Detention перевод на английский
2,008 параллельный перевод
Islahevi... orası...
A detention center.
Sen gözaltında bulunuyorsun... yakında nasıl düz yürüdüğünü ve doğru konuşacağını unutacaksın... Uyumak isteyeceksin ama sana izin verilmeyecek... Anlaşıldı mı...?
You're in detention... soon you will forget how to walk straight or talk right... you will want to sleep but won't be allowed to... is that clear...?
Üç ay sonra beni götürdüler... buradaki gözaltı merkezine.
Three months later I was dumped... at the detention centre right here.
Sana gözaltı merkezinde ne yaptılar?
What did they do to you in detention?
çıkarın şunu... Sanki burdan hiç bir zaman çıkmayacakmış gibi görünüyordu... aylardır hayvanlar gibi cezaevinde kaldık... beni dinleyin... bu bir hata..
take this off... lt seemed we would never make it out of here... for months we lived in that detention centre like animals...
metropol gözaltı merkezindeki yaşlı bir adam söyledi.
I was at the metropolitan detention center and this old man was there.
Gözaltında sırasında işkence yapıldıktan sonra... hiç bir aklı başında bir adam eskisi gibi kalabilir.
is it? After being tortured the way they were in detention... no sane man can remain what he used to be.
Bu adamları alıkoyma merkezine götürün.
Take these guys to the detention center.
Aa, hadi geç kalip ceza alalim
Uh, let's. Let's just Get detention for being late
Ondan sonra Stockholm'de bir gözaltı merkezine götürüleceksin.
After that you will be moved to a detention center in Stockholm.
- Lisbeth Salander'in tam bir tecrit içinde ve kilit altında kalmasını öneriyor.
- The compulsory detention of Lisbeth Salander and locking her up.
Gece yarısı geldiler ve kimlik dövmesi yaptırmak üzere... toplama kamplarına götürdüler.
In the middle of the night përgjuam to put identification marks... and lead to detention centers.
Geride kalan 900 kişi diğer gözaltı merkezlerine gönderildi.
The 900 they left behind, were transferred to other detention centers.
Final maçı, binlerce mahkûmun işkence gördüğü dünyadaki en büyük toplama kampından 2 km ötedeki stadyumda oynandı.
The final was played in a stadium less than a mile away from the biggest detention camp in the country, where thousands of prisoners were held in torture chambers.
Pinochet'in konsantrasyon kamplarıyla,... Bush'un Guantánamo'daki tutuklu kampları arasındaki gibi.
Between Pinochet's concentration camps and Bush's Guantanamo detention center.
Sen, cezalısın, ofisimde kalacaksın. Ne kadar bilgisiz olduğunuz buradan belli, ben sizin sınıfınızdan bile değilim.
You - - detention in my office, um... here's how little you know -
Bana bir ceza verecek misiniz vermeyecek misiniz?
Are you going to give me detention or not?
Okulda kalma cezası olanların denetleyicisi.
She's detention monitor.
Bay Frazier okulda kalma cezasında asla bize ev ödevi yaptırmaz.
Mr. Frazier never makes us do homework in detention.
Çünkü okumadıysanız, bu daha fazla okulda kalma cezasına neden olabilir.
Because if you didn't, that might be grounds for more detention.
Onlara değer veriyorsanız, Hutt Ziro'yu gözaltı merkezinden çıkarmanızı istiyorum.
If you care about them, I'd advise you to free Ziro the Hutt from the detention center
Karşılığında, bedava olarak cezaya kalanları denetleyeceksin.
But you're running detention for free to make it up to me.
- Cezaya kalanların gözetimi bana verildi.
- I'm, uh, monitoring after-school detention.
Ya, altı hafta cezaya kalırsın ama sicil kayıtlarına geçer.
I'm running detention now, so you can do six weeks after school. But that's gonna remain on your permanent record.
Cumartesi günü okul hapsi için 2 ay çok uzun bir zaman gibi görünüyor.
Two months seems like an awfully long time for Saturday detention.
Hala okul hapsindeyken okulun kayak gezisine nasıl gideceksin bilmiyorum.
Well, I don't know how you're gonna go on the school ski trip if you're still on detention.
Sizi, Davis'teki federal cezaevine nakletmekle görevliyim.
I'll be in charge of transporting you to the federal detention center in davis.
Bugün ceza alırsınız yarın bakmışsınız hapistesiniz arkadaşlar.
Detention now leads to prison later, fellas.
Ne halt ettin de ceza aldın?
What the hell did you do to get detention?
Tamam, şunu baştan alalım : Sen ceza almadın.
All right, let me get this straight, you didn't get detention.
Ama öğleden sonranı Powell denen çocukla ceza sınıfında geçirmeye karar verdin.
You just decided to spend the afternoon hanging out in detention with this kid Powell.
- Ray. - Ceza sınıfına geç kaldım.
- I'm late for detention.
Keşke yapabilsem ama cezalıyım.
I wish I could, but I've got detention.
Bay Verona, madem çöpleri bu kadar seviyorsunuz öğleden sonranızı çöp toplayarak cezalı olarak geçirebilirsiniz.
Mister Verona, since you love trash so much, you can spend the afternoon in detention picking it up.
Teşekkür ederim, şimdi cezası kalktı mı?
Thank you. So he doesn't have detention?
Üzerime çöp döküyorsun, benimle ceza almanın yolunu buluyorsun, çantamı çalıyorsun.
You dump trash on me, you go out of your way to get detention, steal my backpack.
- Cezaya ne dersiniz.
- How about detention?
Cezam bittiğinde herkes gitmişti.
By the time I got out of detention, everybody was gone.
- Cezan nasıldı?
- How was detention?
- Cezam mı?
- Detention.
Yani tam olarak okulda kalma cezası nedir?
So, what exactly is the detention?
Koç Taylor'a antrenmana gecikeceğinizi söyleyebilirsiniz, çünkü ikiniz de cezalısınız.
You two can tell Coach Taylor that you're late for practice today because you've been sitting in detention.
Cezalı olduğunuz için antrenmana gelmezseniz, taktik öğrenemezsiniz.
And you can't learn the plays when you miss practice'cause you're sittin'in detention.
Turist sınıfı kamaralardan takı ve para çalığı için seferin son günlerini hücrede geçirmiş.
Petty theft, stealing cash and jewelry in tourist class. Detention in quarters the last day of the trip.
2004 yılında Afganistan'da bir gözaltı merkezinin başındaymış.
And in 2004, he headed a detention center in Afghanistan.
Genç Suçlular Nezareti'ne götürecekler.
You come in provisional detention.
Onu Genç Suçlular Nezareti'nde tutuyorlar.
She is in juvenile detention.
Sizi yatağınızın dışında yakalarsam, ceza alırsınız.
I catch you out of bed, it's detention.
Bir odada toplanmış halde yakalarsam, ceza alırsınız.
Catch you in the common room, it's detention.
Banyoda yakalarsam ceza alırsınız
I catch you in the bathroom... it's detention.
Sen gözaltına alınmıştın.
You were in detention.