Английские фразы | Русские фразы | Турецкие фразы
Translate.vc / турецкий → английский / [ D ] / Duyamadım

Duyamadım перевод на английский

1,386 параллельный перевод
Ne söylediğini duyamadım.
Didn't hear what you said.
- Yüksek sesle konuş, duyamadım.
- Speak up, I can't hear you.
Yüksek sesle konuş anne, duyamadım.
Speak up, Mama, because I can't hear you!
Ne dediğini duyamadım.
I don't believe I heard what you said.
İyi duyamadım, tekrar söyle.
I can't hear it clearly, repeat.
Duyamadım?
What?
Affedersin, seni duyamadım.
Sorry I did not hear
Ama pek bir şey duyamadım.
But I couldn't really hear anything.
Onu iyi duyamadım.
Yes. I... I couldn't hear him very well.
Net olarak duyamadım, ama ne demek bu?
I couldn't hear it clear, but... What does that mean?
- Ne diyorlardı? - Duyamadım. Ama fazla samimi gözüküyorlardı.
- I couldn't hear... but they looked awful cozy.
Jürinin seçilmesi sırasında kalp krizi geçirirken kadının ne söylediğini duyamadım.
I have no idea what the woman said during voir dire.
- Pardon. Duyamadım.
- I'm sorry, I didn't get it.
- Pardon, duyamadım.
- [Speaker] Sorry, I didn't quite hear.
- Pardon, duyamadım.
- I'm sorry, I missed that again.
- Pek iyi duyamadım.
- I didn't quite hear.
Adını duyamadım.
I didn't catch your name.
- Duyamadım!
- I can't hear you!
Affedersin, adını duyamadım.
I'm sorry, I didn't get your name.
- Adınızı duyamadım.
- I'm sorry, I didn't catch your name.
Adını duyamadım.
I didn't get your name.
- Seni duyamadım, nerde dedin?
- I can't hear you, where are you?
Ne deniyormuş duyamadım?
Yeah. What do you call it, dickhead?
Kahrolası birtek şeyi duyamadım.
I can't hear a fucking thing.
- Kahrolası hiçbir şey duyamadım.
- I couldn't hear a fucking thing.
Motorun gürültüsünden duyamadım ki.
I didn't hear because of the machine.
Cevabını duyamadım.
I can't hear your answer
Seni duyamadım. Yere yat!
I don't like your answer Lie face down
Duyamadım.
I couldn't hear.
Seni duyamadım.
I couldn't hear you.
Bir soru duyamadım, efendim.
I didn't hear a question in there, sir.
Ne konuştuğunu duyamadım.
I couldn't hear what she was saying.
- Üzgünüm, duyamadım Aldrige, ya sen?
- Sorry, I didn't hear that, Aldrige. Did you?
- Duyamadım?
- I'm sorry?
Affedersin, duyamadım?
Beg your pardon?
- Özür dilerim, seni duyamadım.
- l'm sorry. I didn't hear a word. - Sorry.
- Duyamadım?
- I couldn't hear that.
Kusura bakma tam duyamadım.
Sorry, I couldn't hear you.
- Hiçbirşey duyamadım.
- I couldn't hear anything.
Tam duyamadım.
I'm sorry, I was drifting off there.
Cecilia! Sonra orada durup bağırdım ama bir ses duyamadım.
I have not seen her in that
Korkarım ki, duyamadığı için tedirgin oluyor.
I'm afraid that he can't hear, and would get agitated.
Seni duyamadım...
I can't schmear you! Shalom!
Nate, çocuğumun duyup duyamadığını anlarım.
Nate, I know whether my child can hear or not, and she can hear.
Bunu gerçekten duyamadın mı?
You can't really hear that?
- Duyamadım, bir daha söyle?
- Come again? - I'm relieving you of duty.
Komada olmamın, onları duyamadığım anlamına gelmediğini fark etmelerini nasıl sağlayabilirim?
How do I get these people to realise that just because I'm in a coma doesn't mean I can't hear them?
Sizi duyamadığımı mı sanıyorsunuz?
You think I can't hear you?
- Duyamadığımı mı sanıyorsunuz?
- You think I can't hear?
Sanırım rahip seni duyamadı.
I don't think the priest heard you.
Leffler beni duyamadığını söylüyor.
Leffler says he can't hear what I'm saying.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]