Digest перевод на английский
679 параллельный перевод
Reader's Digest'in son sayısı, bayan Beckmann.
Latest Reader's Digest, Frau Beckmann.
Harita midemde erimeye başlayınca, hayali, kafamda belirmeye başladı.
When that map started to digest though, see, it sorta went to my head.
Duygusal olarak çok yoğunum, tıpkı Reader's Digest gibi.
Very sensibly condensed, as in the Reader's Digest.
Yemek mi ağır geldi, şarap mı ekşi çıktı?
Your food will not digest and your wine will sour.
Yemek ağır gelecek, şarap da ekşi.
Your food won't digest and your wine will sour.
Erken yemek, yatmadan önce yemeğin iyice hazmedilmesini sağlar.
It gives you more time to digest your food before retiring.
Atlantic Monthly'e bir parça sattım, ve bu Reader's Digest'te tekrar yayınlandı.
Sold a piece to the Atlantic Monthly, reprinted in the Reader's Digest.
Bu kadarını Reader's Digest okuyarak da öğrenebilirdik.
We could have learned as much from Reader's Digest.
Sana yediklerini eritecek bir fırsat dahi vermesinler.
Don't give you a chance to digest your lunch.
Ona baktığımda gördüğüm şey, bir özet.
I look at it and digest what I see.
Sindirimi kolay olduktan sonra ne istersen yiyebilirsin, derler.
And that you can eat whatever you want as long as it's easy to digest.
Sindirimi kolay olduğu sürece... ne isterseniz yiyebilirsiniz.
As long as it's easy to digest, you can eat whatever you like.
Kaba sabalığı salçası gibidir zekasının. İnsanların midesi daha büyük bir istekle sindirsin diye söylediklerini.
This rudeness is a sauce to his good wit, which gives men stomach to digest his words with better appetite.
Hayır, çatlasan da patlasan da, kendi içine akacak dalağındaki zehir!
By the gods, you shall digest the venom of your spleen, though it do split you, for, from this day forth,
Yazar olsaydım,'Tanıştığınız En Unutulmaz Karakterler'köşesine gönderirdim.
If I was a writer, I'd send it to the "Reader's Digest" for one of those "Most Unforgettable Characters You've Ever Met".
Reader's Digest, 1939 Nisan sayısı.
Reader's Digest, April, 1939.
Uyku ilacı bu.
It's a sedative. He'll digest it.
Hazmetmesi zor oluyor.
They're hard to digest. Give you gas.
Tanrıların hazmedebildiği şey kölelerin midesini ekşitmeyecektir.
What the gods can digest will not sour in the belly of a slave. - Push-pole men!
Ona son bir kez daha düşünme şansı verelim.
Let him digest that last one.
Bu içkiyi sindirmek günah olur.
It seems a shame to even digest this bourbon.
Meyve suyunu kültürle sindir.
Digest your orange juice with culture.
Şahsen ben her şeyi rahatça hazmederim... ve ara sıra içim geçmiş gibi görünse de... kolayca uyandığımı göreceksiniz. Hele iyi bir avukat, hukukun ince bir noktasıyla... beni hafifçe dürterse.
For myself, I can digest pig iron and while I might appear to doze occasionally, you'll find that I'm easily awakened particularly if shaken gently by a good lawyer with a nice point of law.
"Bütün Dünya" dergisinde yazıyordu.
I read it in Reader's Digest.
"Kitabının adı, Stroud'un Kuş Hastalıkları Derlemesi'ydi."
The title of his book was "Stroud's Digest of the Diseases of Birds".
- Unutma Cruspett! İki maaşı birkaç dakika önce yedin!
It's difficult to digest, you might faint in there!
Güzel bir etti, sindirmemiz lazım.. boş hafızamızı neşelendirelim.
There is not anything better, in order to digest the roast and, to cheer up the empty memory.
Reader's Digest'ta kalp krizlerinin böyle başladığını okumuştum.
I once read in a Reader's Digest that this is the way heart attacks start.
Reader Digest dergisi için dünyada güveni sağlayın.
Keep the world safe for the Reader's Digest :
İnanılmaz ve dahası korkunç derecede gerçek olan, onlarla yaşıyor... onları özümsüyor ve benimsiyoruz olmamız.
Incredible, and yet so terribly real that even while they're happening we live with them and digest them and assimilate them.
Bu bitkilerin avlarını nasıl sindirdiği henüz açıklanabilmiş değil.
Just how these plants digest their prey has yet to be explained.
Dün Reader's Digest'te okuyordum.
I read in Reader's Digest- -
Japonlar bunda başarılıymış.
I read in Reader's Digest that the Japs are big sexers.
Sindirmeye çalıştığım o kuru kitaplar yüzünden.
All those dry books I try to digest.
Seni yaşında mısır gevreğini hazmetmek bile zordur.
At your age, it's hard to digest Cornflakes.
Böyle hazmedemezsiniz.
You won't digest it like that.
- Evet, hüzünlü. Başlıca tartışma konuları "Sputnik Digest" ti.
Their argument was Sputnik Digest.
Reader's Digest bakışı bu sizdeki.
A Reader's Digest look.
Taş sindirip, yemek için tünel açıyorlar.
They digest rock. They tunnel for nourishment.
Belli fonksiyonu gezegenleri yerle bir ederek, yığıntıyı yakıt olarak kullanıyor olması.
Its apparent function is to smash planets to rubble and digest the debris for fuel.
Bilgisayar, son beş dakikanın özel kayıtlarını çıkar.
Computer, digest log recordings for past five minutes.
Sizin için hazmetmesi zor olabilir.
They would be hard to digest.
Kendi başıma yemek yerken hazımsızlık yaşıyorum.
I don't digest properly when I eat alone.
O kadar basmakalıp bir zırva ki dergilerde bile aynen basılıyor...
It's a classic by now, reprinted yearly in the Reader's Digest.
Reader's Digest'e göre kadınlar, zamanının yaklaşık % 85'ini çocuklarıyla geçiriyorlar.
Now she spends, according to Reader's Digest, about 85 % with the children.
Daha iyiyim, umarım hazmederim... sonra...
Well, feel better hope I digest it... after...
- Dergiye göre ~
The Reader's Digest tells how -
Sindirmesi zor biri olduğumu anlayacaksın.
You'll discover I'm hard to digest.
Düşünüp taşınmanız için size vakit tanıyorum.
I'm leaving you time to digest. Think it over.
Öncelikle bütün bunları bir sindirelim bilahare yine konuşuruz ne dersiniz?
Why don't you let me digest all this and then we'll talk again?
Reader's Digest'te okumuştum.
Hey.