Enclave перевод на английский
54 параллельный перевод
Onlar, Sırpların binlerce genci öldürdüğü, Zepa'dan kaçan aileler.
They are families fleeing the enclave of Zepa, where Serbs killed thousands of young people.
İngiliz ve Hintli birlikler, küçük bir kapanın içinde, hayatları için mücadele ediyorlardı.
British and Indian units, trapped in a small enclave, fought for their lives.
Küçük antika yerimizden, kimsenin haber yoktu.
The oddity of our happy little enclave is lost on no one.
Bugün yapılan açıklamaya göre, Kuzey İrlanda'daki yaklaşık..... 30 yıllık bitmek bilmez kanlı olaylardan sonra,..... baskın durumdaki İngiliz hakimiyetindeki bölge hükümeti..... ve İrlanda direnişçileri arasında,..... bir barış anlaşmasına varıldı.
It was announced today, after almost 30 years of bloody and seemingly intractable civil conflict in Northern Ireland, that a peace agreement has been reached between the predominantly Protestant government of that British-ruled enclave, and the Irish resistance...
Birleşmiş Milletler'in güçleriyle birlikte küçücük bir yerleşim yeri olan Pusan'a doğru harekete geçtiler. Yüz elli mil gerideki düşman hattını kırma girişiminde bulundular. Sonra da Kuzey Kore'nin ilerlemesini durdurdular.
With the UN forces driven back to a tiny enclave at Pusan, a vast seaborne invasion, 150 miles behind enemy lines, would attempt to sever and then roll back the North Korean advance.
Huifang Enclave CRIMSON
Huifang Enclave CRIMSON
Gongyang Yerleşim Bölgesi İNCİ
Gongyang Enclave PEARL
Shangren Yerleşim Bölgesi ZÜMRÜT
Shangren Enclave EMERALD
Doğu Hexing Bölgesi YASEMİN
East Hexing Enclave JASMIN
Geliriz! Qingyun Yerleşim Bölgesi'nde olacak.
It'll be in Qingyun Enclave.
Dünyanın en iyi oyun tasarımcısı kendi yeni eseri olan Antenna'nın eXistenZ'ini, test etmenizde rehberlik etmek için bizzat burada bulunuyor.
The world's greatest game designer is here... in person, to lead you, our first test enclave... through her newest creation, eXistenZ, by Antenna.
Yani ilk test denememiz için 12 gönüllüye ihtiyacımız var Bu gönüllüler oyun tanrıçasıyla beraber bu köle ünitelere bağlanacaklar.
That means that for our first-wave test enclave, we need 12 volunteers... who will port into these slave units with the game-pod goddess herself.
Ancak Bosna'da tekrar, aldatıcı kanıtlar var ve savaşın ortasında yerleşim bölgesinin güney tarafında Bosnalı sırp kuvvetlerinin bildirdiğine göre Amerikalı yol göstericiye ait ceset bulundu.
Yet once again in Bosnia, that's proved an illusion. And in the midst of fighting around the southern enclave, Bosnian Serb forces announced they'd found the body of the American navigator, Lieutenant Chris Burnett, whose plane was shot down two days ago.
fakat 19. bölümde Klingonların görüldüğü, "canlı yiyecek" ile ilgili yabancı yerleşimi varmış.
But they told me about an enclave on Level 19, where Klingons have been known to go, something about live food. Where on Level 19?
Böyle bir yerleşimde daha çok canlının olması gerekmiyor mu?
Isn't an enclave supposed to have people?
"Yerleşim" birçok şey anlamına gelebilir.
Enclave can mean a lot of things.
O kadar yazı okuyorsun ve Austin'in sanatçıların modern, bir yerleşim bölgesi olduğunu düşünüyorsun. Oysa çok sıcak.
You read all these articles, how Austin's supposed to be this hot enclave of artists, but it was more than just hot.
Herkes, kuşatılmış bölgeye!
All, of turn to the enclave!
Galiba ona yerleşim bölgesi deniyor.
I believe it's called an enclave.
BM bölgesinin dışına.
He takes the route away from the U.N. enclave.
Sırrını paylaştığı soylu insanlardan oluşan küçük bir yerleşim yarattı.
He created a small enclave of noblemen, with whom he entrusted his secret.
Tecrit edilmem, zeka gücümü şu zavallı ev hayvanı Underdog'tan intikam alma görevime odaklamaktan başka bir işe yaramayacak.
My isolation will be nothing more than an enclave in which I can focus my intellectual powers upon the task of wreaking my vengeance on that pathetic house pet, Underdog.
Eğer bir Ravenwood yöneticisini öldürürsen Cheyenne bu kasabayı'asi bölge'olarak sınıflandıracaktır.
Because if you kill a Ravenwood contractor, Cheyenne will classify this town as an insurgent enclave.
Amerikan askerleri bu yerleşim bölgesine getirildi.
Now the american soldiers were brought to this enclave.
Orası hippilerin, küçük yaşta vurmalı çalgılar konusunda uzmanlaşmış müzisyenlerin ve semiyotik ya da her neyse onların olduğu yerdir.
An enclave of trustafarians and children of celebrities who major in drum circles and semiotics, whatever that is.
Bir grup Bayan Clark için.
An enclave for Ms Clark.
Bir grup Pentagon delegeleri için.
An enclave for the Pentagon delegation.
Bugün, fabrika çalışanları ve aileleri için düzenlenmiş "Yüksel Çöl" yerleşim yerindeki dua alanında bir cenaze nöbeti planlandı.
A vigil is scheduled for today in charm acres... the high-desert enclave that served as a company town for the workers and their families.
Kuşatılmış Bihac bölgesi ve Bosna hakkında konuştular.
They discussed the situation in the Bihac enclave and SWBosnia.
Carpentras Venaissin'deki Papalık Bölgesi
Carpentras Papal Enclave of Venaissin
Vergiden muaf tutulan dini vakfınızı vampirlere karşı terörist eylemlerin planlandığı bir yere dönüştürdünüz.
You use your religious institution as an anti-vampire terrorist enclave.
Bu kayıp diyarda insan olmanın en iyi şekline şahit oldum.
In this little enclave of the lost... .. I witnessed the very best of being human.
Burası bir yerleşim bölgesi ama.
- We live in an enclave, you know.
Yerleşim bölgesi diyoruz.
- This is an enclave.
"Portland'da ışıklar gitti." "Uzaylılar yamaçtaki yerleşim bölgesini havaya uçurdu."
"Lights over Portland," "Aliens level hillside enclave."
Kendi kendimizi bir şehirli gibi eğitebiliriz... ve korunan bir kenar mahalle bölgesinde olmadan.
We should be educating ourselves to be citizens of the world... and not of some guarded suburban enclave.
Söylentilere göre, yaklaşan düğün Antibes özel anklavında yer alan 19. yüzyıldan kalma Krugerlar'a ait şatoda gerçekleştirilecek.
"The upcoming nuptials are rumoured to be taking place" at the Krugers'19th-century chateau "located within the exclusive enclave of Cap d'Antibes."
Dini hizmete sunulmuş ufak bir arazi.
It's a small parish enclave on top of a hill.
Burası sadece dostluğumuzun başladığı o büyüleyici yerin ucuz bir kopyası.
This is just a poor facsimile of that magical enclave where we first became good friends.
Gittikleri yer aslında başka bir mors yuvasıymış.
And it is... It's like another walrus enclave.
Jupiter polisi Bridgewater'da evlerinde ölü bulunan iki kişinin kimliğini tespit etti.
Jupiter Police have confirmed the identity of the two bodies found murdered in their home in the quiet enclave of Bridgewater.
Bu küçük yerde harikalar yarattı.
She's done wonders with this little enclave.
Kuşatılmış bölgeye birkaç kilometre uzaklıktayız.
We're a few kilometers from the enclave.
Diplomatik bölgedeki çoğu elçiliğe bağlanıyor.
It connects a lot of the embassies in the diplomatic enclave.
Loire Vadisi'ndeki bir yerleşim bölgesi.
There's an enclave of the Loire Valley.
Diğer yeni zenginlerle birlikte Moskova dışındaki gizli bir mıntıkada yaşıyorduk.
We lived in a secret enclave just outside Moscow with many of the other recent rich.
Bizi Enclave Court a götürür müsün bebek?
Can you take us to Enclave Court, babe?
Senin bu kuşatılmış bölgende duyduklarıma göre ahbaplarından bazıları da gitmenin bir yolunu arıyorlar.
Although from what I hear around your little enclave, some of your cronies, oh, they're itching to wander too.
Patrick Spring köpek hipnozcularını öfkelendirecek ne yapmış olabilir?
What could Patrick Spring have done to anger an evil enclave of uncommonly specific dog hypnotists?
Gongyang Yerleşim Bölgesi'nden İnci Hanım ile Yeşim Hanım geldiler.
Mistress Pearl and Mistress Jade from Gongyang Enclave are here.