Discussion перевод на английский
3,369 параллельный перевод
Ama bunu pazartesi konuşuruz.
But that's a Monday discussion.
Sonrasında ufak bir tartışma da yaparız.
We're gonna have a little discussion.
Bu davayla ilgili yazılı ya da online hiçbir yerde... bir tartışma olmayacak.
There will be no discussion of this case over the airwaves, in print, online, anywhere.
Bay Pope, önce benimle buluşmanızı tercih ediyor.
Mr. Pope would like this discussion to happen first.
General, ben Dan Weaver ve Tom Mason'ı uzun zamandır tanıyorum. Bu mevzu kapanmıştır.
General, I've known Dan Weaver and Tom Mason for a long - - well, this discussion is over.
Bu halka açık, adil bir tartışma olur.
That's a fair game for having a public discussion about.
Tartışma bitmiştir.
Discussion over.
"Tartışma bitmiştir."
"Discussion over!"
"Tartışma bitmiştir."
"Discussion over."
Odaya ilk kimin girdiğiyle alakalı bir münazara.
It's a discussion over who entered a room first.
Ve sizlerle karşı karşıya, sorunları tartışarak çözelim.
And you folks participate directly so we can have a discussion
Bu konu kapanmıştır.
This discussion's over.
Annem simdi ne söylerdi : "Bu tartışmayı daha fazla sürdüremem".
MOM would say : "I no longer need this discussion."
Evet, biliyorum ama kayıt dışı bir konuşmaydı, efendim,... ve ben...
Yes, I know, but it was an off-the-record discussion, sir, and I...
Sanırım konuşmamızın sonuna geldik.
Okay, so, that would be the end of the discussion right there.
Süpersimetri bir tartışma konusu olarak başladığında, kimse ne işe yarayacağını fark etmedi.
When supersymmetry began as a topic of discussion, no-one realised what it can do.
Bunun varsayımsal bir konu olduğunu düşünmüyorum.
I get the feeling this isn't a hypothetical discussion.
Güzel bir tartışma yapmanız için çok geç değil.
It's not too late for us to have a practical discussion.
- Tartışıyoruz işte.
- This is a discussion.
Tartışıyoruz işte.
This is a discussion.
Özel hayatımız hakkında tartışmayı.
Have a whole discussion about our personal life.
Tartışma bitmiştir.
End of discussion.
Tüm tartışmalara açığım, Malcolm.
And I'm all for discussion, brother Malcolm,
Bu tartışmayı her hafta yapmak zorunda mıyız?
Must we have this discussion each and every week?
Bu tartışabileceğimiz bir şey değil.
That's not up for discussion.
- Herkes sizi dinlemek için sabırsızlanıyor.
Everyone's excited for your discussion.
Kayıp olan arkadaşım Viktor hakkında görüşmek istiyordum.
I was looking to have a discussion about a friend who's gone missing. Viktor.
Bu tartışma değil.
This isn't a discussion.
Onların çocuk sahibi olabilmeleri için annenizin yumurta donörlüğü yapma ihtimali üzerine tartışıyorduk.
- There was a discussion about the possibility... - Mm-hmm. Of your mom donating an egg... so that the guys could have a baby.
Pekâlâ, bu konuşmaya koridorda devam edelim en iyisi.
Okay, why don't we take this discussion out in the hall?
- Bu konuşmayı yalnızken yapalım bence.
Well, maybe we should have this discussion in private. Sure.
Benim gibi onurlu bir insanı burada böyle çocuk gibi azarlayamazsın. Ama senin için bu kadar önemliyse daha sonra konuşabiliriz.
I am far too dignified to stand here and be scolded like a child, but if it's really important to you to have this discussion, we can do it later.
Tartışma istemiyorum.
- There's no discussion here.
- Tartışma her zaman olmaz.
- There's not always discussion.
Tartışma oldu.
There was a discussion.
- Burada pazarlık yapmıyoruz.
- This is not a discussion.
Bu tartışmanın konusu bu değil.
That is not the subject of this discussion.
Bir ülke olarak Britanya, açık tartışma ve münazara konusunda daima gelişme kaydetmektedir.
As a country, Britain has always thrived on open discussion and debate.
İstifa dedikodusuna dayanan bir tartışma düzenleyemem.
And I can't pitch a discussion on rumoured resignation.
Arabalar hakkında söyleyeceklerimiz bittiğine göre bir görüşme yapabiliriz.
Er... At this point, we ran out of things... to say about our cars, so we met up for a discussion.
Beş performanstan sonra kimin final için geri çağrılması gerektiğini tartışmalıyız.
So after all five perform, we'll have a discussion of who we should call back for the finale.
Benim istediğim sadece, derste öğrendiklerinle ilgili rahat bir şekilde sohbet edebilmemiz. Oh.
So, I'm just looking for a free-wheeling discussion about, you know, what you got from the class.
Gerçeği söylemekten çekindiğim için değil ama sana özellikle karım ve çocuklarımı bu görüşmenin dışında tutacağımı söylemiştim.
Not because I'm afraid of speaking the truth, but because I specifically asked you to leave my wife and children out of this discussion.
Annemle tartışmaya çalışıyorum burada!
I'm trying to have a discussion with my mom.
- Bu saçma tartışmaya son vereceğim.
I'm going to end this insane discussion.
Söz konusu olan babam değil.
Look, my father's not up for discussion.
Bu kadar.
End of discussion.
Öyle ufaktan tartışıyorlar işte.
Just a little Irish discussion.
Bu konuşmayı yalnız yapacağımızı umuyordum.
I was hoping to have this discussion privately.
Affedersiniz ama süreci hızlandıracağım.
He insisted on being part of the discussion.
- Her zaman tartışılır.
- There's always discussion.