Dense перевод на английский
1,180 параллельный перевод
Öyle, ağır bir hava var içerde.
It is. It's thick. It's dense in here.
aa gerçekten çok karışık, bilemiyorum ama bildiğim bişey var oda ona çok önem verdiği
Well, it's really, really dense. I don't know. I know one thing.
Mercan resiflerinden kıyı mangrovlarına, yoğun tropikal ormanlardan yüksek ormanlara kadar Yeni Gine inanılmaz geniş doğal bir yaşam alanına sahiptir.
New Guinea has an incredible range of habitats from coral reefs to coastal mangroves dense tropical jungle to high mountains
Katı ve sert bir kütle. Manyetik ve metalik sıvıdan, yoğun bir çekirdeği var.
It is a solid, rigid mass with a dense core of magnetic, metallic liquid.
Hayır dedim ya, bunu konuşmak istemiyorum.
Are you dense? Did your mom drop you on your head?
Sen salak değilsin.
You're not dense.
Nasıl? - Hayır, arkadaşlar hile yapacağız.
No, you dense dopes!
Kalın kafalıdır.
He's dense.
" Koyu duman dağılıyor
The dense smoke ls parting
"Koyu duman " dağılıyor
The dense smoke ls parting
Sudan 800 kez daha az yoğun olan havada, daha hızlı bir şekilde ilerliyorlar.
They move fast through the air, which is 800 times less dense than water.
Yasa dışı spor etkinliklerinde baya kabarık bir dosyası var.
He's got a dense rap file for illegal sporting events.
Kısmi felçle birlikte serebrovasküler olay.
Large CVA with dense hemiparesis.
Ağır, erik aromalı yoğun ve sakızımsı.
It was jammy, plummy, dense and chewy.
- Çok kalın kafalıyım.
- God, I'm so dense.
Yoğun tropikal orman bu 17,000 adalık arazinin yarıdan çoğunu kaplar. Doğa güçleri burada hala varlık göstermekte.
Dense tropical jungle covers more than half this land of 17,000 islands a land where elemental forces are still at work
Belki bu durum onu yoğun tropikal yağmur ormanlarında yaşama daha da uygun hale getiriyor.
Perhaps that makes it better suited to life in the dense tropical rainforest
Tom, bu boşluklar ne kadar yoğun?
Tom, how dense are those vacuoles?
Olumsuz Yeryüzü tabakası çok yoğun.
Negative. The geostratum is too dense.
Normalde nötrinolar malzeme ne kadar yoğun olursa olsun, içinden geçip giderler.
Normally neutrinos pass right through ordinary matter, no matter how dense.
Ne kadar yoğun olursa olsun mu?
No matter how dense?
- Kalın ozon tabakası.
- The dense ozone layer.
Naqahdah silahlarda kullanılmakta ve yoğunluğu yüksektir.
Weapons - grade naqahdah is extremely dense.
Sanırım biraz kalın kafalıyım, çünkü aynı anda benimle ve kız arkadaşınla seks yapamazsın.
Ok, I guess I'm a little dense,'cause, I mean, you can't have sex with me and your girlfriend at the same time.
İnsan kalbi... yoğun ve güçlü bir kastır. Tıpkı maun gibidir. Kalbi yakmak çok zordur.
The human heart is a dense and powerful muscle much like the organic equivalent of mahogany and notoriously difficult to burn.
Kara ve yoğun
Dark and dense
Kara ve yoğun Girdap gibi gelir bulutlar
Dark and dense Come the swirling clouds
Kara ve yoğun Kükrüyor bulutlar
Dark and dense Roar the clouds
Kara ve yoğun Girdap gibi bulutlar
Dark and dense The swirling clouds
Kara ve yoğun Kükrüyor yayılan bulutlar
Dark and dense Roar the spreading clouds
Sorun, aptalca davranışlarının bizi tehlikeye sokması.
And you're dense and you're stupid. You're fired!
... Büyük mavi bulutlar, kaplamış her yanı akıl almaz "Lacivert Dünya"...
The dense blue cloud now covers all, the impenetrable dark blue world...
Sen hakikaten kalın kafalıymışsın.
You sure are dense
Bir tarafımdan yoğun bir duman yükselip diğerlerininkine karışıyordu.
The first part of me rises in dense smoke that mingles with the smoke of others.
Bilinen en yoğunlaştırılmış, besleyici gıdalar.
Most dense, most nutritious food known to man.
Kuzey Hindistan bölgesinin çayları yeteri kadar koyu oluyor.
There are some Northern Indian teas which are dense enough....
Bu kadar kalın kafalı mısın?
Are you that dense?
Piterasorların yuvası Brezilyanın ıssız ve bilinmeyen bir bölgesinde.
The nest of the pterosaurs is deep in a dense and unchartered region of Brazil.
Bir köpeğin burnu, kokuyu emen kalın zarlarla doludur.
A dog's nose is packed with dense rolls of membranes that absorb odor.
Atmosferdeki döküntü oldukça yoğundu.
The debris in the atmosphere was too dense.
Ama adam CIA'dense odama zaman öldürmek için gelmediğini anlarım..
I don't buy this crap but if the guy's CIA he wasn't just in my office killing time.
Mahkumun yerini tespit etme çalışmaları beklenmeyen yoğun bir sis tabakasının ortaya çıkmasıyla engellendi.
Efforts to locate this powerful convict have been hampered by the unexpected appearance of dense inland fog.
Hepiniz bu büyük romanın içinde sonsuza kadar mahsur kalacaksınız!
Farewell! You will all be trapped in this dense symbolist tome forever!
Bu sık çalılıklar başka bir devi barındırır ; bir yakalı tembel hayvan. Fakat bu sıradan yakalı bir tembel hayvan değil.
The dense undergrowth harbours another colossus - a sloth - but this is no ordinary sloth.
Çok fazla risk altındayken, anneleri onları korumak için sık çalıların altına gizler.
This is when they are most at risk, and so this mother protects them by hiding them in the dense undergrowth.
Yoğun ormanların arasında yaşamaktan kendi kurtarmış bazı memeliler, daha fazla büyümeye başlamışlardı.
Freed from the constraints of living in dense forest some mammals have started to get larger.
Denizde genelde yalnız bir hayat sürdükten sonra bu kolonilerde toplanmaları kuşların üremelerini koordine etmelerini için kilit bir nokta olan toplumsal teşviki sağlar.
Assembling in these dense colonies after having spent a largely solitary life at sea provides the birds with the social stimulation that is the key to co-ordinating their breeding
Bir anda kalabalık bir deniz kuşu sürüsü denizde görünür.
As if from nowhere, dense swarms of seabirds suddenly arrive off-shore
Doğum yapar yapmaz dişiler, cinsel birlikteliğe açık olurlar. Artık büyük kolonilerde üremenin faydaları netleşiyor.
As soon as they've given birth, the females become sexually receptive again and it's now that the advantages of breeding in such dense colonies become clear
Derinliklerden dalga dalga gelirler ve sığ suların tabanı kısa süre sonra birkaç metre boyunca uzanan çok fazla sayıda yumurtayla dolar.
Wave after wave rise from the depths, and soon the seabed in the shallows is strewn with dense patches of egg capsules several metres across.
Karınlarını doyurdukları balıklar dağınık durumdadırlar, ama bazen avları bu sardalyeler gibi kalabalık sürüler halinde bir araya toplanırlar.
Normally the fish they feed on are widely dispersed but sometimes their prey gathers in dense shoals, like these sardines.