Duygusal перевод на английский
9,849 параллельный перевод
Şekil A'da duygusal bozukluğa örnek görülüyor duygularını kontrol yeteneğinin eksikliği.
Um, this is... exhibit A for Affective Dysregulation, the inability to regulate feelings.
Duygusal bozukluğa rağmen, seni duygusal çöplük yangını bu açıkça ona karşı hislerinin psikolojik bir kanıtı ve Drew de yakında dönüyor.
Even more Affective Dysregulation, you emotional Dumpster fire. This clearly a psychological marker of your feelings for her, and Drew's coming back soon.
- Düşük duygusal zekanın nedeni belli oldu.
Now that explains the low EQ.
- Düşük duygusal zeka da neymiş?
What the hell is a low EQ?
Duygusal bağ kurduğumuz ve seks yapmaktan ziyade seviştiğimiz zamanlar da vardır illa ki.
There must have been some times where we had an emotional connection and, you know... made love.
Sana duygusal olarak hassas olduğunu söylediğim zamanı hatırlıyor musun?
You remember when I said that she was emotionally fragile?
Büyük bir duygusal değişiklik bağımlılığı tekrar tetikleyebilir.
Any big emotional change, even good, can trigger a relapse.
Aslında Bruno Bettelheim şöyle diyor : Terk edilme, sakatlanma ve ölümle ilgili hikâyeler çocukların sembolik anlamda korkularıyla yüzleşmesine yardımcı olur böylece duygusal olarak gelişip yetişkinliğe daha hazır olurlar.
Actually, according to Bruno Bettelheim, the, uh, stories that involve the darkness of abandonment, injury, and death allow children to grapple with their own fears in remote and symbolic ways that lead to emotional growth
Stefan gerçekleri kapatmış olabilir ama duygusal izleri hala duruyor.
Stefan compelled away the truth, but the emotional scars still linger.
Hiçbir duygusal bağlantım olmayan güzel kadınlarla ruhsuzca seks yapmaya geri dönmeliyim.
I should just go back to having soulless sex with beautiful women I share no emotional connection... ( shouts )
Yanlış neticelerden dolayı derin duygusal travma geçirdim.
I suffered deep emotional trauma due to my wrongful termination.
Yani... Henüz aşırı duygusal sahnelerin zamanı değil mi?
So, it's still not yet time for the melodramatic emotional lines, huh?
Eğer oylarını istiyorsak, onlara hitap etmek zorundayız. Daha fazla ve duygusal bir düzeyde.
If we want their votes, we have to appeal to them on a more... emotional level.
Duygusal düşünmeyi bırakıp mantığınla düşünürsen yanında gelecek kişinin silah taşıyan ve onu kullanmayı bilen biri olması gerektiğini anlarsın.
If you were thinking logically, versus emotionally, the person going with you would be carrying a gun and know how to use it. That's Cabe.
Duygusal düşünüyorlar.
Emotions are running high.
Büyük bir duygusal değişiklik bağımlılığı tekrar tetikleyebilir. Anlamıyorum.
Any big emotional change, even good, can trigger a relapse.
- Duygusal olayı Junior'ın üstünde denedim.
Yeah, I tried that emotion stuff with Junior.
Duygusal anlamda söylemiyorum.
And I don't mean in some romantic sense,
Connor, ciddi duygusal sorunları olan eğitimli bir nişancı.
Connor is a trained sniper with serious emotional problems.
- Duygusal bir yoğunluk yaşıyor musun?
Are your senses heightened?
Sadece ona sorduğum soru tipleriyle değil... ayrıca onunla olan duygusal ilişkimle de.
You know, not just in terms of the kinds of questions I ask him, but in terms of my emotional connection to him.
- Danato duygusal anlamda çok bağlanmaya başladı.
Danato... started to become too attached emotionally.
Çok duygusal bir hikayeydi!
It is a very emotional story
Duygusal davranarak bunu sakladığımı kabul ediyorum.
I'll admit I kept it out of sentiment.
Lütfen telefonunu takibe alırken biraz duygusal gerçeklerden kaçış alabilir miyim?
Can I please have a little emotional escapism while we trace his phone?
Davranışım duygusal ve faydasızdı ayrıca mantıklı olsaydım, o zaman beni daha çocukken anlayan birinin beni asla isteyerek incitmeyeceğini de bilirdim.
I was, uh... emotional, and, uh, ineffective, and if I'd been logical, then I'd, uh... I'd have realized the man who knew me when I was younger would never hurt me on purpose.
Anna, hiçbir kadın senin kadar duygusal sıkıntıdan geçmemiştir.
Anna, no woman living has been put through more of an emotional wringer than you.
Bu, ailemiz için çok duygusal bir an.
This is a very emotional moment for our family.
Yani hâlâ duygusal ve sosyal işaretleri idrak etmekte sorunlar çekiyorum ama sanırım bu işte iyileşiyorum.
I mean, I still have trouble comprehending emotional and social cues, but I... I think I'm getting better at it.
Geçmiş duygusal ve fiziksel travmayı tekrar yaşıyorsunuz.
You're re-experiencing post emotional and physical trauma.
Eh, ben şu anda tamamen duygusal olduğumuzu düşünüyorum.
Well, I think we're all emotional right now.
Ona duygusal olarak bağlı.
You've connected to him emotionally.
- Fazla duygusal olmadı mı dersin?
That's a little melodramatic, don't you think?
Ordu, asker ailelerinin daha fazla kederlenmemesi için genellikle kendi kayıtlarından onlara ait alyans gibi duygusal öğelerin yerini alacak eşyalar yaptırır.
The Army, in an effort to spare military families any more heartache, will often replace sentimental items such as wedding rings from their records.
Duygusal bir zamana denk geldi.
It's an emotional time.
Elbette işe katkı sağlayan bir karar değil ve Cora bizim üzerimizde duygusal şantaj kullanıyordu.
Of course, it's not a business-like decision and Cora has been using some emotional blackmail on us.
Fikir, boşlanan kişisel tarihimizin parçası olarak duygusal envanterimizde bizimle kalanların geçmişimizde çok travmatik olmasından kaynaklanan kesin olaylardır.
The idea is that certain events from our past are so traumatic That they remain with us in our emotional inventory, Part of our personal history that won't let go.
En kötüsü rastgele bu kadını gördün, hayatının en duygusal gününde.
You saw this random woman On the worst, most emotional day of your life,
Yani şimdi, ne zaman bir tür duygusal sıkıntıya girersem neredeyse ölüyorum gibiysem bana geri gelir.
So now, whenever you're going through Any kind of emotional stress, like nearly dying, It comes back to you.
- Doğru... - Duygusal döküntülerini, gerçek çöplerini.
- Emotional junk, actual junk.
Şimdi, çocuklar seksin duygusal açıdan karmaşık olduğunu öğrendi, yani iyi bir dersti, ama güven bana...
Now, the kids did learn that sex is emotionally complicated, so it was a good class, but trust me...
Duygusal gelişimi çalışmalarının arkasında kalmıştır. O yüzden gençlerle kolay bağ kurabilir.
His emotional growth took a backseat to his studies, so he relates to youth.
Duygusal olduğunu düşünmezdim.
I never took you for sentimental type.
Burası, duygusal bir kara delik gibi ve koşucular olmasa, evet isimleri var "insanlar" denmiyor seni koca şapşal arabamı alıp hepinizden son hızda uzaklaşırdım!
This place is an emotional black hole, and if it wasn't for the runners... yes, they have a name, they're not just "the people," you giant doofus... I would be driving as fast as I could away from you all!
- Büyük anne lütfen duygusal betimlemeler yapma şimdi bana.
- Oh, Granny please don't lecture me on sentimental virtues.
İşleri halledebiliyorum ama duygusal konularda biraz zorluk çekiyorum.
I can get things done, but... the emotional stuff, I'm just having a hard time figuring that out.
Seksin aldatma sayılmayacağını düşünen insanlar vardır. Bir de duygusal ilişkilerin aldatma sayılmayacağını düşünen insanlar vardır.
Okay, there are people who think that sex isn't cheating, there are people out there who think that an emotional affair isn't cheating.
Karanlığa bakmaktan çekiniyorsun, duygusal gerçeklerden.
You refuse to look at the dark, emotional truth.
Duygusal bağ kurmadan ilişkiye girmelisin.
Hookups without emotional investment.
Bu kadar duygusal olma.
Don't be so melodramatic.
Bu kadar duygusal olduğu için kusura bakmayın.
I'm sorry for getting so emotional.