Email перевод на английский
2,575 параллельный перевод
Bu yüzden gönderdiğim her e-maile bakmam gerek.
So I need to go through every email that I've ever sent, ever.
Atlarını Pelennor Fields'e * süreceğini yazmışsın ve Buckland'ın Gamzeli Broadbert *'i diye imzalamışsın.
You wrote him an email about riding your dragons to Pelennor Fields and signed it "Dimple Broadbelt of Buckland."
Harika, Pawnee Ortakları'na ait park alanı hakkında yeni bir mail aldım.
Oh, great, I got a new email about the parking lot at the Pawnee Commons.
Erkek arkadaşlarımın her biri mailimi hacklemeye çalıştılar.
Every single one of my boyfriends has tried to hack into my email.
En az başkasının mailine sızmak kadar tehlikeli ki sen haftalardır bunu bana yapıyorsun.
It's almost as serious as email hacking, which is what you have been doing to me for weeks.
Buradaki asıl nokta, Meclis Üyesi Knope'a bir saat önce çevre korumanın midi-klorian bulduğu şeklinde sahte bir mail attım.
The point is I sent Councilwoman Knope the fake email about the EPA finding midi-chlorians, an hour ago...
Siz bana Jeremy'nin dövmesinin fotoğraflarını yollayın.
Just email me photos of Jeremy's tattoo.
Neden emailini almıyorsun?
Why don't you just set up your email?
Emaile bir dosya yüklemem gerekiyor.
I gotta attach a file to an email.
Görünüşe göre, Beverly'den ilk resmi emailimi aldım.
Well, well, well, it appears I have received my first official email from Beverly.
Yeni araştırmayı okumak isterim ama e-postayla gönderemez misin?
Can you email it?
Her sabah, o günün güvenlik parolasını e-mail'le bildiriyorum.
Every morning, I email the day's security codes.
İş e-postasından kişisel e-postasına 29 Haziranda gönderilmiş... -... maildeki referansa bakıyorsan çok geç kaldın.
Well, if you're talking about the July 29th reference in his business email to his personal email, then you're too late.
Kişisel hesabından Bayan Mitchell'i işe almayla ilgili yazdığın e-postayı.
An email you wrote from your personal account on the subject of hiring Ms. Mitchell.
O e-posta bir düzeni kanıtlamıyor ki.
That email doesn't prove a pattern.
Muhtemelen karısı attığım mailleri silmiştir.
Well, his wife probably deleted the email.
Dedektif UzayZaman'ın kendi kendinin hem büyükannesi, hem de büyükbabası olduğunu çözdüğün mail'i bana yolladığında ruh eşi olduğumuzu anlamıştım.
When you sent me that first email in which you figured out that Inspector Spacetime is both his own grandfather and grandmother, I knew we were soul mates.
"Hayatınızı alt üst ettiğimiz için kusura bakmayın Donnie" yazan ne mektup ne e-posta! Hiçbir şey!
No letter, no email, no "sorry we turned your life upside down, Donnie." Nothing!
Epostası ve Skype adresi.
That's his email and Skype address.
Üniversiteden verilen mail adresini bile aktive etmemiş.
She never even activated her college email account.
Yapımcısına mail gönderip, annesinin fotoğrafını bulduğumuzu söyleyeceğim.
I'll email her via the publishers, tell her we've got that photo of her mum.
Kızım Clare, e-postanızı bana gönderdi.
My daughter Clare forwarded me your email.
Pip'in burada olduğunu yazdığınız e - postayı gördüğüm andan beri gelip tekrar burada kalacağımı biliyordum.
As soon as I saw your email saying Pip was here I knew I had to come and stay again.
Teklifi bize göndersen olmaz mı?
Can you email me something?
Sana e-postalarımı okumamanı söylemiştim.
I thought I told you to stop reading my email.
Çoğu akranı gibi Lou'nun cep telefonu e-postası ve hatta neredeyse hiç elektronik bir izi yok.
Like many people his age, Lou has no cell phone, no email, almost no digital footprint.
Hayır, Sean Penn'le email değişiminizi anlatıyordun. Bence o çok ilginçti.
No, when you were talking about your email exchange with Sean Penn, I thought that was really interesting.
Arşivdeki Dolores mail atmış.
Uh, Dolores from Records, she sent me an email earlier.
Mail de attım.
And email.
Bütün detaylarımı sana mail olarak göndereceğim.
Uh... I'll email all my details through.
Bir şey bulursan benim özel mail adresime gönderir misin?
Will you send whatever you find to my personal email?
Hiç mail almamış... Tam 12 gündür!
He hasn't gotten an email in... 12 days!
En azindan bir baba oglundan aylarca haber almamaya ne kadar alisabilirse o kadar alistim diyelim.
At least as used to it as a father can when his son doesn't call or email for months at a time.
Gayet ciddiydik ama sonra bu sabah beni bir daha görmek istemediğine dair bir e-mail aldım.
We were getting very serious, and then I get an email from him this morning saying he never wants to see me again.
Sen bana bir kopyasını gönder.
Look, just email me your copy.
E-posta olmaz.
No, not email.
Tercih ettiğim kahvaltıyı sana mail olarak atarım.
I will email you my preferred breakfast sandwich.
Temra, Bayan DiPaola'ya ultrasonunun bir kopyasını gönderir misin?
Tamra, can you email Mrs. DiPaola a copy of her ultrasound?
# Ekli bir email göndereceğim #
* Sending an email with an attachment *
Evet ama maillerim bu bilgisayarda.
Yeah, but my email is on this one.
Şimdi gerçekten, maillerime bakmalıyım.
Now seriously, I need to get to my email.
O zaman, Fuller'e giden bu e-posta buna tam uyar.
Well, then, this email to Fuller fits right in.
- İster inan ister inanma sanırım az önce annemden mail aldım.
Believe it or not, I think I just got an email from my mom.
Bir telefon yok, bir e-posta yok, bir tatlı söz bile yok yok Joanie.
Not a call, not an email, not a kind word, Joanie.
Size bildirmekten mutluluk duyarım ki.. email hesabınız çekilişimizden 500,000 Sterlin kazanmış
I'm glad to inform you that... your email account has won 500,000 British Pounds.
Mesajlarını, e-mail lerini okuyabilir hatta müziklerini dinleyebilirim.
I can read his text, check his email, even listen to his music if I want to.
Başvuruları bana e-posta atabilirsin hafta sonu beraber çalışabiliriz belki.
And you can email me the essay and maybe we can work on it over the weekend.
- Ona e-posta gönderirim.
I'll just send him an email.
Bir ara bana bir e-mail ya da kart yolla, olur mu?
Why don't you send me an email or a postcard some time?
Tabii.
I once volunteered teaching nursing-home residents how to email their grandkids. Sure.
Bir keresinde, huzurevi sakinlerine torunlarına nasıl email göndereceklerini öğretmiştim. Çok memnun olmuşlardı.
It was super gratifying.