Dropped перевод на английский
13,901 параллельный перевод
Yan binadaki zaten zemindeydi, onun için kontrolden geçmemiştir.
The one next door was already in the basement, didn't need to be dropped.
Habersiz haberler, ABD borsa Tarihteki en kötü ticaret günlerinden birine tanık oldu Dow bugün yaklaşık % 20 düştü.
Breaking news, the U.S. stock market witnessed one of its worst trading days in history when the Dow dropped nearly 20 % today.
Bir şey düşürdün.
You dropped something.
Sanırım bir şey düşürdünüz.
I think you dropped something.
Ne düşürdüm?
Dropped what?
Sana anlattığım ölmek üzere olduğu o gece ses azaldı.
And that night I was telling you about, when she almost died, the sound dropped away.
Aslında Henry senin ağzına bir güzel sıçabilirdi.
Henry might as well dropped a pile a shit in your mouth.
Beyzbol'da vuruşumun tam ortasında düştüm.
I dropped right in the middle of my batting swing.
Yani, bilemeyiz çünkü birilerini haklarken üstüne bina düşürdük.
I mean, we won't know because we dropped a building on him while we were kicking ass.
O döndüğünde, iki gün sonrasında, cinayet akşamı, Sen onu tekrar eve bıraktın.
When he returned, two days later, on the evening of the murder, you again dropped him at his home.
- Beni otele kadar bıraktı ve geri dönüp kadına herşeyi anlatmak zorunda kaldım.
- Oh, he dropped me off at the hotel and, uh, had to go back and talk to the woman with the missing kid.
Hey o bok kafalı adam varya... anahtarlarını yere düşürmüş.
Oh, hey, when you tackled that shithead... he dropped his keys.
Abini üniversiteden almayı teklif ederdim ama o zaten kendisi okulu bıraktı.
I'd suggest taking your brother out of college, but he's already dropped out of his own volition.
İkinizi de bu gece bir partiye davet etmek için uğradım.
I just dropped by to invite you both to a party tonight.
Çamurluğu kırptım, önü krom kaplattım ve 5 sanrim aşağı indirdim.
Shaved the fenders, chromed the front and dropped her two inches.
Üniforma kıdemimin düşmesi hiçbir şeyi değiştirmez.
That doesn't change just cos I've dropped a suit size.
Sanırım Devler Ülkesi'nde düşürdüm.
I think I dropped it in giant country.
Devler Ülkesi'nde mi düşürdün?
You dropped it in giant country.
Battaniyeni düşürdün.
You dropped your blanket.
Sadece bana bir iyilik yap ve düşerken iyice ses çıkar.
Just do me a favour when you dropped dead just do it real loud, okay?
Ne zaman Rihanna'nın şarkısını duysak biliyorsun, Kmart'ta hepimiz koptuk.
Like when the Rihanna song comes on, you know how, in Kmart, we all, like, dropped.
Beni bıraktı sadece.
He just dropped me off.
Aniden güzel bir Bulgar perisi çıkagelmiş ve onun hayatını mahvedip ortadan kaybolmuş.
fairy dropped in disrupted his life and disappeared.
Ben onu düşürdüm!
I dropped it!
Bahse girerim birkaç kilo vermişsin, ha?
I bet you dropped a few pounds, huh?
Sen o kelimeyi kullanma hakkını 15 yıl önce çocuğu kucağıma verdiğinde kaybettin. - Hayır, hayır!
No, no, you lost the right to use that word when you dropped him on my lap 15 years ago.
Düşürdün.
You dropped it.
Kapıma bıraktığın o görüntü.
That tape you dropped off at my door.
İlk albümümü çıkardım.
I dropped my first album.
Bize bir gecede 30 tane verdi.
He dropped, like, 30 on us in one night.
Mükemmel yapmışsın.
You dropped in perfect right on that one.
Belki de düşürmüştür.
He might have dropped them.
Düşürdüm.
Oops, dropped it.
Dondurmasını bıraktı.
She dropped her ice cream.
Dondurmayı bıraktın!
You dropped your ice cream!
Teyzem misafir geleceği zaman işi gücü bırakıp Bebek Hanım'ını banyoya sokardı.
My aunt, when she heard a guest was coming, dropped everything and bathed her Baby Miss.
O yüzden davayı bırakıyoruz.
So the case is dropped for good.
İlk ikisini batırdılar
They dropped the first two.
- Neredeyse kafana düşürdüm.
- I almost dropped you on your head.
Lanet topu düşürdün diye Bütün gece somurtacak mısın?
Are you gonna sulk all night long because you dropped the goddamn ball?
O topu nasıl düşürdüğünüz harika oldu diye düşündüm.
I thought it was wonderful how you dropped that ball.
Açılmaya ihtiyacım var.
I need to get dropped off.
Yani bir tekneden düşmüş olabilir.
It could've been dropped off a boat.
Birisi için triyajdan indim.
You? Ah... I just dropped someone off at triage.
Küpem, küpemi düşürdüm.
My earring, I've dropped it.
- Düşerken bir şişe düşürdüm.
- I dropped a bottle when I fell.
Ben onu düşürdüm.
I dropped it.
Mendilinizi düşürdünüz Bay Züppe.
You dropped your mouchoir, Mr Fancy-Pants.
- Hayır, hayır. - Sadece birkaç soya sosunu döktüm.
I actually just dropped a bucket of fake soy sauce.
Bunu düşürdün.
You dropped this.
Seattle'da büyüdüm.
I've been working with congressman McClaren these last five years and in that time unemployment has dropped 2 %. I grew up in Seattle.