Ead перевод на английский
74 параллельный перевод
Temiz bir sopa çekilse de yeterdi. Dayağı bile İngilizlerin elinden alıyorlar.
A good, clean, honest whack over the'ead with a brick is one thing....... something British about that.
Amuda kalksan gene yapabilirsin.
WHY, YOU CAN DO THAT STANDING ON YOUR H EAD.
Başına dikkat et.
Mind your'ead.
" Hele bi de başını koysa kucağıma biri
" Someone's'ead resting'on my knee
"'Benim bütün istediğim'Enry'lggins'in kellesi'
"'But all I want is'Enry'Iggins''ead
İki adam ve hayvanlar.
T w o men, I ead i n g an i mal s.
Uçan kuşların sesini duyuyor musun?
You h ear th e fl ock of bird s flyin g overh ead?
Sofranın başında altın bir tahtta oturan biri.
Seated in a g ol d en ch air, th e h ead of his own tabl e.
Zaten zenginim.
I al r ead y h ave a f ortu n e.
Dirisi 10.000 dolar, ölüsü 5000 dolar.
$ 1 0,000 alive. $ 5000 d ead.
Okumamalıyım.
I'm not allowed to r ead.
Sana ben okuyayım mı?
Shall I r ead to you?
Ben kendimde okuyabilirim, yani.
I can r ead pr etty well myself, you know.
Yer saldırısının lideri o.
He'ead the ground assaut.
Diana'nın gemisine saldırının lideri benim.
'Ead the raid on Diana's ship.
- Tam kafama...
- On me'ead.
Bu çantada yılanım var, eğer uzamazsan, bunu kafana atarım
I have a viper in this bag, and I'll tip it out over your'ead if you don't hoof it!
Kafa dinlemediği için ellere konuş.
Speak to the'and cos the'ead ain't listening.
Oh, başım!
Oh, my'ead!
Durza beni Gil'ead'da esir tutuyor.
Durza holds me prisoner at Gil'ead.
Gil'ead karşı yönde.
Gil'ead's in the opposite direction.
Şanslısın ki seni vurmak zorunda kalmadım.
You're lucky I didn't hit you over the'ead.
Bunu elimizden kaçırsaydık diğerlerine yol gösterir, tüm planımızı mahvedebilirdi.
A slip ike that cou d ead them to us and ruin the who e p an!
İntikam alacağını falan düşünmeyin. Sizi doğru yoldan saptıracak.
Hear not the voice of revenge for it wil ead you a stray
- Hadi gel Baby, bırak onu.
- Come'ead, Baby, leave him.
Hadi gel.
Come'ead.
Hadi gelsenize!
Fucking come'ead!
Hadi gelsenize!
Come on, then! Fucking come'ead!
Şimdi gelin!
Come'ead!
Devam.
Go'ead.
Siz ikiniz!
Come'ead, youse two!
Hadisenize!
Come'ead!
Hadi dostum!
Go'ead, lad!
Hadi gel.
Come'ead, then.
Hadi Carty!
Come'ead, Carty.
Eee devam et dostum. Hiç başaramadın mı?
So go'ead, you never even got it in, no?
Çabuk gelsenize!
Fucking come'ead!
Anlat bakalım.
Go'ead.
Hadi Robbie!
Come'ead, Robbie!
Hadi beyler.
Come'ead, lads.
Hadi El!
Come'ead, EI.
Bunu giyersem enseye tokadı yerim.
I'll get my'ead kicked in for wearing that.
- Evet, delikanlı çocuktur.
- Yeah, he's a good'ead.
.. yasadigin ve gecimini sagladigin ülkeye sadik kalmani emrediyor.
.. to the country where you stay and where you earn your br ead and butter.
- Hadi ama.
- Come'ead.
Sadece bir kafanın arkasıdır.
Just the back of an'ead.
- Bir kaç yaşayan ölü daha.
- M ore I ivi ng d ead.
- Enerji ve hava dümeni?
- EAD?
Çükkafalı!
Knob'ead!
Temiz.
- We're clear.ead.
Hayatımın hikayesi bu
Words do me'ead in.