Ender перевод на английский
1,413 параллельный перевод
Bu yılda bir kez giyinip, kuşanıp güzel göründüğüm ender gecelerden biri.
It's one of the few times a year I get to dress up and I'd like to look nice.
Son derece ender bulunur.
It's incredibly rare.
Bir peçeteden gül, kugu ve ender rastlanan X-wing Fighter yapabilirim.
I can fold a napkin into a rose, a swan... and the rarely seen, X-wing Fighter.
Senin ne kadar ender bulunur biri olduğunu kavrayamıyor.
He doesn't get what a truly rare person you are.
Nazik olduğum pek ender söylenir.
I am seldom praised for... for being kind.
Mısır Mau'su. En ender tür.
She's an Egyptian Mau, the rarest of breeds.
Ender paralar.
They're rare.
Onu Tanzanya'da bulduğum ender bir tür.
Found him in Tanzania.
Chic, sense bir erkekte ender rastlanacak kadar duygusalsın.
And Chic. you have an innate sensuality quite uncommon in a man.
Daha önce iki defa bu ender elektrikli denizanalarının yüzlercesinin, tek seferde dalgayla sahile vurmasını gözlemleme şansım olmuştu.
Only twice before have I had the good fortune to observe a "rubber tide", that rare occurrence when hundreds of electric jellyfish spontaneously wash onto a beachhead at once.
Bu çok ender bir şey, aile yadigârı.
It's the dogs bollocks this, family heirloom.
Ender boş vakitlerimde buraya yetenek aramaya gelirim.
I come here in my rare free time to scout for talent.
Mei ender rastlanacak bir güzellik.
Mei is a rare beauty.
Ender bir dövüşü yayınlayacağımızı umuyoruz.
We will be broadcasting the entire spectacular match
O zaman içgüdülerine güvenmelisin ve kalbini ona emanet etmelisin... çünkü böyle bir adam, engebeli arazideki ender elmas gibidir.
Then you should trust your instincts and pledge your heart to him... because a man like that is as rare as a diamond in the rough.
Ben de oğlumla çok ender görüşüyorum.
I barely speak to my son as well. He...
Böylesi ender bulunur.
Not many people do.
Çok güzel ve ender.
So beautiful and rare.
Onu Tanzanya'da bulduğum ender bir tür.
Found him in tanzania.
Şöhretin tadını çıkardığım çok ender anlardan biriydi.
That was one of the few times I have experienced my fame.
Oğlun, çok ciddi ve ender görülen bir hastalık geçiriyor.
Your son is experiencing a dissociative disorder.
Bu arada, gidecek hiçbir yeri kalmayan Michael annesine ender ve istemsiz bir ziyarette bulunmuştu.
While Michael, with nowhere else to turn... made a rare, unsolicited visit to his mother's.
Ne de olsa, bir tek gülün değerini bilen erkekler ender bulunurdu
After all, it's the rare man who understands the value of a single perfect rose.
Ender bulunan bir elementi arıyoruz...
We're looking for a rare element...
Devamlı bu tür şeyleri uydurur ve çok ender haklı çıkar.
She comes up with this stuff, and she's almost never right.
Ender hediyeler...
Rare gifts...
- Ender rastlanan birisiniz Bay Palmer. - Öyle miyim?
- You're quite rare, Mr. Palmer.
Bir ajan olarak, ukala ve küstah olsan da bu olay, kariyerinin bitmesine neden olabilir.
Look, even an agent as arrogant as you are has to know that what you're threatening is a career ender.
Çok ender görülür.
Very rare.
Çok ender.
Hardly.
Çizgi roman seven birini bulmak ne kadar ender, bilemezsiniz.
- I know. You have no idea how rare it is to find another comic-book person.
Sana katıldığım ender şeylerden biri.
That is something that we agree on.
Teknik açıdan en ideali ikiz olmalarıdır. Ama bu biyolojik.. ... olguya peşinden koşmaya değmeyecek kadar ender rastlanır.
Technically, it'd be twins, but that's such a biological oddity, it's hardly worth pursuing.
Çoğu ender bulunur ilk baskılar, Charlie.
- They are rare first editions, Charlie.
- Adeta ender bulunur bir mücevher.
A rare and magnificent jewel.
Clara Wheeler bu ender ruhlardan biriydi.
Clara Wheeler was one of these rare spirits.
Onu ancak ender rastlanır güçte bir Kafa Karıştırma Büyüsü aldatabilir.
Only an exceptionally powerful Confundus Charm could have hoodwinked it.
Galsamotu ender rastlanan bir bitkidir.
A rather rare herb, gillyweed.
Bu karanlık hücreye masum bir ruh çok ender düşer.
An innocent soul seldom ends up in these dark realms.
Kaptan ender hayvanlardan büyük para kazanıyor.
Skipper get big money for rare animal.
Hırsızlarla uğraşmaktan sıkıldıysanız ve bir şey başarmak istiyorsanız doğu yamaçlarında yetişen ender bir mavi çiçek var.
If you are bored of brawling with thieves and want to achieve something there is a rare blue flower that grows on the eastern slopes.
Ve bu ender görülen başarı üstüne birşeyler söylemesini istiyorum.
And on this rare achievement, I would want her to say a few words.
Ve bence bu dünyada çok ender rastlanan bir şeydir.
And I think that that's a very rare thing in this world.
Üstelik kanun koruyucular arasında ender bulunan türden biriydi. Kanunları... çiğnediğimi biliyordu ama beni yakalamak için kendisi çiğnemeyi düşünmüyordu.
And he was the rarest breed of law enforcement officer, the type who knew I was breaking the law, but wouldn't break it himself to bust me.
Çok ender başka bir beyaz görüyordum ve şehirden hiç yalnız ayrılmıyordum.
I rarely saw another white man, and I never left town alone.
Bunun için senin gibi ender bir dehaya sahip biri gerek.
That requires a man of your rare ingenuity.
Ender bulunan değerli bir nesne.
This is a rare, extremely valuable object.
Motorunuzun neler yapabileceğini sınayabileceğiniz dünyadaki ender yerlerden biridir.
So it's one of the few places on earth... where you can find out just what you're machine is capable of.
Çok heyecanlı bir final. top ortada.
It's a high end-over-ender. Down the middle.
Okurlar karşılıklı yazdıkları notları, ama konuştukları pek ender.
They leave each other notes but rarely speak
UFO çok ender bir şeydir.
UFO is such a rare thing.