Dız перевод на английский
61,563 параллельный перевод
Öyle düşünüyoruz, Ama biraz daha zamanımız olsa daha iyi hissederdim.
We think so, but I'd feel better if we had a little more time.
Nasıl yaptınız?
How'd you do it?
Not almak için kalem kâğıdınız var mı?
Do you have a paper and pencil to take notes?
Aslında zamanımız olsa çok daha fazla çalışacak ve biz de zengin olacağız.
Honestly, if we made time and a half for all the hours he works overtime we'd be rich.
Evinin dışına bir füze yollamışız?
Hellfire strike outside his house, right?
Ben sadece hepsini yere yakmanızı rica ediyorum.
I'd simply ask that you burn it all to the ground.
Bu ittifakı onarmak için yardımınızı isterim, Hem erkek hem de kadınlarla burada Ve adadaki başka yerlerde.
I'd ask your help in mending this alliance, both with the men and women here and those elsewhere on the island.
Billy, oraya çıkabilirim Ve gökyüzünün kırmızı olduğunu söyle... Ve bana inanırlardı.
Billy, I could walk out there and tell them the sky is red... and they'd believe me.
Onlara adadan atmak için burada olacağımızı söyledim.
Told them we'd be here to get them off the island.
Onların yanında bulunacaksanız, Bir hayvan gibi bağlanmamalıdır.
If you're going to be found by them, it shouldn't be tied up like an animal.
Nasıl bir direnişle karşılaşacağımızı anlamaya çalışıyoruz.
Trying to agree on what kind of resistance we'd likely face.
Yaşadığımız onca şeyin ardından yapmazdı bunları.
Not her. Not after everything we'd been through.
Yalnız kalmak istiyorum.
I'd like a moment alone.
Yaptıklarına rağmen seni koruyacağımızı söylediğinde ona itaat ettim.
Obeyed when she said we'd protect you despite what you'd done.
Konuşmamızın izini sürüp sürmeyeceklerinden emin değildim.
I wasn't sure if they'd try to trace me to our conversation.
Gerçek güzellik, o savunmasız anda saklıdır.
True beauty is in that moment of vulnerability.
Sizin olacağınızı ummuştum.
I was hoping it'd be you.
Yani muhteşem kız arkadaşın dışında mı?
You mean besides your amazing girlfriend?
Olağan dışı görünen bir paket ya da kişiyle karşılaşırsanız lütfen bize bildirin.
Whether it's a package or a person that seems out of place, we'd love you to let us know.
Artık beni tanıdığınızı sanmıştım.
And I thought you knew me.
Belki bu akşam dışarı çıkmalıyız.
Maybe we should go out tonight.
Sen ve Müfettiş Thursday'in kızı dışındaki herkesle.
All bar you and Inspector Thursday's daughter. The bank couldn't tell me when she'll be in.
Bu araştırma hakkında hiçbir detay bu duvarların dışına çıkmamalıdır. Evde aileden birine bile hatta iş dışında kendi kendize konuşmamalısınız.
It's imperative that no detail of this investigation be divulged beyond these walls, either at home with one's family or amongst yourselves while off-duty.
Çantasız dışarı çıkmasını anlayamadım.
Her coat is here. I can't see her going far without a handbag.
Tek bildiğim mekikte şarbon taşıdığımız.
For all I know, we're carrying Anthrax on board.
O zaman onu dışarıda tutmak zorundayız.
Alright then. We have to keep him out there.
Ne yaptınız bakalım?
Hey! How'd you guys get on?
- Evet, biraz daha kutuya ihtiyacımız var.
D'you need her? Yeah, we need some more boxes.
Kiraz kırmızıdır.
Rouge. The cherry is red.
Çok isterdim ama iş yerinden bir kızın grubunu dinlemeye gideceğim.
- Oh, I'd love to, but I'm gonna go see a girl from work's band play.
Yapma, sezon dışında golf oynadığınızı herkes biliyor.
Come on, everybody knows you play golf together in the off-season.
Yani Dr. Addy'i tanıdığınızdan bahsetmeyi unutmanız ilginç değil mi?
So you don't think that it's strange that you failed to mention that you knew Dr. Addy?
Benim arabayla gidip içeri zorla gireriz, senin anahtarlarını alıp dışarı çıkarız.
I'll drive you, we'll break in, we'll get your keys, and then we'll get out of there.
Eğer hayatımı kurtarıp Koca Z'yi Anma'yı kazanmamı sağlamasaydın burada olamazdım.
If you hadn't saved my life and let me win the Big Z Memorial I'd never be where I am today.
Hang 5 adına, bize katılmandan onur duyarız.
On behalf of the Hang 5, we'd be honored to have you join us.
- Yine de dışarı çıkmalıyız. - Randy?
I know, but we should get out of here.
Kız belki fikrini değiştirirdi?
She'd be allowed to change her mind?
Şey, eee... bir süre iletişim kurmamalıyız.
So we, erm... We'd better not be in touch for a while.
Öyle dediyse de, bana detayları sunmanız gerekir.
And if he'd told you we were, I think you'd be confronting me with details.
Geçtiğimiz yılın Kasım ayı, Yvonne Carmichael ona tecavüze uğradığını söylediğinde, o zaman meslektaşınız Mark Costley'nin davranışlarında değişim gözlemlediniz mi?
In November of the previous year, when Yvonne Carmichael told him she'd been raped, did you observe any change in your colleague Mark Costley's behaviour at that time?
Dışarıda gördüm sizi, kesin takımdasınız siz.
Come on. I've seen you guys out there, you guys are gonna kill it.
Eğer onsuz yapmaya çalıştığımız şeyleri bilseydi bizi öldürürdü.
If he knew all the things that we were trying to do without him, he'd, he'd kill us.
Sen, zıt düşmek isteyeceğim son adamsın.
You are the last man I'd run afoul of. Okay?
O zaman kurtulmamız gereken bir ceset olurdu.
Then we'd have a body to deal with.
Dışarı çıktığımız sürece sorun yok.
As long as we walk out of it.
Evet, kız kardeşime bu gece onunla takılacağıma söz verdim. Yani...
Yeah, I promised my little sister I'd hang out with her tonight, so...
Kız kardeşine merhaba demek isterim.
I'd love to say hi to your sister.
Sen ve Şef her iş konuştuğunuzda beni odadan çıkarttınız.
You'd send me out of the room when you and chief were talking business.
Kimse bizi göremezse bütün gün odanın içinde koşacağımızı biliyorlar.
They know we'd jog around the room all day if nobody could see us.
Günde iki kez burada "Dırdır ve Zırlama" için toplanırız.
We meet here twice a day for "Bitch and Bawl."
Çünkü belli bir orandan fazla iltihap olursa süt yerine iltihap satarsınız insanlar itiraz edebilir.
Because you wouldn't want too much pus and then it'd be like pure pus, people might object.