Disconnected перевод на английский
911 параллельный перевод
Telefon kesik ve ulaşım imkanı da yok. Ve ben geceyi otelde geçireceğim.
The telephone is disconnected, and there's no transportation... and I'm gonna spend the evening at the lodge.
Tesisatçı kesti.
The plumbers disconnected it.
Telefon bağlantısı kesilmiş.
They've disconnected the phone.
Telefon bağlantısını kesmek bizim şifremiz.
The disconnected phone is our signal.
Politikadan kopalı 15 yıldan fazla oldu.
I've been politically disconnected for over 15 years now.
Tek amacım bunun herhangi biri için ne kadar kolay olacağını göstermekti. Kaldı ki, Giles Conover bu işi yapmak için çok daha akıllı ve çok daha becerikli biri.
I disconnected these wires just to show you how absurdly easy it would be for anyone, far less ingenious and far less resourceful than Giles Conover to do the same thing.
Olamazdı, kablolar yerinden çıkarıldı, Bay Sherlock Holmes sayesinde.
No, The wires were disconnected thanks to Mr. Sherlock Holmes.
Van Bath'la telefonumuz kesildi.
I was disconnected from the Van Barth.
Bağlantıyı kesmeliydim.
I should have had it disconnected.
Bağlantısı kesilmiş ve kamalı pim sökülmüştü.
That there was no connection. It had been disconnected and the cotter pin had been removed.
Tanık cıvatanın ya da herhangi başka bir parçanın çıkarılmış olup olamayacağını bilemez. İtiraz kabul edildi.
The witness cannot know that the pin or any other part was removed or that anything had been disconnected.
Kesik.
Disconnected.
Bağlantımız koptu.
We were disconnected.
Asla gecenin bir yarısı araba sürmeyeceğini düşünen teknisyeninin, yarış arabasının frenlerinin bağlantısını kesmesi nedeniyle oldu.
It was provided for him by his mechanic... who had the brakes of his racing car disconnected... never dreaming that he would want to drive it in the middle of the night.
Sanırım hat koptu.
I believe we're disconnected.
- Hat falan kopmadı.
We are not disconnected.
Arama sonlandırıldı, bayım.
The party disconnected, sir,
Biraz dağınık, bağlantısız. Ama önemli değil.
It's rather disconnected, but that doesn't matter
Asla yalnız değilsin, asla kopuk değilsin
You're never alone You're never disconnected
Fakat transa geçtiğinde rastgele, kopuk cümlelerle konuşmaya başladı.
But on entering trance she began to talk in random, disconnected phrases.
Yakıt borusunu çıkardım.
- I disconnected his fuel line.
Eğer bir kez daha ararsanız telefon hattını keseceğim!
If I get one more call from you I'll have the phone disconnected!
Telefon falan mı koptu?
We get disconnected or something?
Bağlantısını kestim ama hala motordan besleniyor!
I've disconnected it, but it's still feeding off the engine.
Oh! Ayrıldım ondan.
Disconnected.
Ben de seni arıyordum, ama servis dışı mıymış ne?
Well, I was just trying to call you, but the phone was disconnected or something.
Ama bunlar birbirlerinden kopuk.
But they feel disconnected.
Her yerde güvenlik muhafızı, kapalı devre televizyon sistemi bir nezarethane, ve bağlantısı kesilemeyen sessiz bir alarm sistemi.
Security guards everywhere, closed-circuit television, a surveillance room, and a silent alarm system that cannot be disconnected.
Şimdiye dek hiçbir 9000 bilgisayarı devre dışı bırakılmadı.
No 9000 computer has ever been disconnected.
1931'de söktüm.
I disconnected it in 1931.
İyi, neyse, önemli değil.
Disconnected. never mind.
Bağlantı koptu.
We've been disconnected.
Telefonum kesikti.
My phone was disconnected
Çok ayrılmış gibi hissediyorum.
I feel so disconnected.
Bağlantı kesildi.
We got disconnected.
Bağlantımız kesildi, ama çağrının yerini bulmuştuk.
We got disconnected, but the Phone line was traced.
- Aradığınız numara artık mevcut değil. "
- This number has been disconnected! "
Tüm su kaynakları devre dışı bırakılmıştı.
All the water supplies were disconnected.
Bağlantının kesilmesini istemiyoruz.
We don't want it disconnected.
Ama siz, siz bugün telefonumuzu kestiniz.
But you... disconnected our telephone today.
Geçersiz bir numarayı aradınız.
You have reached a disconnected number.
Bu tablo ve onun Umutsuzluk diye bilinen eseri sanatçının belirgin olmayan, anlamsız profilini yansıtır. Fırça darbeleri ve renk çalışmaları arasında büyük bir kopukluk olması Norveç Basını tarafından, Korku veren fütüristik sanat saçmalığı denilerek ağır eleştiriler alır.
But this canvas and his work known as Despair with the artist's featureless and blank profile its large disconnected strokes of heavy colour running over each other are heavily attacked by the Norwegian press as
Ayrıca gezgin ve bağlantısız bir hayat sürmelerini de gerektiriyordu.
And required them to live a wandering and disconnected life.
Kopuk kelimeler.
Disconnected words.
- Dördüncü kere telefonun kapanmıştı.
- Fourth time, got a disconnected number.
Bağlantı yok, telefon kapanmış.
Disconnected. I lost the call.
Coşkulu kalabalık kabloyu koparmış ve kamera kayıt yapamamış.
The enthusiastic crowd broke the cable and the camera was disconnected.
- Bağlantı kesik gibi görünüyor.
- That line seems to be disconnected.
Belki bağlantı yeni gitmiştir... veya kablolarda geçici bir arıza vardır.
Maybe the number was recently disconnected... or maybe there's a temporary malfunction in the wiring.
Bağlantı kopukluğu gibi görünüyor.
It looks like it was disconnected.
Üç.
You haven't disconnected yet