Английские фразы | Русские фразы | Турецкие фразы
Translate.vc / турецкий → английский / [ D ] / Dream

Dream перевод на английский

33,803 параллельный перевод
Hayalimin içinde kola lekeli eşofmanlar hiçbir zaman olmadı.
And my dream doesn't have soda-stained sweatpants in it.
- Caroline hayalini kurduğun tatlı barındaki bilek güreşçi kadınlara bir bak!
- Uh, Caroline, look at all these arm wrestling ladies in your dream dessert bar!
Geçen gece rüyamda seni gördüm.
I had a dream about you the other night.
Seni tanıdığım günler rüya gibi geliyor bana.
The time I knew you feels like a dream.
Bu tarafa bakacak olursanız... Buradaki devasa evin sahibi buraya cebinde 10 dolarla ve kafasında bir hayalle geldi.
Uh, if we look over here- - that humongous house in the distance, the owner, he moved out here with just ten dollars and a dream.
Bunu hayal bile edemem anneciği eğer bana küçücük bir iyilik yaparsan.
Oh, I wouldn't dream of it, Mummy... if you do me one tiny favor.
Bu Nazi pislikleri halletmek için okulu bıraktım. Annemin hayal ettiği gibi değil ama ne yapabilirsin ki?
Yeah, well, dropping out of college to wipe out Nazi corpse-bags wasn't exactly my mother's dream, but what are you gonna do?
- Bu kızın da bir hayali var.
You don't have a home. A girl can dream.
- Dün gece kâbus gördüm.
Well, I had a bad dream last night.
Veya lösemili çocuğu ile ilgilenen aile gördün mü ve onlara umut ve hayallerinden vazgeçmenin nasıl hissettirdiğini sordun mu? Bu yüzden sentetikler 24 saat çalışarak çocuklarının ölüme gidişini biraz daha katlanabilir kılmaz mı?
Or seen a family take care of a kid with leukaemia... and then ask them how it felt to give up every single hope and dream so they could work 24 hours around the clock to make their child's passage into death
Hayalimdeki gezi budur benim!
- Um... - That's my dream vacation!
Bunun rüya elbisem olduğunu düşündüm.
I thought it was my dream dress.
Rüyamı hatırlıyormusun?
You remember my dream?
Sadece bir rüya.
It was a dream.
ve kötü bir rüyada gördün.
And you had a bad dream.
Rüyalar rüyadır.
A dreams is a dream.
Desteğini göstericek. sadece bir rüya.
It showed up on the shore. There's no way that it couldn't have been, you know, just a dream.
maskede gerçektir demek. bu da demekki Deb'in o kız olamaz dediğide gerçek değil.
If my dream was real, that means the mask was real, which means Deb might not be who she says she is.
Belki banada aynısından verdi yani demek ki rüyamı hatırlayamıyorum.
Maybe she gave me the same thing so that I wouldn't remember my dream.
Aslında, düşünüyorum da ve iyi bir rüyanın tam ortasında kafamı patlatan bir şeyle aniden uyanınca hepten çıldırmadan önce, yastığı kafaya koyunca gizlediğim kelimeler, çığlıklarla çıkmaya başlayınca...
Actually, I was thinking. And right in the middle of a good dream, like all at once I wake up from something that keeps knocking at my brain. Before I go insane, I put a pillow to my head.
Öylece yerleştirip seni rüyayla besleyemeyiz.
We can't just embed it and feed you a dream.
Şüphelileri akıllarına bile gelmeyecek şekilde haftalarca takip ettik.
We tracked suspects for weeks in ways they couldn't dream of.
Üzülme ama rüyamda öldün.
No offense, but in my dream you died.
- Burada kalıp hayalini yaşamanı istiyorum.
I want you to stay here and have your dream.
- Senin hayalin ne olacak?
But what about your dream?
Herkes hayallerine kavuşamaz.
Not everybody gets their dream.
Biz sana bir rüya gösteriyoruz, ve sen de buna inanıyorsun.
We show you a dream, but you fall for it.
Martin Luther King'in eşsiz bir hayali vardı.
- Now, Martin Luther King... - Yeah! ... he had one kind of a dream.
- Rüya görmüyorum.
- I don't dream.
Bir rüya gördüm.
I had a dream.
Aynı rüyalardı... ve içinde siz vardınız.
It's the same dream... and you're in it.
Geçen gece parça parça rüya gördüğümden bahsetmiştim.
- I mentioned that I had this dream the other night... Very fragmented.
Sadece bir kabus.
It's just a bad dream.
Bir hayalim var.
I've got a dream.
Bunun olduğu bir rüya gördüm.
I had a dream this would happen.
Önceden... planlamış olduğum bir hayatım vardı.
I had this... whole dream life that I envisioned for myself.
Sanki, tüm planladığım hayatı yemiş gibiyim.
Like, I ate my dream life away.
Hepimiz aynı rüyayı kovalıyoruz.
We are all chasing the same dream.
Gördüğüm zaman görüşürüz
See you when I dream
Sadece rüyamı dans ediyorum.
Just dancing my dream.
Bu sabah bir rüya gördüm.
This morning, I had a dream.
Bunu sadece kendim için hayal etseydim o zaman bu işletmeye "One" denirdi.
If I had this dream only for me, then this business would just be called "One."
Şimdi yeni bir hayal kurma zamanı.
Now, we must unfold a new dream.
Hayatları boyunca sıkıntı çekmiş, kara tuşlarla yaşayan bu insanlara tatlı ve güzel bir hayal veriyorum sadece.
Those with a hard life, people living on the black keys, I just want to give them one sweet, beautiful dream.
Rüya şehir.
It's a dream city.
Buradan başlayarak, Tondo'nun varoş şehri Eko-Manila'nın rüya şehrini garanti ediyoruz.
Starting from here, the slum town of Tondo we guarantee the dream city of eco-Manila.
Gerçekten de bir rüyaya benziyor.
It's really like a dream.
- Rüyanda mı?
- In a dream?
- Rüya değildi.
- It wasn't a dream.
Gerçekleşen bir rüya fakat çok büyük bir rüya...
It's a dream come true, but the bigger dream... and until last week
Geçen gece kabus gördüm.
I had a bad dream last night.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]