Elektronik перевод на английский
3,029 параллельный перевод
( Elektronik bip )
( electronic beep )
( Elektronik bip )
( electronic beeping )
( elektronik bip )
( electronic beep )
Şu elektronik oyun şeyleriyle oynuyordu. Nasıl bir şey?
He played with one of those electronic game thingies.
Evite ( Elektronik davetiye ) arkadaşınıza söyleyin ve sonrada kendinizi öldürün.
Evite. Tell a friend and then kill yourself
Sonra da protezin pnömatik mi yoksa elektronik mi olacağına karar veririz.
Later we will look at what you get as knee joint, pneumatic or electronic.
- Elektronik nasıl oluyor?
- What is an electronic hinge?
Planlar öğlene kadar hem baskılı kopya olarak hem de elektronik olarak basılıp, dağıtılacak ki o zaman bütçe müdürü sorularınızı cevaplayacak.
We'll have all the schedules printed and distributed both in hard copy and electronically by this afternoon, at which point the budget director
Beatbox tıpkı birinin kafiyelerine eşlik etmek gibidir sanki, kafiyelerinle birlikte hareket ediyormuşum gibi yani beatbox'ı sadece elektronik bateri çalıyormuş gibi yapmak değil bu.
The beatbox is more like I'm moving with your rhyme, like I'm moving with your rhyme rather than I'm just doing the beatbox like a drum machine.
- Elektronik cihaz kabinini görüyor musun?
You see the electronic appliances booth?
- Elektronik mağazasının açılışı olduğunu söyle lütfen.
Please tell me you're opening an electronics store. No, sir.
- Elektronik şirketi mi?
The electronics company? Yeah.
Elektronik oy makineleri.
Electronic voting machines.
- Doğrudan kaydedilen elektronik oylama.
Direct recording electronic voting.
Elektronik araç-gereçlerinizi kapatın, yoksa onlar yapar.
Turn off the digital spigot, or they will.
Bi tür iç hesaplaşma yüzünden suçlandı, şu elektronik bilekliklerden takmak zorunda.
He got a conviction for some kind of insider-deal, has to wear one of those ankle monitor things.
" Su altı metro tünellerinde yüksek hızlı elektronik trenler körfezinden altından geçerek San Francisco'yu Oakland'a bağlayacak.
"An underwater subway tunnel " devoted to high-speed electric trains "will pass underneath the bay, linking San Francisco and Oakland."
Bu durumda, söylediğinizi doğrulamak için tüm telefon kayıtlarınızı ve diğer tüm elektronik cihazlarınızı kontrol etmek isterim.
In that case, I'd like to access all your phone records, or any other electronic devices that you might have, just so we can verify what you're saying.
Elektronik ayı beni boğacaktı.
I got strangled by an Animatronic bear.
Kapılar elektronik.
They're electronic.
Elektronik alet kullanım giderlerinde indirim mi?
Discount electronics? We care, Sarah.
Cep boy, katlamalı, elektronik kontrollü motor tahrikli, tek mercekli yansıtmalı kamera. Tek kelimeyle imkansızı başarıyor.
A pocket-sized, folding, electronically controlled, motor-driven, single-lens reflex camera that quite simply does the impossible.
Elektronik butona bas.
Touch the electric button...
Lazerli menzil hesaplayan, ısıya duyarlı kızılötesi, elektronik bölmeli.
Laser range-finder, thermal infrared, electronic chambering.
- Elektronik değildi.
- It wasn't electronic.
Tamam, pakette elektronik parçalar vardı.
Okay, the package that got jacked... is electronic parts.
Güzel başka şeyler de buldum. Elektronik dinleme cihazı tarayıcı.
Found something else tasty, too- - electronic bug sweeper.
Elektronik sahtekârlık internet dolandırıcılığı, sahte kimlik uzmanı.
He's a tech scammer- - internet fraud, identity creation.
Elektronik, moda, lüks ürünlerle işim.
I deal in electronics, fashion, luxury goods.
Bu durumun elektronik şeyleri etkilediği malum. O yüzden yakıt enjeksiyonlu motorlar çalışmaz.
Now, we know that the phenomenon affects electronics so any fuel-injected engines won't work.
ICD implantınız ritim hızlanmasını otomatik olarak algılar ve bunu elektronik bir şokla otomatik olarak düzeltir.
So your ICD implant automatically recognizes rapid arrhythmias and automatically corrects them with an electronic shock.
Kan ve etle aran iyi ama elektronik ile pek değil.
You're really good with the blood and the guts, but the electronics? Not so much.
Stone Elektronik Çözüm.
Stone Electronic Solutions.
Elektronik para transferi.
An electronic bank transfer.
Elektronik kilit.
Electric strike lock.
Geminin elektronik dümeni, iletişim ve işletim sistemlerine bağlı.
The electronic hub of the ship's communications and operations system.
Geçenlerde, Hong Kong'daki bir elektronik şirketi tarafından satın alınmış.
His company was just absorbed by a Hong Kong-based electronics company.
Artık tüm patent başvuruları elektronik ortamda arşivleniyor.
All patent applications are filed electronically now.
Bizi alt etmiş olabileceklerinden bahsetmek istemiyorum gezegendeki en gelişmiş elektronik kilitlerden biri.
Not to mention that they were able to circumvent one of the most advanced electronic locks on the planet.
Temel elektronik, çeşitli dövüş sanatları keman ve artık listeye motosiklet mekaniğini de ekleyebiliriz.
So... basic electronics, various martial arts, violin, and now you can add motorcycle mechanic to the list.
Evet, kesinlikle. Elektronik postalarına izleme kurmuşlar, hepsi.
Pls, key logger on e-mail, everything.
Palace Elektronik adına kiralanmış bir depoya gidecekler.
They're hitting a warehouse that's leased to, uh, Palace Electronics.
1977'de ve daha sonra da 1987'de elektronik mühendisi ve mucit Joe Parr Büyük Piramidin tepesinde deneyler yürüttü.
Giza, Egypt. In 1977, and then again in 1987, electronics engineer and inventor Joe Parr conducted experiments on the top of the great pyramid.
Ben tüm elektronik kaybettim!
I have lost all the electronics!
Iowa çok eski olduğundan Biz sadece, yelken ve ekşi yapabilirsiniz Sistem mekanik ve elektronik değildir.
We can only sail and sour, because Iowa is so old that the system is mechanical and not electronic.
Tüm uçak ve gemiler gönderilerek - - Aynı için hors de mücadele yerleştirilir Anti-gun elektronik.
All aircraft and ships were sent out placed hors de combat for the same anti-gun electronics.
- Elektronik yok Silahlar?
- Weapons that destroy electronics?
Samar yaptı, O bir elektronik dehası, bütün gece çalıstı
Samar did it, he's an electronics genius, he worked all night on it
Bu elektronik bir oturma eylemi ve bu en makulü.
This is an electronic sit-in, at it's finest.
Eminim vardır ama elektronik ortamda bulamam.
Oh, I'm sure she does, but I can't find anything electronically.
Yüzlerce saatlik telefon kayıtları elektronik postalar yabancı istihbaratlarla beraber tabii ki.
Combing through hours of recorded phone conversations and emails, all signed off on by F.I.S.A., of course.