Diyeceğim перевод на английский
14,893 параллельный перевод
Bu yüzden sana Blue diyeceğim. "
That's what I gon'call you. Blue. "
Onun hakkında diyeceğim tek şey bu.
That's all I'm gon'say about that.
Bak ne diyeceğim. Kişisel sorunlarınla ilgilenmiyorum.
I'm not interested in your personal issues.
Bak ne diyeceğim.
Tell you what.
Ne diyeceğim biliyor musun?
You know what?
Bak ne diyeceğim.
Tell you what...
Bak ne diyeceğim.
You know what?
İrtibatı koparmayalım diyeceğim ama bu pek sana göre değil.
I'd say we should keep in touch, but that's not your thing.
- Ne diyeceğim peki?
- And say what?
Bakın ne diyeceğim : onu hemen ziyaret edebiliriz.
You know, we could pay him a visit right now.
Sen buna bağışlanma diyebilirsin ama benim diyeceğim başka bir şey var. İhanet.
You may call it redemption, but I have another word for it... treachery.
Bak ne diyeceğim : benim için yaptığınız şu devasa iyiliği kendi gözlerimle görmek istiyorum.
You know what? I wanna see for myself what this gigantic favour that you've done for me looks like. Now.
Bak ne diyeceğim, resmi olarak hangi tanrıları kızdırdıysan onlara bunun sızıntı olmadığına dair dua etsen iyi olur yoksa bir daha hayatında hiçbir muhbir göremeyeceksin.
Tell you what, you better officially pray to whatever god you pissed off this doesn't leak or you'll never see another CI again.
Yargıca ne diyeceğim? Kızımın DNA'sında aynı babamdak gibi rejenerasyon sağlayan bir şey olduğu için Connor Graff'in kızımı kaçırdığını mı?
And what do I tell the judge, that Connor Graff kidnapped my daughter because she has something in her DNA that lets her get regenerated like my dad?
Ne diyeceğim Corry?
You know what, Cory?
Ne diyeceğim, aslında ben biraz daha güç verecek bir şeyler arıyorum.
You know what, actually, I'm looking for something with a little more power.
Onlara vaad ettiğimiz malı Primere dostlarımıza teslim edemediğimde niye diyeceğim ben amına koy'yim ya?
What am I gonna tell our new primera friends when we can't deliver the amount of fuckin'weight we promised them, Tommy?
Hey, biliyor musun ne diyeceğim Acele etme.
Hey, you know what? No rush.
Bak ne diyeceğim. Sen şu numarayı arasana.
Tell you what, why don't you call this number instead.
- Bak sana ne diyeceğim Horoz George. Johnny Reb tarafından yakalanıp tekrar zincirlenmeden şöyle bir yürüdük diyelim.
Hmm, well, I tell you what, Chicken George, let's say we start walkin''fore some Johnny Reb try and put us back in chains.
Yani diyeceğim o ki, savaş bitti ve artık köle değiliz.
So I tell you this war is over, and we ain't slaves!
Oraya in diyeceğim.
I'm calling it a lair.
Sana ne diyeceğim!
I tell you what.
Bak ne diyeceğim?
Hey, you know what?
Bak ne diyeceğim, biz burada bir oyun oynayacağız.
You know what, we're gonna play a game here.
Dinle, bak ne diyeceğim.
Now, listen, I'll tell you what.
Tony'nin kaybetmeyeceğini bilsem soyunma cezalı poker oynayalım diyeceğim.
I'd suggest strip poker if I didn't think Tony would lose.
- Onlara ne diyeceğim peki?
What am I supposed to say to them?
Bak ne diyeceğim, Terry Bausch evime tehdit mektubu bıraktı.
I'll tell you this : Terry Bausch... he delivered a threat to my house.
Bak ne diyeceğim, hemen burayı terk ediyorsun.
You know what? Leave here right now.
Hem senin iyiliğin hem de kendi iyiliğim için şu kadar diyeceğim görmezden gereken zamanlardan biri de bu.
Well, I'm telling you for your sake and for mine, this is one of those times to look the other way.
Ne diyeceğim?
What should I say?
Ne diyeceğim.
I'll tell you what.
Ben de "Affedersiniz, tanışıyor muyuz?" diyeceğim.
And then I'll be all like, "I'm sorry, do we know each other?"
Ben de "N'aber bebek?" diyeceğim.
And I'll be like, "oh, what's up, baby?"
Bak ne diyeceğim, sen bu arada odadan ayrılmasın diye başında dikilsen nasıl olur?
I'll tell you what, why don't you just keep him in the goddamn hotel room?
Ne diyeceğim biliyor musun, burayı kapatıp buradan gitmemiz lazım.
You know what, we need to close and get out of here.
Byamba'ya ne diyeceğim?
What do I tell Byamba?
Benimle uğraşacaksın, bana işkence yapacaksın ve ben hayır diyeceğim. Sonunda tahmininden de önce kardeşim şu kapıdan girip senin işini bitirecek.
You'll taunt me, and you'll torture me, and I'll say no, and eventually, sooner than you think, my brother's gonna walk through that door and kick your ass.
Diyeceğim hiçbir şey bunlara hazırlıklı olmanı sağlamaz ama endişelenme.
Hey, nothing I say could really prepare you for any of this, but don't worry.
İlk şıkkı diyeceğim. Ama ikincisi de olabilir.
I'm gonna go with A and possible B.
Ama sana senin hakkında, senin bile bilmediğin bir şey diyeceğim.
But I'll tell you something about yourself that not even you know.
- Hayır, bak ne diyeceğim.
- No, you know what?
Bak ne diyeceğim :
You know what?
Pekâlâ, bakın ne diyeceğim?
All right, well, you know what?
Bak ne diyeceğim.
You know what, man?
Bak ne diyeceğim?
You know what?
Bak, ne diyeceğim.
You know what?
- Bak ne diyeceğim...
- You know what,
Adamı kenara çekip şöyle mi diyeceğim :
I can't just pull him aside and say :
Bak ne diyecegim.
I tell you what.
diyeceğim şu ki 17
diyeceğim ki 17
diyecektim 49
diyecek 78
diyecektin 16
diyeceksin 119
diyecekler 55
diyecektim ki 23
diyeceksiniz 34
diyeceğiz 40
diyeceğim ki 17
diyecektim 49
diyecek 78
diyecektin 16
diyeceksin 119
diyecekler 55
diyecektim ki 23
diyeceksiniz 34
diyeceğiz 40