Eldivenler перевод на английский
630 параллельный перевод
Bu eldivenler ellerinizi sıcak tutmanız için.
These gloves are to keep your hands warm.
Eldivenler mi?
The gloves?
Eldivenler...
The gloves...
- Peki eldivenler?
- The gloves?
Yeşil ışıklı karanlık bir odada... gizemli sıcak su şişeleri... lastik eldivenler... işler!
The mysterious hot water bottles... the dark room with the green light... the rubber gloves... the works!
- Eldivenler sende mi?
- Do you have the gloves?
Eldivenler.
The gloves.
- Kremalı lastik eldivenler.
- Creamed rubber gloves.
- Lastik eldivenler.
- Rubber gloves.
Ah, bu eldivenler!
Oh, these gloves!
Eldivenler mendil el çantası...
Gloves handkerchief handbag...
Bu mendil, eldivenler?
This scarf and gloves?
- Güzel eldivenler için teşekkürler!
- Thanks for the lovely gloves!
Elinde eldivenler, kan ter içindeydi.
He wore gloves and was all sweaty.
Parlak bakır güğümler Sıcak yün eldivenler
Bright copper kettles And warm woolen mittens
Sıcak yün eldivenler
And warm woolen mittens
Hanımefendi, bu eldivenler ne kadar da güçlü!
Miss, those gloves, they have... amazing power!
Eldivenler gitti.
The gloves! We must get them!
- Rosie, eldivenler nerede?
- Rosie, where are the gloves?
Konu o değil, eldivenler.
It is not about her but the gloves!
Süper güçleri olan eldivenler.
It's the antigravitational gloves!
Rosie, eldivenler...
- Rosie, the gloves...
Tam olarak çekim gücünü etkisiz kılan bir çift eldivenle ilgilidir ve bunun eşsiz faydaları ola... - Nerede peki bu eldivenler? Onlar hâlâ birer hayal.
More precisely, special gloves that use anti-gravity and could result in unheard-of...
Kızlar eldivenler sizde mi?
Girls - do you have them? The gloves, I mean!
Eldivenler!
- The gloves!
içecekler, şerbet, hatta elbiseler, eldivenler, gecelikler.
Drinks, sorbets, but also clothes, gloves, handkerchiefs, nightgowns.
Ah Millie, makineler ve eldivenler ya siyah olmalı, ya da beyaz.
Oh, Millie. Machines like gloves should be black or white.
Giysi ve eldivenler konusunda size yardımcı olamadığıma üzüldüm.
I'm sorry I couldn't have been any help to you with the dress and the gloves, but, uh...
Eldivenler mi?
Gloves?
Evet, giysi ve eldivenler.
Yes, dress and gloves
O kadar önemli mi? Eldivenler şimdi nerede?
"ls it that important?" Where are the gloves now?
Eldivenler ise, onlar küçük.
Now, the gloves...
Fakat şu lanet eldivenler... Boş ver.
But those stupid gloves...
Eldivenler, Komiser. Onları Carol'un büro çekmecelerinden birinde buldum.
There are the gloves, Lieutenant I found them in one of Carol's bureau drawers
Bende mavi giysi yok, eldivenler de yok ve şu güneş gözlüğünü de takacağınızı sanmam fakat belki de her nasılsa seni tanıyacak, peruk olsa da olmasa da.
I don't have the blue dress, and I don't have the gloves, and I don't think you're going to try on these sunglasses, but maybe she'll remember you anyhow, wig or no wig
Kızların beyaz eldivenler ve pahalı deri ayakkabılar giymişti ve senin ihtiyarlamaya başlamış karın ve onun aşırı kısa elbisesi...
I saw your daughters in their white gloves and patent leather slippers and that aging Vassar-girl wife of yours and her understated little suit.
Son görüldüğünde, kahverengi bir pantolon mavi bir gömlek, kahverengi bir ceket, koyu eldivenler giyiyordu.
When last seen, he was wearing tan chinos pale blue shirt, brown coat or sweater, dark gloves.
Bu eldivenler önemli olmaya başladı.
These gloves are starting to become important.
Şu eldivenler olabilir.
It could be that Pair of gloves.
Ama bu eldivenlerin... Heyndrich'in katilinin giydiği eldivenler olması muhtemel.
It could be that those gloves are the ones worn by the murderer of Miss Heyndrich.
Eldivenler..... ev işleri için çok önemlidir.
For housework... gloves are important.
Ellerinde beyaz eldivenler vardı.
it used white gloves
Eldivenler serttir.
Mitts are stiff.
Eldivenler!
Gloves
Şu eldivenler...
Those gloves...
Molly de yazları, yarışlarda bu tür eldivenler giymeye her zaman bayılırdı.
Molly was always fond of wearing gloves like those in the summer, at the races.
Eldivenler nerede?
Where's the gloves?
Ne zevkli eldivenler!
- What ducky gloves.
GÜÇLÜ YUMRUKLARA, GÜÇLÜ ELDİVENLER GEREKİR.
POWERFUL FISTS NEED POWERFUL GLOVES!
Eldivenler.
- Those gloves...
ELDİVENLER NEREDE?
WHERE ARE THE GLOVES?