Elite перевод на английский
1,722 параллельный перевод
Çinli seçkin askerler, Shanghai'da,.. ... Alman general Von Farkenhausen komutasında savaştılar.
In Shanghai the chinese elite troops were fighting under the command of German General Falkenhausen.
Şimdi, seçkin birlik kaldırıldı ve Shanghai bir kan gölüne dönüştü.
Now the elite units are wiped out and... Shanghai have been turned into a blood bath.
Eskiden buraya İsveç iş dünyasının seçkin isimleri gelirdi.
In the old days, the Swedish business elite came here.
Kıçımın elit takımı.
Elite unit, my ass.
Özel kuvvetler için nam-ı diğer senin için değil.
For elite forces, aka, not you.
Benden daha özel olan da kimmiş?
Who is more elite than me?
Sana özel muamele yapmışlar.
You're in a... elite... elite core of auditionists.
- Hayır, bence özel bir şey değildi.
No, I wouldn't call that elite.
Hypatia öğretime ve araştırmalarına devam etti eski öğrencileri seçkinler topluluğu içinde önemli mevkilere geldi.
Hipatia continued teaching and researching, while his former students held important positions in the social elite.
Seçkin statü ikimizi de uyarıyor.
We're two people who get turned on by elite status.
Burası kanal 4 haberleri Manhattan'dan canlı yayındayız. New York'un en elit insanları burada bu özel ve bazı parçaları yüzyıllardır insanlar tarafından görülmemiş, özel Vatikan hazinesi için bir araya geldiler.
This is Channel 4 News and we're live from Manhattan where the Who's Who of New York's elite have gathered for this unique exhibit of priceless Vatican treasures, some of which have not been seen publicly for hundreds of years.
Özel seçkinler gücü.
Special Elite Task Force.
Daha önce KGB'nin seçilmiş komandolarından hiç biri İsveç'e sığınma talebinde bulunmamıştı.
Never before had an operation's chief for one of GRU's elite commands deserted to Sweden.
Seçkin muhafızlarım.
My elite guardians.
Şimdi ise Isaac Irak'da gönüllü askerliğe kaydoldu, orda seçkin insanlar için uzun dönem operasyon sorumlusu olarak görev alacaktı.
Now a captain, Isaac volunteered for a third deployment to Iraq, where he serves as the operations officer for an elite, long-range surveillance company.
Senin gibi elit bir üniversite kızıyla şansım olabileceğini hiç düşünmemiştim.
I didn't think I'd have a chance with an elite university girl like you.
Sevsen de sevmesen de, sen artık bizden birisin, seçkinlerdensin.
Like it or not, you're one of us now, one of the elite.
Seçkinlerin bir üyesi ol.
Be a member of the elite.
Nerede kaldı fast-food felsefesi?
Such a Chain would have to ask elite prices what with the philosophy of a Commercial chain for all social levels.
O zaman kuşlardan birinin gidip de albaya, elit adamlarından birinin uyuşturucu kullandığını söylediğinde ne olacağını düşün.
THEN YOU TELL ME WHAT HAPPENS WHEN YOUR BIRD OF A WIFE GOES TO THE COLONEL AND TELLS HIM ONE OF HIS ELITE MEN'S ON DRUGS.
Dünyanın dört bir yanındaki, kurgusal olmayan eserler üreten, küçük bir grup yazarla çalışıyoruz.
We represent a small stable of elite nonfiction authors from all over the world.
Vereceği muhteşem kokteyl partisi için, Wilhelmina'nın kıyafetinin astarını değiştiriyordum. Oysa eskisinin hiçbir şeyi yoktu.
Well, I've been re-lining Wilhelmina's dress for her super-elite cocktail party, even though the old one was perfectly good.
Yiyecekler, içecekler, New York medyasının seçkinleri.
The food, the drinks, the New York media elite.
Manhattan elitlerinin skandallarla dolu yaşamlarına dair tek haber kaynağınız.
Your one and only source into the scandalous lives of manhattan's elite.
Manhattan seçkinlerinin skandallarla dolu hayatlarına dair tek haber kaynağınız.
Gossip Girl here. Your one and only source Into the scandalous lives of manhattan's elite.
Manhattan elitlerinin skandallarla dolu hayatlarının tek kaynağı.
Into the scandalous lives of manhattan's Elite.
Karşınızda Dedikoducu Kız! Manhattan seçkinlerinin skandallarla dolu hayatlarına dair tek önemli haber kaynağınız.
Gossip Girl here, your one and only source into the scandalous lives of Manhattan's elite.
Dedikoducu Kız karşınızda! Manhattan seçkinlerinin hayatlarıyla ilgili tek önemli haber kaynağınız.
Gossip Girl here, your one and only source into the scandalous lives of Manhattan's elite.
Karşınızda Dedikoducu Kız! Manhattan seçkinlerinin skandallarla dolu hayatlarıyla ilgili tek önemli haber kaynağınız.
Gossip Girl here, your one and only source into the scandalous lives of Manhattan's elite.
Manhattan seçkinlerinin skandallarla dolu hayatlarıyla ilgili tek önemli haber kaynağınız.
Your one and only source Into the scandalous lives of manhattan's elite.
Peşimizde Prens John'un seçkin muhafızları var.
We've got Prince John's elite guards after us.
Peşimizde Prens John'un seçkin muhafızları var.
We've got Prince John's Elite Guards after us.
Seçkin muhafızlar.
Black Elite.
Seçkin muhafızlar her yeri tutmuş!
There's Black Elite at every turn!
Robin Gisborne'nun kampına öylece yalnız başına savunması olmadan, seçkin muhafızlara karşı, bir de kocaman bir kedi var.
Robin cannot just walk into Gisborne's camp, alone, with no means of defence, against Black Elite, and a massive cat!
Buradaki ilk yılımda böyle havalı tiplerden değildim.
My first year, when I was here I wasn't exactly what you'd call one of the elite.
Bilirsiniz 2005 yılında, yani, bilirsiniz, milyar insanın yaşadığı bir ülkenin bütün nüfusu uçağa binebiliyor, bu saçmalık.
You know in year 2005, I mean, you know, having a elite class who can fly in a country of a billion people, it's ridiculous.
Özgürlükçü elit medya bu sefer ne demiş?
What's that damn liberal elite media saying about me now?
O yüzden elit tabakanın ayrıcalıklarına dil uzatmaya cesaret edemezler.
So they will not dare to challenge the privileges of the elite.
Taşradaki bir kilisede değil de sürekli bu kilisede oturan elit kesimler asla cehennem hakkında vaazlar dinleme gereği duymadılar.
The elite, that has always been sitting in this church, not in some country church, has never needed to listen to sermons about hell.
Seçkin bir görevin birimine seçildin.
You've been selected for an elite operations unit.
Amerika'nın finans merkezi olan Wall Street, yıllardan beri genel halka kapalı bir çevrede, birbirleriyle iş yapan bir grup seçkin bankacıdan oluşuyordu.
For years Wall Street, the centre of American finance, was made up of a small, elite group of bankers doing business with each other in a society closed off to the general public.
Hükümetinin bir grup seçkin bankacı ve finansörle yakın ilişkisi vardı.
His administration had close links with an elite group of bankers and financiers -
Bu seçkin şirketlerin en prestijli olanı JP Morgan Bank'tı.
The most prestigious of these elite firms was the JP Morgan Bank.
Fakat seçkin bankacılarla politikacılar arasındaki yakın ilişki Wall Street'e uygulanan düzenlemeleri en az seviyede tutmaya yardımcı oldu.
But the close relationship between elite bankers and politicians helped keep government regulation of Wall Street to a minimum.
Wall Street'teki bazı seçkin yatırım şirketleri bile bu tip piyasa manipülasyonuyla uğraşıyorlardı.
Even some of the elite investment houses on Wall Street were engaged in this type of market manipulation.
Eğer iyinin ve kötünün birlikte battığı bir ekonomiye karşı tüm güveninizi yitirirseniz ve baş yatırımcı olan seçkin tabaka bu güveni tazelemek ve halkı ikna etmek için canla başla çalışıyorsa o ekonomi ve borsa sağlam demektir.
when you lose all confidence in the economy good and bad go down together and so the chief investment elite is at great pains to try to restore that confidence, to convince people that the economy and the stock market is sound.
Komitenin hırslı avukatı Ferdinand Pecora seçkin bankacılara davranışlarının nedenlerini açıklamaları için meydan okudu.
The committee's ambitious lawyer, Ferdinand Pecora, challenged the banking elite to account for their behaviour.
Karşınızda Dedikoducu Kız!
Gossip Girl here, your one and only source into the scandalous lives of Manhattan's elite. GOSSIP GIRL :
Elitler, bayanlar ve baylar, sizlersiniz.
And the elite, ladies and gentlemen, are you.
Orada küçük, seçkin ve özel bir ortaklık vardı.
There were small, elite, private partnerships.