Duymuştum перевод на английский
6,588 параллельный перевод
Boğulan ruhlarla ilgili yapılacak bir şey duymuştum veya şans ya da para ile... Hangisi olduğunu unuttum.
Well, I heard it had something to do with the souls of the drowned or with luck or money ;
- Hercules'i daha önce duymuştum.
I have heard of Hercules before.
- Onun yarı tanrı olduğunu duymuştum.
I have heard that he is half god.
Hasta olduğunu duymuştum ama bu kadar kötü olmanı beklemiyordum.
I heard you were sick, but, uh, I didn't expect it to be this bad.
Ben de Joe'dan şüphe duymuştum.
I've doubted Joe, too.
Senin cesur prensin hakkında bir sürü hikaye duymuştum.
You know, I'd heard so many stories about your courageous prince. I just...
On yıl önce boşandığından beri ailesinden ayrı yaşadığını duymuştum.
I heard he has a family that lives separately since he got divorced over a decade ago.
Bir yerde duymuştum.
I heard that someplace.
Muhteşem ve korkunç Kötü Kraliçe hakkında bir sürü hikaye duymuştum. Ama buradan bakınca "Kötü" lakabı biraz abartı gibi duruyor.
You know, I've heard many stories about the great and terrible Evil Queen, but from this angle, the "evil" moniker seems somewhat of an overstatement.
- Duymuştum. - Evet.
- I've heard.
O gecede bu cümleyi duymuştum.
Lordy, this is the line from that night
Ve bundan dolayı onunla gurur duymuştum.
I took pride in my father have communists exterminated.
Bunu duymuştum.
I've heard this one
Savaşın zirvede olduğu zamanlarda duymuştum, İngiliz askerler Sleepy Hollow'a yerleştirildiği zaman, gizemli bir adam bütün birliği güzel bir müzikle cezbetmişti, büyüleyici bir müzikle.
I once heard, during the height of the war, when British soldiers were quartered at Sleepy Hollow, a mysterious man lured an entire garrison out of doors with beautiful, entrancing music.
- Bir haftadır burada olduğunu duymuştum.
- Hear you've been back almost a week.
Hey, hikayeleri duymuştum.
Hey, I've heard stories!
Bu taraflarda saklandığınızı duymuştum.
I'd heard that you were hiding in these parts.
Şef Gook'un bu meseleyi görüşmek için hastane müdürünün odasına çıktığını duymuştum.
Chief Gook was on his way to meet with the hospital director because of it.
Beyoncé'un da hiç balo teklifi almadığını duymuştum.
- [Sighs] You know, I heard that Beyoncé never got asked to her prom.
Bunları daha önce de duymuştum.
I've heard about things like this.
Bir şey duymuştum.
I've heard something about it.
Çok gurur duymuştum bununla, biliyor musun?
I was so proud of that, you know?
Birkaç ay önce babamdan duymuştum ama gerçekleşeceğini öğrenmem sürpriz oldu.
That, I heard about a few months ago from dad, but I'm surprised to find out it's actually happening.
Bak, Julia'yla mihraba doğru yürüdüğümde ve onu sana teslim ettiğimde çok gurur duymuştum, çok emindim..... hala da onu teslim ettiğim adam hakkında öyle düşünüyorum.
Look, when... I walked Julia down the aisle, I gave her to you, and I was so proud, and I was so sure, and still am, of the man that I gave her to.
Burada 300 Kraliçenin yaşadığını duymuştum.
I heard, once there were 300 queens living here.
Bir keresinde annesinin Dr. Entwiste'ye'kendisini becermesini'söylediğini duymuştum.
I once heard her mother tell Dr Entwistle to go and eff himself.
Bir keresinde üç metre olduğunu duymuştum
I once heard that she's 10 feet tall
Dokunaklı olduğunu duymuştum.
I heard you were touchy.
Fabrikayı kendi başına yönettiğini duymuştum.
I heard he ran the factory floor himself.
Şey yapması gerektiğini duymuştum -
I HEAR IT'S SUPPOSED TO BE- -
Esther'in çok hoş bir kadın olduğunu duymuştum.
I heard Esther was a really cool lady.
Seni duymuştum.
I've heard of you.
Seni de duymuştum.
I've heard of you too.
- Taş diye bir şey duymuştum.
I've heard of rocks.
"Bunu duymuştum." Evet, duydun.
"I heard about that." Yes, you did.
Adını duymuştum.
I've heard of the guy.
Haberlerde duymuştum.
I heard about it on the news.
Bu davaları duymuştum.
I've heard about these cases.
Adını duymuştum.
I've heard the name.
O olduğunu doğrulayamam ama bir kız bebek hakkında bir hikâye duymuştum.
I can't confirm it's her, but I did hear a story about a baby girl.
Hakkında harika şeyler duymuştum.
I've heard great things.
Daha önce oraya hiç gitmedim ama harika bir yer olduğunu duymuştum.
I've never been, but I hear that Atlanta is great.
Lemon Breeland. Evet, hakkınızda bazı şeyler duymuştum.
Lemon Breeland.
- Kitap yazdığını duymuştum.
Hey, I heard you wrote a book.
Kolej için anakaraya gittiğini duymuştum.
I heard she went to college on the mainland.
Binbaşı, şehir dışında olduğunuzu duymuştum.
Commander, I was told that you were out of town.
Sörfe başladığımda adını duymuştum.
I remember his name when I was coming up as a surfer.
Sanırım duymuştum.
I think I've heard of him.
Başka dispanserlere de girmeye çalışan çocukları duymuştum.
But I've heard of kids trying to get in other dispensaries, too.
- Bunu duymuştum.
- I heard about that.
Bir keresinde konferans baglantisinda öksürdügünü duymustum.
I think I heard him cough one time on a conference call.