Eager перевод на английский
2,353 параллельный перевод
Kişisel bir çatışma olduğu belli olan bir konuda yasal bir karar vermeye hevesli olmasam da bunu halletmenin tek yolu bu gibi görünüyor.
And while I'm not eager to make a legal ruling in what is clearly so intensely personal a conflict, apparently that is the only way to settle this?
Beyler, Stanton'a zarar vermek isteyebilecek herhangi bir işçi ile görüşmek istiyoruz.
Get off! Gentlemen, we are eager to speak with any workers who may have wished Mr Stanton harm.
Dinle, bu sabahki konuşmamızdan dolayı iyi hissettiğimi söylemek isterim. Konuştuklarımız hakkında ne düşündüğünü duymak için de... sabırsızlanıyorum.
Look, I just wanna say that I feel good about our talk this morning and I'm very eager to hear what you're thinking about about what we talked about.
Türkiye'nin imzası önemli olduğundan Bay Napier'a, onu konferans başlayana kadar mutlu tutması görevi verilmiş ve İngiliz avcılığına meraklıymış.
- I'm too busy living a life. Since Turkey's signature is vital, Mr Napier's been given the job of keeping him happy until the conference begins. And he's eager to try an English hunt.
Geldiğimden beri bölgenin hayvanlarını ve bitki örtüsünü incelemek istiyordum.
Since we arrived, I've been eager to survey the indigenous flora and fauna.
Senin sevdiğim yanın da bu, Alda. Açıksın, etkilisin ve söyleneni yapmaya meyillisin.
That's what I like about you, Alda- - clean, efficient and eager to please.
Çünkü onu mutlu etmem için onun önemsediği ordu, spor gibi konularla ilgilenmemi istiyordu.
Cos here I am, a big lad, eager to please, wanting to care about the things he cared about - army, sports.
Bize yeni katılanlar ilk cinayetlerini gerçekleştirmek için sabırsızlanıyorlar.
Our newbies are eager to make their first kill.
Kendisi dövüşmeye çok hevesliydi.
He was just eager to fight.
Bir milyon takipçi, her sözüme itaat eden zombi ordusuna dönüşecek.
The million followers will become an army of zombies eager to obey my every command!
ve Şef Ramsay Benjamin ve Salvatore'un son aperatiflerini göndermek için istekli.
and Chef Ramsay is eager to send out Benjamin and Salvatore's final appetizers.
John'ı görmek için sabırsızlanıyorlar.
They're eager to see John.
Pozitif olduk. Heyecanlıydı, umutluydu, istekliydi.
She was excited, she was hopeful, she was eager,
- Bay Tesla delikler sayesinde gelen enerjinin dağılacağını hem de görmemize olanak sağlayacağına inanıyor.
Sir, Mr Tesla believes that these holes will scatter the incoming energy yet still allow us to see through. Your constable has been an eager student.
Adamı geri aradığında, bilgi edinmeye meraklı görünmemen çok önemli.
It's important you don't seem overly eager for information when you call him back.
İlk gün martinileri yüz yıllık bir gelenektir ve memnun etmeye istekli üniversiteli erkekler de öyle.
Inaugural martinis are a hundred-year-old tradition, and so are the eager-to-please college boys.
Sabahtan bile toplanma için oldukça isteklisin.
So you seem pretty eager to get together this morning.
" colümbia öğrencilerini bıraktı?
" eager to learn about the psychology of business?
Eğer görsel ikizin yaşadığı sözü duyulursa seni ona götürmek için vampirler sıraya girerler.
If word gets out that the doppelganger exists, There'll be a line of vampires eager to take you to him,
Görev aşkıyla yanıp tutuşana sor sen.
Ask eager beaver.
Ve öğrenmeye isteklli cumhuriyetçi, parlak zekalı gençlerin sizin derslerinizi dinlemek ve sizinle konuşmak - için kafeye geleceklerini...
And perhaps when some of these eager young minds meet a brilliant republican role model and listen to her lectures and talk to her at the coffee shop...
Nedeni sesin yağmur gibi çıkması mı yoksa bütün o hevesli aletlerin birlikte çalışması mı bilmiyorum.
I don't know if it's because it sounds like rain, or it's just the sight of all those eager Johnsons working together- -
Çok hevesli ya da çok ilgisiz olamazsınız.
You can't be too eager or too reluctant.
Joel, Crosby ile konuşuyordum da Sycamore'daki aile topluluğumuza katılmaya hevesli...
Joel, I've just been talking to Crosby, and he is eager to get involved with our parent community here at Sycamore...
Sizi bekleyen bir sürü faili meçhul olayımız ve adli tıp uzmanlığınızı paylaşmanız için can atan öğrenciler var.
Uh, we have a stack of old cold cases waiting for you, and a class of eager students hoping you will share your forensic expertise with them.
C-Bucs'ın tekrar kazanmasını izlemek için çok hevesliler, Steve.
They're just so eager to see their C-Bucs win again, Steve.
Bu yüzden beşinci dublör olacak Barney'in dublörünü bulmaya çok hevesliydik.
And so we were all eager to find The Fifth Doppelganger : Barney's.
- Ateşli Cleaver!
Eager beaver Cleaver.
- Lily, neden bu arkadaşlığı mahvetmeye bu kadar heveslisin?
Lily, why are you so eager to ruin this friendship?
Neal dün New York Salonu'nda biraz araştırma yaptı ve Donovan'ın neden Katherine'in parasını almaya çok hevesli olduğunu öğrendi.
Neal did a little digging in the New York Room. Found out why Donovan was eager to shake down Catherine.
O da konuşmaya pek hevesli değildi.
He wasn't that eager to chat.
Hesap verdiğim üstlerim ve başkaları sonuca varmak için çok arzulu insanlar.
People I answer to, upstairs and elsewhere, are, uh... eager for resolution.
Ölmek için çok mu isteklisin?
So eager to die?
Kahraman olmak için çok mu isteklisiniz?
Still so eager to be heroes?
İstekli bir çalışan olup burada kalmayı istemem mi gerekiyor şu anda?
Am I supposed to be the eager new employee and offer to stay, too?
- Londra Kulesi, kraliyet odaları ve Kraliçe Jane seninle tanışmak için sabırsızlanıyor.
'Tis the Tower of London, the royal chambers. And Queen Jane is eager to meet you.
Lucy seninle tanışmak için can atıyor.
Lucy's very eager to meet you, so...
Çabuk öğrenir, ayrıca çalışmak için sabırsızlanıyor.
She's a quick study, and she's eager to work.
Efendim. Durmadan kek atma gösterisi yapmaya çok hevesliyim.
Creator, I am eager to commence the creation and propulsion of pies forever.
Her dediklerini yapar olduk.
We've turned into their eager little brother
Kızıllara kalsa, Eskimolara dünyanın yönetimini de verirler.
The Reds are eager to give the Eskimos all the home rule in the world.
Vücut sıvısının basıncını değiştirerek bu erkeğin bacakları, daha büyük kaslara gerek kalmadan inanılmaz enerji üretebilir.
And the snake moves along, too. Like the monkeys and the snake, even the sun seems eager to move on.
Hevesliysen, gidip bize başka bir vaka bulabilirsin.
If you're eager, you can go find us a new case.
Ya hevesli ya da iğnelemeden anlamıyor.
I guess she's eager or has a blind spot for sarcasm.
- Dr. Damon Tyler'ı evlat edinmek için, - istekli normal bir aile bulmuş.
Dr. Damon has found a heterosexual couple who are eager to adopt Tyler.
Tüm Camelot bir zafer bekliyor Arthur.
All of Camelot is eager for a victory today, Arthur.
Pete, Ben bu hamileliği sonlandırmaya çok hevesli değilim
Pete, I am not eager to terminate her pregnancy,
Üniversite öğrencileri kolayca etkilenen ve bir ortama girip kendilerini bulmaya çalışan kişilerdir.
College students are impressionable kids eager to fit in and find their place in the world.
Çünkü annenin, özellikle denememizi istediği kampa özel yemek tarifleri var.
Because... Your mother has camping recipes that she really is eager for us to try.
Pearson da baskın bir kişiliğe sahip.
He's eager to fit in and quick to follow. And Pearson's definitely got the dominant traits.
Çok hevesli gibisin.
You look really eager.