Английские фразы | Русские фразы | Турецкие фразы
Translate.vc / турецкий → английский / [ E ] / Encourage

Encourage перевод на английский

1,877 параллельный перевод
Onu yüreklendiriyorum...
To encourage him.
Biraz cesur olman gerek etrafında bir sürü senin düşünen kişi var... seni cesaretlendiriyorlar benim gibi ve kararından memnun olucaz.
You must have the balls to do it, but the people around you really care about you and the people that encourage you, like me, are going to be very happy with your decision.
Ayrıntılara genellikle önem veriyoruz ; ama bu güzel.
We encourage details usually, but that's fine.
Politikacıları bu işe girmeleri için cesaretlendirmeyin.
Don't encourage politicians to be involved in this.
A.B.D. ve batılı sanayi ülkeleri arasındaki güç bağlantıları çok büyük bir bağımlılık yaratıyor ve kitlelerin üzerinde baskı oluşturuyor. Tüm bunlar korkunç boyutlarda yeni bir şiddet dalgasının oluşmasına yol açacak.
In Western industrial countries the power structures... are not so secure that they would wish... to encourage a new wave of resistance groups to develop.
Onur ve cesaretle... destek olmaya yemin...
I pledge to honor, encourage... - and support you... - Oh, you know the Lerner party?
Bir kez daha Carter'ı tanıyan herkesin danışmanlarla konuşmasını tavsiye ederim
Once again I encourage everyone who knew Carter to drop by the study hall and speak to one of the counselors.
Ancak düzenli aralıklarla bakım istiyor. Bu işlem sadece tüyleri sağlıklı tutmak için değil, aynı zamanda yetişkin tüylerin çıkmasını kolaylaştırmak içindir.
But it requires frequent grooming, not only to keep it healthy, but to encourage the growth of adult feathers.
Sen de şunu teşvik etme.
Don't bloody encourage him.
Onu teşvik etme David.
Don't encourage him, David.
Seni buna yüreklendirecek ne yaptım?
What did I ever do to encourage that?
Troy Bolton'dan başka kim, bu onura sahip olması için onu teşvik edebilir?
But who better than Troy Bolton to encourage her to accept the honor?
Does lack of democracy, human rights, in countries like Egypt encourage people to get involved in extremist radical groups?
Does lack of democracy, human rights, in countries like Egypt encourage people to get involved in extremist radical groups?
Okuma yazma öğrenmeyi destekleyen bir örgüte bağışlanabilir diye düşünmüştüm.
I was thinking maybe an organization to encourage literacy.
Eğer herhangi birinizin sorunuz varsa, açıkça söylemenizi istiyorum.
And if any of you are troubled, I encourage you to speak out.
Ve hepinizin de aynı şeyi yapması...
And I would encourage all of you to...
Onu destekleme.
Don't encourage him.
DJ seni her zaman neşelendiren biridir.
The celebration of DJ always encourage you.
Umutlarınızı azaltmak istemiyorum.
I uid encourage you not to lose hope.
Geçen sefer sadece kendimi teşvik etmek için söylemiştim.
Last time I just said it to encourage myself.
Size mektubu yazmanızı öneriyorum, çünkü işe yarıyor.
Well I really encourage you to write a letter... because it works.
Lütfen onu cesaretlendirmeyin.
Well, please encourage her not.
Vatandaşları gördükleri her şeye ateş etmeleri için cesaretlendiremezsiniz.
You can't encourage the citizens to go around and blow up everything in sight...
Pekala, dinleyin yargıç tarafından bir anlaşmayı teşvik etmekle görevlendirildim.
All right, listen, I was tasked by the judge to encourage a settlement here, so let's get to it.
Çocuğumun bir şair olmasını hiç istemezdim efendim.
I will never encourage my son to become a poet, sir.
Bu evdeki sırrı ortaya çıkarmak için bize en ufak bir yardımı bile olursa onu cesaretlendireceğim.
If there is even a slightest chance he can help us to open this house up... - I'm going to encourage it...!
Bundan yüz bulmayalım.
Let's not encourage this.
Benim dersimde tartışmalara yer olmaz.
I encourage discussions, not lectures in my class.
Ve sen onu korumuştun değil mi?
And you used to encourage him?
Bu okulda birinin akrabasını sahiplenmek hiç de hoş değil
Possessing one's own relatives is not the sort of thing we encourage at this school.
Her zaman onu cesaretlendirdim.
Well, I always encourage him.
Yaptığı her işte, cesaretlendirdim.
Everything he does, I encourage him.
- Buna teşvik ediyorlar.
- They encourage it.
Ama Subaru için sevinmeli ve ona destek olmalısın.
But you should feel happy for Subaru and encourage her
Evet, onları teşvik etmeseydim, sahada iyi oynayabilirler miydi?
Yes, though I encourage them, they too must play well, right?
Biri böyle bir ruh halinde, gülümsetmeye çalışacak.
Anyone will encourage to smile in such a mood.
Bu çocuklara ilham verecek ne yazayım bilmiyorum.
I do not know what might encourage the young.
Seni tembelliğe teşvik etmeyeceğim ama bana yardım edersen sana otuz dolar veririm. Evet kesinlikle bayım.
I won't encourage your laziness, but I'll give you thirty dollars if you help me out.
Beni uyarmasına rağmen buraya gelecek kadar deliyim, eğer buraya geldiğimden haberi olursa, ben ve onun arasındaki tüm bağ biter
Even though he warned me that if I was insane enough to encourage what he calls my worthless suitor, he will dissolve all bonds of relationship between him and me.
Sizin cesarete ihtiyacınız yok, gayet iyi idare ediyorsunuz.
I don't need to encourage you, you manage very well by yourself.
Lütfen onu cesaretlendirme.
Please don't encourage him.
İnsanları davranışlarının ardında yatan şeylere bakmaları için cesaretlendiriyorsun.
You encourage people to look at the patterns of their behavior.
Belki onu gruba geri dönmesi için cesaretlendirebilirsiniz.
Well, maybe you should encourage her To come back to the group.
İnsanları hayvanları bırakmaya teşvik ediyor ve mülklerine zarar veriyorlar.
They encourage people to release animals and destroy property.
Ona yüz verme!
Don't encourage him.
Bir tek nedenle, onları körükledim de :
I even encourage them, for one reason, they save lives.
Belki de hanımefendi, onu kendi istediği şekilde cezalandıracak birini arıyordur.
Perhaps she merely requires the firm hand of a man to encourage her to mend her ways.
Bu operasyonu örtmek ve yardım alabilmek için bir nedene ihtiyacımız var.
We need a cover story to explain why the operation is happening and to encourage participation.
Bu tür şeyleri, insanların kendi aralarında çözmesini öneriyoruz.
We encourage people to work it out between themselves.
Bu tam olarak cesaretlendirme sayılmaz.
It doesn't exactly encourage.
Cesaretlendiriyorum.
I encourage.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]