Döver перевод на английский
840 параллельный перевод
Karınızı sık sık döver misiniz?
You beat your wife often?
Eğer ki beni, başka bir şey olmaya çalışırken yakalarsan döver misin?
If you ever catch me trying to be anything else, will you beat me?
Her zaman söylerim "kızını dövmeyen dizini döver."
I always say, "Spare the rod and you spoil the child."
Bayan Watling'e gidersem, annem beni mısır sapıyla çok fena döver.
Ma would wear me out with a cornstalk if I was to go into Mrs. Watling's.
Hepsini döver, o ağacın altına yığarım.
I'll fight'em or wrestle'em one at a time and pile'em up under the tree.
Yoksa Kittredge döver mi?
Or would Kittredge spank?
Döver miydi?
Did he beat you?
Yarın akşam bir işin yoksa, beni tekrar döver misin?
If you're not busy tomorrow night, could you beat me up again?
- Bulaşıkçı kadın küçük köpeğini döver.
- The scullery maid beats her little dog.
Bulaşıkçı kadın küçük köpeğini döver çünkü aşçı ona kötü davranmaktadır.
You see, the scullery maid beats her little dog... because the cook is perfectly beastly to her.
Kızını dövmeyen dizini döver.
Spare the rod... - You never did -... and spoil the child
Tanıdığım diğer adamları beni döver ve kapı dışarı ederdi.
All the other men I've known would beat me up and kick me out.
Kim kimi döver bilemem ama tek bir şeyi biliyorum.
I don't know if I can lick you but I'll tell you one thing I do know.
Havanda su döver gibi.
It's like beating against thin air.
# Demirhanesine kılıç dövmez hiç Ama tırpan ve orak döver
No sword does he forge, but scythe and sickle,
# Demirhanesinde tarım aletleri döver # #
He forges tools of peace... Teacher!
Sık sık yaşlı insanları döver misin?
- You often hit old men?
Bir esir kaçtı diye, Simon her bir esiri döver.
Because one slave has run away, Simon beating ev'ry slave.
Müziği kesersem, korkarım Bayan Feeney bu sefer beni döver.
I'm afraid if I stop the music, Mrs. Feeney'll hit me with something.
Bay Tavernier görse, döver seni.
He'll give you a beating!
Kardeşim beni fena döver!
My brother'd beat me to a pulp!
Ama eğer yaramazlık ve tembellik edersen... mutfakta karafatmalar arasında uyursun... ve Bayan Pearce seni süpürgeyle döver.
But if you are naughty and idle you'll sleep in the kitchen amongst the black beetles and be walloped by Mrs. Pearce with a broomstick.
Denizcilerce demir döver gibi oluşturulmuş bir kent.
Created, forged, peopled by sailors.
- Dover'a giden araba kaçta kalkıyor?
- When does the coach leave for Dover?
Bu gece bir araba seni Dover'e götürecek.
Tonight a car will take you to Dover.
- Şu an Dover'ın üzerinden geçiyoruz.
We're passing over Dover now.
Londra'dan Dover'a ve denizi aşıp Fransa'ya. Ve sonra dağları aşıp İtalya'ya, - Floransa, Roma ve Madrid'e...
From London to Dover and across the sea to France... and then over the mountains and down to Italy... and to Florence and Rome and Madrid...
Bakın, henüz Dover'e gelmedik, öyle değil mi?
I say, were not at Dover yet are we?
Dover'a 15 dakika kaldı.
Dover in fifteen minutes. Dover in fifteen minutes.
Dover'a 15 dakika kaldı.
Dover in fifteen minutes.
Dover'e giriyor olmalıyız.
We must be getting into Dover.
İşbirlikçisi Matmazel Naomi Drake Austin'den Dover'e giden gemide o inciyle ancak kıl payı kaçamadı
Just a bare chance that his accomplice Miss Naomi Drake might not get away with that pearl on the boat from Austin to Dover.
Binghamton, Alford, Dover ve Hoboken, hepsi trene.
Stanton, Alford, Dover and Hoboken. All aboard!
Dover-Calais.
Dover - Calais.
Dover Uçurumlarını gördük Ama rahatlıkla diyebiliriz ki
" We've seen the sphinx And seen the Cliffs of Dover
- Dover!
Dover!
Dover!
Dover!
Çocuğun, Dover'daki manastıra götürülmesine eşlik edeceksin.
You will see that the child is transported to the abbey in Dover.
Güzel.
If I remember correctly, the boat train for Dover... leaves London Bridge station at 8 : 45 tonight. Good.
Dover pençesi, belki.
Dover sole, perhaps.
Gemi 30 dakika içerisinde Dover limanına yanaşmış olacak.
The ship will berth at Dover in 30 minutes.
Londra'dan Dover'a, sonra kanalı geçerek Calais'e.
London to Dover, then across the Channel to Calais.
New Dover'daki bir otelde garsonmuş.
She was a waitress in a hotel in New Dover.
Özür dilerim kaptan ama bu gece Dover'e gidiyorsunuz.
Sorry, you must sail for Dover tonight.
Dover'e gidiyoruz.
We proceed to Dover.
Bu, Dover'deki Tümamiral, efendim.
- This is Vice Admiral Dover, sir.
Sonra da balıkçıya gidip güzel bir balık ve biraz karides alacağız.
And then we go to the fishmonger's, I think, for a nice dover sole and a pint of prawns.
Atın adı Dover.
His name is Dover.
Hadi Dover.
Come on, Dover.
Hadi Dover!
Come on, Dover!
Sonra şampanya ve tere yağında hafifçe sote edilmiş dil balığı.
To follow, a touch of Dover sole sautéed lightly in champagne and butter.