Eden перевод на английский
35,853 параллельный перевод
Düzenbaz biri olmadığını biliyorum yani mantıken... yalan söyledin öyleyse seni rahatsız eden bir şey var ve bu da beni rahatsız eder.
Only-only'cause I know you're not a deceitful person, so, logically... you lied, then something's bothering you and... that bothers me.
Valhalla'ya gitmeyi hak eden biri varsa o da sensin.
If anyone deserves to go to Valhalla, it's you.
Sadece arkadaşına yardım eden biriyim.
I'm just a guy helping out a friend.
Bu beni deli eden düşük seviyeli bir gizemdi.
That is a low-level mystery that is driving me insane.
Sonra aklına insanları birbirlerine bekar kalmaları için yardım eden bir grup kurma fikri geldi.
And that's when he got the idea to bring people together to help each other stay single.
Evet, ve bu yıl Bay Wilman... - kendisi hayatlarımızı kontrol eden şişman adam olur -... üçümüzün gidip katılmasını istedi.
Yes, and this year, Mr Wilman, who is the Fat Man who controls our lives, decided that us three should go and take part.
9 milyonu hak eden bir işmiş gibi göstermesi lazım.
He had to make it look like nine million quid's worth.
Evet. Şimdi çok ünlü birinin genel yetenek, koordinasyon ve gözlem yeteneklerini test eden yarışmamızda şansını deneme vakti.
Yes, it's time for a top celebrity to try their hand at our fearsome test of skill, co-ordination and observation.
Hayır, 1977, Sürücü muayene eden bana söylediğinde,
No, 1977, when the driving examiner said to me,
Motor ve şanzıman, tüm Le Man 24 Saat yarışını simule eden bilgisayarlı bir cihazda test edilmişti.
The engine and transmission were run on a computerised test rig that simulated the whole of the 24-Hour Le Mans race.
Ne sürdüğüm burada - Veya sürmeye teşebbüs eden - Apollo 13.
What I'm driving here - or attempting to drive - is Apollo 13.
Önümüzde çok hızlı hareket eden bir soğuk hava kütlesi vardı.
Just some very fast moving cold front.
Duygularımızı kontrol eden beynin bir bölümü.
It's the part of my brain that makes my emotions.
Ayrıca, bir dahaki sefere hava savuma sistemini kontrol eden bilgisayar şeysi olan teneke diktatörden kaçarken kaçışımızı nisaplarız, olur mu?
And second of all, next time we're fleeing some-some tin pot dictator with his computer thingy that controls his air defense system, I'll put our escape route to a quorum, all right?
Atkı konusunda sana yardım eden tezgâhtar mesela.
How about that sales lady who helped you with the scarf?
Başlangıcı Sheldon Cooper'la yapmak ilk evcil hayvanının şey çıkması gibi, ne bileyim hayatının içine eden hayvana ne denir?
That's like getting your first pet and having it be- - I don't know... What's a kind of pet that ruins your life?
Seni mutlu eden adam olmak istedim.
I wanted to be the man that made you happy.
Hayatı taklit eden sanat demek?
Talk about life imitating art, huh?
Yani sadece sağlam dediğini işittiniz ama bu sırada işlerin yolunda olmadığını ima eden gizli bir mesaj da gönderiyor olabilirdi.
At gunpoint. So what you're saying is you heard her say the tap was clean, but, for all you know, she could have been sending some kind of message, a signal that everything was not okay.
Evet, sakalı vardı ve ateş eden gözleri ve o havalı erkek kasketlerinden birini takıyordu.
Yeah. Yeah, he had a beard and piercing eyes and he was wearing one of those... one of those really cool man beanies.
Bu zombilerin bizi siklemeyip sadece postacıyı istemelerinin sebebini benden başka merak eden var mı?
Does anyone else wonder why all these Zs don't give a damn about us? They only want the postman there?
Beni çağırmaya cüret eden de kim?
Who dares summon me?
Henüz ödül teklif eden olmadı, zar zor biriktirdikleri harçlıklarını suçluların yakalanmasına yardım etmek için veren çocuklar biz olacağız.
No one's offered up a reward yet, so we're gonna be the kids who volunteer their hard-earned allowance to help catch the criminals, huh?
Kardeşini ihbar eden birine ödül vermek ne zamandan beri yasal?
And since when is it legal to give a reward to one relative for turning in their brother?
- Bitiş bölgesi, oyunu idare eden oyuncu...
- End zone, quarterback...
-... hem de evimizde bedava ikamet eden.
- living in our house for free.
Muhtemelen benden nefret eden.
Probably the one that hates me.
Kız arkadaşından nefret eden sadece ben değilim.
I am not the only one who hates your girlfriend.
Sembolik oyun yerine, gerçekleri anlamayı tercih eden biriyim.
I'm someone who'd rather understand reality - than play pretend.
Onlar intihar eden kişiler.
Oh. Those are jumpers.
Bize ateş eden o o adamlar kim biliyor musunuz?
You know those... those men who were shooting at us?
Ama ben yapınca insanların ayakkabılarına çok dikkat eden tuhaf çocuk oluyorum.
If I did it, I'm just the weirdo paying too much attention to people's shoes.
Ulusal Sınırları ihlal eden terör eylemleri adı altında.
Acts of Terrorism Transcending National Boundaries.
Yerel habitatını it eden agresif, işgalci bir türdür. Ardında daima yıkım bırakır.
An aggressive, invasive species threatens the local habitat, leaves destruction in its wake.
Evet, çocukken beni terk eden ve kim olduğumla ilgisi olmayan biri.
Yeah, from someone who abandoned me as a kid and has nothing to do with who I am or what I've become.
Bu program sayesinde normal hayatlarına devam eden siz ve sizin gibi düzinelerce hasta için.
For you and the two dozen former patients who are leading normal, healthy lives because of this program.
Schmidt Hindistan ve İsrail'in birleşmesini temsil eden evliliklerini kutlamak için evlerinin adını Jaipur Aviv koydu.
Yeah, Schmidt named their house Jaipur Aviv to celebrate the union of India and Israel that their marriage represents.
Oğluma yardım eden itfaiyeciler siz misiniz?
Are you the, firefighters who helped my boy? Wiley.
İkinizin de Fransızca bilmediği gerçeğini fark eden var mı?
Is anybody worried about the fact that neither of you speak French?
Cennet bahçesine tekrar gelin kardeşlerim.
Come forth, my brothers, my sisters to Eden again.
Elektronik olarak hizmet eden bir risk siperi Sansasyon arzusuyla binyıllar boyunca seyirciye.
A cavalcade of risk, served up electronically to an audience of sensation-craving millennials.
O masum, yapan o değildi ateş eden o değildi.
She's innocent, didn't do it, wasn't the shooter.
İki seçeneğin var. Ya bu gece suçlu iade etmeyen bir ülkeye kaçarsın ya da kalıp Benedict Arnold'dan beri vatana en büyük ihaneti eden olarak...
Fly to a non-extradition country tonight and never come back, or stay and suffer the consequences of becoming the biggest traitor to this country
... ya da kalıp Benedict Arnold'dan beri vatana en büyük ihaneti eden olarak...
... and suffer the consequences of becoming the biggest traitor to this country
Bu gece suçlu iade etmeyen ülkeye kaçarsın ya da kalıp Benedict Arnold'dan beri vatana en büyük ihaneti eden olarak sonuçlarına katlanırsın.
Fly to a non-extradition country tonight and never come back, or stay and suffer the consequences of becoming the biggest traitor to this country since Benedict Arnold.
... ya da kalıp Benedict Arnold'dan beri vatana en büyük ihaneti eden olarak sonuçlarına katlanırsın. ... Benedict Arnold.
... or stay and suffer the consequences of becoming the biggest traitor to this country since Benedict Arnold.
... ya da kalıp Benedict Arnold'dan beri vatana en büyük ihaneti eden olarak sonuçlarına katlanırsın.
... or stay and suffer the consequences of becoming the biggest traitor to this country since Benedict Arnold.
Yüzyıllık FBI tarihine selam olsun. Devam eden soruşturmaları söylemiyorum bile.
So, good-bye, a hundred years of FBI history, not to mention any active investigations, good-bye!
Tabii, okuldan seni yavru ördek gibi taklit eden bir baba.
Sure, he's the dad from school who imprinted on you like a baby duck.
Ama bir kaç ay sonra aynı adreste ikamet eden Emily Kingston diye biri ortaya çıkmış.
But there was an Emily Kingston living at the same address for a few months after that.
Devam eden bir soruşturma.
Uh, it's an ongoing investigation.