Emek перевод на английский
1,071 параллельный перевод
Martin Bormann, alkışları kabul ediyor. Yanında da, 1940'ların başında spora çok emek veren Gus Himmler var.
Martin bormann, acknowledging the applause and with him, of course, is gus himmler who did an awful lot for the sport in his country in the early 1940s.
16 yıllık emek bu sözde hükümdara mı kalacak?
Is 16 years of work to be stolen by this suspect sovereign?
Bir tane "E" "EMEK" değil.
One "E". It isn't "CREEP".
Sahte devirli zaman, günümüz ekonomisinin yasam çabasinin, günlük yasamin karar almanin disinda birakildigi, ve artik dogal düzene degil, yabancilasmis emek tarafindan ortaya konmus sahte dogaya tabi olan büyümüs yasam çabasi, tüketimiyle iliskilendirilir.
Pseudo-cyclical time... is that of the consumption of modern economic survival, augmented survival, where the experience of daily life... remains deprived of decision - making and is forced to submit, no longer to the natural order, but to the pseudo-nature... developed in alienated labor ; and therefore this time quite... naturally rediscovers the old cyclical rhythm... which governs pre - industrial societies.
Ölü emek, yasayan emege hükmetmeye devam ettigi için gösteriye ait zamanda geçmis, simdiki zamana hükmetmeye devam eder.
Because dead labor continues to dominate living labor, in spectacular time the past dominates the present.
Proletarya disa vurulan gücünün kapitalist toplumun sürekli güçlenmesine katkida bulundugunu fark ettiginde, artik yalnizca yabancilasmis emek olarak degil ayni zamanda sendikalar, siyasi partiler ve kendisini özgürlestirmek amaciyla yarattigi devlet gücü olarak da, somut tarihi deneyim araciligiyla tüm katilasmis disa vurmalara ve iktidar özellesmelerine tümüyle karsi çikmasi gereken sinif oldugunu kesfeder.
When the proletariat discovers that its own exteriorized force... conspires in the permanent reinforcement of capitalist society, no longer just in the form of labor, but also in the form of the unions, of the parties or of the state power... that it had constituted in order to emancipate... itself, it discovers as well by concrete historical experience... that it is the class totally inimical... to all fixed exteriorization... and to all specialization of power.
Yoksulluga ve ilk günlerinden bu yana insanliga eziyet eden emek belasi için tavsiyeler veriliyordu. "
they indicated specific remedies for poverty and remedies for this... evil of labor which has tormented humanity as long as it has existed.
Ne emek verdim ben onlara! Çekirge!
Grasshopper, enemy of green.
Bunu yapmayı gerçekten istiyorsan, var olandan daha fazla emek harcamalısın.
Even if you were really ambitious, it would be difficult to make enough.
Çok emek harcamış.
Such work has gone into it.
Saçlarım, emek demek!
My stuff ain't straight like yours, it takes time!
Onlardan, gebe bir kancıktan fazla emek alamazsınız.
You can't get no more work from them than a pregnant wench.
Bize emek veren kim? Babalık hakkı kimin bilmiyorum.
I didn't know who had the father's rights.
Bu kadar yıl emek verdi bize.
For so many years he gave us shelter and warmth.
Bu, bir programın en hayati aşamasıdır. Ben ve liderleriniz, uzun zamandır bu yolda büyük emek harcıyoruz.
It is the vital link in a programme to which I and your leaders have devoted many years of enormous effort.
Çok büyük miktarda zaman ve emek... aynı zamanda milyonlarca dolar harcadık bu konuda.
BEING A PUBLIC RELATIONS MAN YOURSELF, YOU UNDERSTAND THE VALUE OF SYMBOLS. WELL, WE HAVE SPENT A GREAT DEAL OF TIME AND EFFORT
Onu mahvetme fırsatı elde etmemen için şu anda bulunduğun yere ulaşmana çok emek verdim.
I've put too much into getting you where you are now to take a chance on blowing it.
Emek verdiğimiz herşeyi yok edebilir.
This could destroy everything we've worked for.
Bu tuzak için ne kadar emek harcamıştım!
This trap is called'Draw the bridge after crossing
Sesimizi duyurmamızın tek yolu sendika ve daha fazla emek vermeliyiz.
I know the union's the only way we're gonna get our own voice, make ourselves any better.
Üzerinde çok emek verdiği çalışmalarını başarılı ve 35 yıldır hatasız gözlem yaparak, evrenin işleyişini doğru hesaplamış olan Tycho ile paylaşmaktan çekinmiyordu.
He aspired to be a worthy colleague to the illustrious Tycho who for 35 years had been immersed in exact measurements of a clockwork universe ordered and precise.
Şu an hiç de... Sohbet emek için iyi bir zaman değil
I don't think... it's the right time to discuss this
Benim ve grubum için çok emek verdiniz. Size bütün kalbimle teşekkür etmek isterim.
I'd like to thank you from the bottom of my heart for the great work you're doing for me and my outfit.
Ve babam hayatı boyunca bu topraklara emek harcadı.
And my father spent his life working on them.
Yaratmak için o kadar emek harcanan şeyleri birkaç saniyede yok ediyorlar.
Thousands of hours to create, and they defaced it in seconds.
10 milyon senelik planlama ve emek boşa gitti.
10 million years of planning and work gone.
Bunca emek boşa.
All that work for nothing.
- Çocuklar ona çok emek harcadı.
- Those kids worked hard on that!
Ve bu kadar emek sarf ettiğin her şey...
And everything you've worked so hard for...
Çok emek sarf ediyor, doğru.
She's working hard, all right.
Partimize ister Sosyalist Emek Partisi ister Gerçek Sosyalist Komünist parti diyelim.
And whether we call our party the Socialist Labor Party or the Real Socialist Communist...
Asgari emek ve azami karşıtlık.
Minimum effort and maximum adversity.
Buraya çok emek vermiştik.
We worked so hard for this.
Son konuşmamızdan bu yana burada harcadığınız emek için teklifi biraz daha yükselttim.
GAINES : I've sweetened the offer to compensate you for the work... you put in here since we talked last.
Bizim için harcadığı vakit ve emek için ona teşekkür ederiz.
Thanks to the countless hours he spent doing thankless work for us all.
Bu yüzden, sanki bir yapbozun parçalarını birleştiriyormuşçasına modeli restore etmek için uzunca bir vakit ve emek sarf ettik.
So we spent time and effort restoring his model as if piecing together a jigsaw puzzle.
Ve şimdi de sevgili seyircilerimiz Amerika'nın en büyük efsanelerinden biri olan, ve uzun yıllar bu mesleğe emek vermiş çok ünlü bir şarkıcıyı Joe Franklin Şovu'nda sizlere sunmaktan onur duyuyorum.
And I am very honoured to announce that one of America's great singing legends... a cherished musical legend, is making part of his comeback... on the Joe Franklin TV Show.
çok emek harcandı.
It was an enormous amount of work.
Ektiniz, biçtiniz ama ne yapalım ki emek bir damla yağmura kurban gitmiştir.
You worked hard. But unfortunately, all the work was in vain without rain.
Ben bu bahçeye altı ay emek verdim.
I HAVE WORKED ON THIS GARDEN FOR SIX MONTHS
Eve harcadığım onca çimento, kereste ve emek.
All the cement, the lumber. The reconstruction I put in this house.
O plajda çalışan sivil polisler büyük bir emek harcadı.
I got that beach crawling with undercover cops.
Bu işe çok emek verdim Antunnez.
I've put a lot of effort into this, Antunnez.
Yüce İsa, Peder Ignatius'a bu dünyanın tuzaklarından vazgeçip alçakgönüllülük ve emek kuşanması için rehberlik ettin.
Christ, you led Father Ignatius to renounce the snares of this world and to put on the livery of labor and humiliation.
Ona emek verirken cömert olmayı ve senin amacını korurken sonucunu düşünmeden, ödül beklemeden hizmet etmeyi öğret.
Teach him to be generous, to labor and not to count the cost to serve with no reward, save the doing of your will.
Kendini rezil emek istiyorsan, seni tutan yok.
You want to abuse yourself, go ahead.
Çektiğim onca çile verdiğim onca emek boşa gitmiş olacak.
My fleeing will have been as useless as my sacrifices and suffering.
Sana üç güzel çocuk verdim, sıcak ve sevgi dolu bir yuvaya emek harcadım, tüm hayatımı sana adadım, ve tek aldığım beş dakikalık iğrenç bir ayak masajı mı?
I BEAR YOU THREE BEAUTIFUL CHILDREN, I LABOR TO MAKE A WARM AND LOVING HOME... AND I'VE DEDICATED MY WHOLE LIFE TO YOU,
Bütün o emek.
All that work.
Ama bu emek demek!
Shoot, my hair takes time to get together, you know?
Kimse inanmasa da sabahları uyandığımda hiç de böyle görünmüyorum. Bu, emek istiyor.
- people keep saying do you get recognised and honestly nobody believes this but