küba'dan göçmen olarak geldiğinde satın aldığı evde yaşamış olduğunu söyledi.
He told me that he had lived by the sea all his life In a house his grandfather bought when he came over from Cuba.
Yunancada deniz anlamına gelen üç sözcük.
The three words mean "sea" in Greek.
Bu yüzden Ulysses mükemmel bir deniz kahramanıdır.
So Ulysses is the marine hero par excellence.
Pontos, deniz. Maceraya ve bilinmeyene giden yol.
The sea, the path to adventure and the unknown.
Deniz çok dalgalı ve öğleden sonra fırtına çıkacak.
The sea is very choppy and there will be a storm this afternoon.
Deniz!
The sea!
Deniz fenerinin kenarındaki kayaların renginde.
The colour of the rocks by the lighthouse.
Deniz kıyısında mı yaşıyorsun ve hala balık tutmayı seviyor musun merak ediyorum.
I wonder if you live on the coast And if you still like to fish.
Gel bakalım, deniz kurdu.
Come on, sea wolf.
Dalga boyu altı metreyi geçen zorlu deniz,... Sivil Savunma'nın yardımına engel oluyor.
The rough seas with waves over six meters have prevented Civil Protection from being able to help.
Tabii var. Deniz canavarına yem lazım sonuçta.
Of course you do, more food for the sea monster, right?
Fortune adası, 30 deniz mili okudu.
Fortune island, it reads at 30 nautical miles.
Buradan yaklaşık 500 deniz mili.
About 500 nautical miles from here.
Deniz biyoloğu ve ekolojistim. ... okyanus çukurları uzmanıyım.
I am a marine biologist and ecologist specializing in oceanic trenches.
Geçen hafta boyunca bir çok deniz canlısı kıyıya vurdu.
This past week, thousands of dead fish and other marine life have washed up on nearby beaches.
Galavan'ı deniz kenarına götürüp öldürdüm.
I took Galavan to the river and I killed him.
Deniz kenarındaki konağı?
The estate by the sea?
Yüzyıl ortası deniz!
It's a mid-century sea ranch!
Hâlâ kabuklu deniz ürünleri çorbası yapıyor musun?
Are you still doing the shellfish soup?
Neden bize deniz ürünleri tabağı getirmiyorsun?
Uh... Why don't you just bring us a mess of seafood?
Deniz tabii ki!
This is the sea.
Burası da deniz ürünleri lokantası.
This is a seafood restaurant.
- Deniz ürünleri lokantanızda balık var mı?
Do you have fish in your fish seafood restaurant?
- Angela Burr Richard Roper'ın açık deniz faaliyetlerini çökertmeye daha önce hiç kimsenin olmadığı kadar yakın.
Angela Burr is closer than anyone's ever been to cracking Richard Roper's off-shore operation.
Yine de deniz kıyısındaki kulübe kadar güzel değil, öyle değil mi?
Still, it's not as pretty as the seaside cottage, is it?
Bana deniz tuzu ve Meksika çikolatası lazım.
I need sea salt and Mexican chocolate.
Deniz tuzu!
Sea salt!
Ezilmiş deniz yosunu.
Crushed seaweed.
ABD Deniz Kuvvetlerinden, Rusya'ya iltica etmiş ; geri gelmiş fakat Oswald hakkında yazan herkesin hakkında yaptığı çalışmalar suikast sonrasına dair.
U.S. Marine, defected to Russia, came back, but everyone who wrote about Oswald studied him after the assassination.
Yeterince derin bir deniz olduğundan emin değilim.
I'm not sure there's a sea deep enough.
Demek ki yeterince derin bir deniz buldun canım.
So, ma chère, you have found a deep enough sea.
Deniz yosunu molası.
Okay, okay, you know what? I-I need a seaweed break.
Kaptan Flint adamızın en yetenekli deniz taktik adamı olarak sudaki kuvvetlerimizi yönetecek.
Captain flint, as the island's most able naval tactician, Would command our forces on the water,
Ben Charles Vane, burada kimsenin baskısı altında olmadan hainlik ve açık deniz korsanlığına yönelik suçlamaları kabul ediyorum.
" I, Charles Vane, do hereby plead guilty to the charges of treason and high seas piracy.
Yarın öğlene kadar koya koruma birliğiyle sevk edileceksin Shark'a bindirilip Londra'daki Deniz Mahkemesi ile yüzleşmeye gönderileceksin.
At noon tomorrow, you'll be transported under guard to the bay, where you'll be boarded onto the Shark and sent to London to face a Court of the Admiralty.
Vakumlu kral deniz tarağı...
We have sous-vide geoduck.