Dinner перевод на английский
49,032 параллельный перевод
Sadece yemek yesek olmaz mı?
Hey, can't we just have dinner?
Ben bu ikisini yemeğe davet ettiğimi hatırlamıyorum.
Well, I don't remember inviting these two to dinner!
Annen beni akşam yemeğine davet etti.
Humph. Your mother has invited me over for dinner.
- Alt tarafı akşam yemeği, değil mi?
- It's just dinner. Right?
- Akşam yemeğine mi geliyor!
- He's coming over for dinner?
Zack, Carina, yemek vakti!
Zack, Carina, it's time for dinner!
Burada ne kadar uzun kalırsak kendimizi yemek tabağında bulma ihtimalimiz o kadar artar.
The longer we stay here, the more likely we'll end up on the dinner plate.
Ama meşgulmüş gibi davrandı ve saati bildirmedi.
I invited him to a dinner, but he acts all busy and doesn't set up the time.
Madem geldin, yemeğini yiyip öyle git.
Since you're here, eat dinner before you go.
Onu kovsam da şu yemek gerçekleşene kadar beklemem gerek.
Even if I fire her, I need to wait until after this dinner happens.
- Düşünüyorum da bu akşam yemeğinde tavuğa ne dersin? - Vay canına!
I've been thinking that we could have some chicken for dinner today?
Nedense akşam yemeği için canın tavuk çekmiyor mu?
Don't you feel like you want to have chicken for dinner for some reason?
Sanırım başka seçeneğimiz yok bu akşam yemeğinde tavuk var.
There is no other way but to have chicken for today's dinner.
Bencillik ettiğim için üzgünüm ama bu günkü akşam yemeğinde ta -
I'm sorry for being egoistic, - but today's dinner should be chic...
Akşam yemeğinde ne yemiştiniz?
What did you have for dinner?
Hızlıca bir tur atalım ardından akşam yemeği için Cheatham Lodge'a geçeriz.
We'll have a quick peek, then we'll go over to cheatham lodge for dinner.
Çok tokum, ama sag ol.
[whispering] I'm kind of still full from dinner, but thanks.
Seni bu aksam birlikte yemek yiyecegimiz... diger konuklarla tanistirayim.
Now, I'd like to introduce you to some other guests - we're having dinner with tonight. - Oh.
Hey, bir akşam yemeğine daha çıkmak ister misin?
Hey, would you like to do dinner again?
Dünyanın herhangi bir yerinde öğle veya akşam yemeğinin vakti geldi.
It's time for lunch or dinner somewhere in the world.
Ayrıca orada yeterince uzun süre kalabilirsem belki Martha'nın akşam yemeğinden yırtarım.
Plus, maybe if I stay there long enough, I can avoid Martha's dinner.
Sadece akşam yemeği.
- No, it's just dinner.
Akşam yemeği hazır olduğunda orada olmalıyım.
I gotta be there right when dinner is served.
- Yemeğimi bitirmemin mahsuru olur mu?
- Do you mind if I finish my dinner?
Önce yemek düşünüyordum.
I was thinking dinner first.
Yemekten sonra göster istersen.
Maybe after dinner.
- Yemek.
- Dinner.
- Bu kadarı yeterli.
- I'm here having dinner with my family.
- Kurbanları Akşam yemeğini kedi tenekelerinde çıkarıyorlar.
- His victims are eating their dinner out of cat food cans.
Mağazaya gittiğimi haber vermek için aradım sana şu seksi akşam yemeklerinden birini pişireceğim, haberin olsun.
Hey, it's me calling, I just want to let you know that I went to the store and I'm gonna cook you one hell of a sexy dinner.
Bu akşam benimle yemek yemelisin.
- No, what does this mean? - You must have dinner with me tonight.
Muhtemelen neden teklif ettiğimi merak ediyorsundur.
You're probably wondering why I asked you to come to dinner.
Söylesene, Fransız restoranında akşam yemeği, yürüyüş şarap, bu acaba Bill Oakland'ın rutini böyle mi?
So tell me, dinner at the French restaurant, the stroll the wine I don't know, is this part of the normal Bill Oakland routine?
Hadi yemeğe çıkalım.
Let's go to dinner.
Akşam yemeğinden önce elçilik önünde ufak bir protestoya katılacağım da.
'Cause I was hoping to get in some light protesting in front of one of the embassies before dinner, so...
Akşam yemeği için kusura bakma ama...
I'm sorry about dinner, but...
Selam May, yemek hazır mı?
Hey, May, did you get dinner already?
İşte benim numaram. Sizden istersiniz diye Akşam yemeği kapmak için Veya öğle veya kahvaltı veya aperitif.
Here's my number, in case you guys want to grab dinner or lunch, or breakfast, or a snack.
Akşam yemeğinde görüşürüz.
See you at dinner.
Akşam yemeğin hazır.
Dinner is served.
Bu anca filmlerde olur güzelim.
It's the TV dinner of spell casting, dear.
Bir akşam yemeğe gelir misin?
You want to have dinner some night?
Keşke bir kere de yemeğe ya da sinemaya davet etmek için arasan?
I wish that just once you'd call me up for dinner and a movie, hmm?
Yemek masan için.
For your dinner table.
Akşam yemeklerini başka bir yerden bulmaları gerekecek, öyle değil mi?
They'll have to get their dinner somewhere else, won't they?
Ona akşam yemeği hazırlıyorsun!
You're making her dinner!
Akşam yemeği hazırlamak, ona bir elbise tasarlamak doğu yakasında bir oda vermek!
Preparing a dinner, designing a gown for her, giving her... a suite in the east wing!
Ama eğer büyüyü bozabilecek olan bu kızsa o zaman belki akşam yemeğini kullanıp onu etkilemeye başlayabilirsin.
But if this girl is the one who can break the spell... then maybe you could start by using dinner to charm her.
Yemek çok lezizdi kizlar.
Dinner sure was delicious, girls.
Yemekler bu akşam senden.
You're cooking dinner.
Akşam yemeği ye benimle.
Have dinner with me.