Dilerseniz перевод на английский
313 параллельный перевод
"Dileyin benden ne dilerseniz, efendim"
"What is your command, O Master?"
Dilerseniz kompartımanımızda kalabilirsiniz.
You're entirely welcome to share this compartment if you wish.
Dilerseniz kayıtsız kalabilirsiniz efendim ama köylüler ayaklanmış durumda.
You may be indifferent if you like, your lordship, but the peasants are aroused.
Dilerseniz, randevu defterime bakabilirim.
I can look it up in my engagement diary if you like.
Dilerseniz diğer odada kalın.
If you wish, another room.
Dilerseniz benim saçımı kesin...
You can cut mine as much as you wish, but...
Nasıl dilerseniz.
As you wish.
- Dilerseniz...
- If you wish...
Dilerseniz Debby'i eve götürürüm.
If you wish, I'll take Debby home.
Dilerseniz sizi Mexico City'e kadar götürürüm.
I'll drive you to Mexico City, if you want.
- Dilerseniz limitsiz.
- Ad infinitum, if you wish.
Nasıl dilerseniz Bayan Muir.
As you wish, Mrs. Muir.
Dilerseniz beni evinizden men edebilirsiniz.
You must order me from your house if you wish.
Adamlarım ve şahsım emrinizdedir, bu yolda bizim size katılmamızı dilerseniz eğer.
I would gladly place myself and my men under your command, if you would invite us to join you in pursuit.
Dilerseniz asın beni!
Hang me if you will!
Dilerseniz beni cezalandırabilisiniz.
You may punish me as you please.
Dilerseniz bir tartışma başlatabiliriz. "
If you wish, we can move on to a discussion.
Dilerseniz, aynı saatte Alman Konsolosluğu'na gelmenizi tercih ederiz. Hayır.
We prefer you go to the Consulate at the same hour, if you like.
Ama dilerseniz siz de tazminatınızı alıp çıkabilirsiniz.
Otherwise, you'll get your pay.
Dilerseniz evlerinize dönebilirsiniz.
You may go home if you wish.
Dilerseniz anahtarı çocukla yollayabilirim.
I can have the kid bring the key, if you wish.
Dilerseniz kocanızı ikimiz arayabiliriz.
If you'd like, we are both going to find your husband.
- Eğer dilerseniz, hemen.
- At once, if you like.
Eğer dilerseniz yemin altında ifade verebilirsiniz.
You may, if you wish, make a statement not under oath.
Size evin geri kalanını göstereyim şimdi, dilerseniz.
I'll show you the rest of the house now, if you like.
Tam şuraya, dilerseniz, Bay Farnham.
Just there, if you will, Mr. Farnham.
Hasta şu anda dinleniyor, dilerseniz, Dr. Thissbaum'un izniyle tekrar gelebilirsiniz.
The patient is resting now, and come back with Dr. Thissbaum's permission, if you please.
Sadece bırakın ya da dilerseniz, efendim, kuvvetle yere atın.
Just drop it or if you prefer, sir, cast it forcibly to the floor.
Dilerseniz, Bay Keller, savunma tarafından iddia edildiği şekilde kanıt olan tabancanın hiçbir şekilde ateş almayacağını Mehkemeye ve jüriye gösterin.
If you please, Mr. Keller, demonstrate to the Court and the jury that State's Exhibit "B" could not possibly have been fired in the manner claimed by the defendant.
Ama dilerseniz...
But if you like...
Dilerseniz araştırın. Hayatım boyunca kanunlara karşı gelmedim.
You can check this out, I've never run foul of the law.
Ben giderim... dilerseniz.
I'll go... if you like.
- Dilerseniz süt de var.
- There's milk if you'd like some.
Ne dilerseniz dileyin sonuçlarına hazırlıklı olmalısınız.
No matter what you wish for, you must be prepared for the consequences.
Ne dilerseniz dileyin, sonuçların tehlikesini göze almak zorundasınız.
You run the risk of consequences no matter what you wish for.
Nasıl dilerseniz Bay Castle.
As you wish, mr.
Dilerseniz, paltolarınızı çıkartabilirsiniz.
If you like, you may remove your coats.
Dilerseniz deneyebilirsiniz.
Over. You can try if you want to.
Şimdi, eğer özür dilerseniz, ki bunu yapacağınızı biliyorum...
Now, if you apologize, like I know you're going to...
Dilerseniz size...
If you wish, I would...
Yada dilerseniz Godfried.
Godfried, if you prefer.
Dilerseniz şu an aracı durdurur ve hiçbir şey demeden gitmenize izin veririm.
If you wish, I will stop the car and let you out with nothing further being said.
Gördünüz mü? Ne dilerseniz, ama beni Londra'ya götüreceksiniz.
Anything you wish, if you'll take me to London.
# - Seans da ayarlarız dilerseniz
- We can maybe do a séance
Ne zaman dilerseniz.
Anytime.
Zamanınızın trajedisiyse, arkadaşlar, ne dilerseniz sahip olabilmenizdir.
The tragedy of your times, my young friends, is that you may get exactly what you want.
Ben 47'de doğdum, ancak eğer dilerseniz araştırabilirim.
I was born in'47, but I can ask around if you want.
Size hizmet edeceğim, ne dilerseniz.
I will wait upon you.
Dilerseniz çığlık da atabilirsiniz.
Scream if you feel like it. Scream!
- Dilerseniz kalabilirsiniz.
- You can stay, if you want.
Dilerseniz, size gerçeğin ne olduğu hakkındaki düşüncemi söyleyeyim :
And if you want, I'll tell you what I think the truth is :